14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/17482 Karar No: 2020/5276 Karar Tarihi: 22.09.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/17482 Esas 2020/5276 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı vekili, müvekkilinin önalım hakkını kullanarak dava konusu taşınmazlardaki payının davalı adına olan kısmın iptalini ve müvekkilinin adına tescilini talep etmiştir. Ancak mahkeme, davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili temyiz etmiştir, ancak temyiz kabul edilmemiştir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Davalı resmi senetle yapılan satış akdinin tarafı olduğundan kendi muvazaasına dayanamayacağından gerçek satış bedelinin tapuda gösterilen bedelden daha fazla olduğu yönündeki bedelde muvazaa savunması dinlenemez. Bu nedenle, davalının resmi senetteki ödemiş olduğu satış bedeli ile tapu harç ve masraflarından oluşan önalım bedeli ödenmek suretiyle davanın kabulü gerekirken, davanın reddine karar verilmesi yanlış olmuştur. Kararda, önalım hakkı ve muvazaaya ilişkin hükümler yer almaktadır.
14. Hukuk Dairesi 2016/17482 E. , 2020/5276 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.01.2016 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.07.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 163, 164 ve 165 parsel sayılı taşınmazlarda önalım hakkını kullanmak istediğini, davalı adına olan payın iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı üçüncü kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla resmi satış senedinde satış bedelinin yüksek gösterildiğini ileri sürebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. Somut olaya gelince; mahkemece davacı vekiline dava konusu payların keşifte belirlenen değerleri olan 211.425,60 TL ve tapu masraflarını yatırmak üzere 15 gün kesin süre verildiği ve kesin sürenin hüküm ve sonuçlarının hatırladığı, ancak davacı vekilinin belirlenen kesin süre içerisinde dosyaya ilgili bedel ve masrafları yatırmadığı belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiş ise de davalı resmi senetle yapılan satış akdinin tarafı olduğundan kendi muvazaasına dayanamayacağından gerçek satış bedelinin tapuda gösterilen bedelden daha fazla olduğu yönündeki bedelde muvazaa savunması dinlenemez. Bu nedenle davalının resmi senetteki ödemiş olduğu satış bedeli ile tapu harç ve masraflarından oluşan önalım bedeli ödenmek suretiyle davanın kabulü gerekirken, kesin süre içerisinde keşif sonucu bilirkişi raporunda belirlenen bedelin depo edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.Başkan