Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/10212 Esas 2013/2516 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/10212
Karar No: 2013/2516
Karar Tarihi: 14.02.2013

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2011/10212 Esas 2013/2516 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, yanlış yazılan doğum tarihini düzeltmek ve tüm çalışma süreleri ile yaşlılık aylığı almaya hak kazanmak istemiştir. Mahkeme, davacının talebini kabul etmiştir. Ancak, mahkeme kararında hüküm sonuçları kısmında gerekçeye ait sözlerin tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık bir şekilde gösterilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, kararın gerekçesinin de somut olgulara uygun, açık ve uyumlu bir biçimde oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda bahsi geçen kanun maddeleri şunlardır: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388., 389. ve 381. maddeleridir.
21. Hukuk Dairesi         2011/10212 E.  ,  2013/2516 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, yanlış yazılan doğum tarihinin düzeltilerek tüm çalışma süreleri ile yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    K A R A R

    Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    Aynı kural H.U.M.K."nun 389. maddesinde tekrarlanmış; keza yine aynı Kanunun 381. maddesinde “kararın tefhimi en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.
    Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
    Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
    Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Somut olayda, birden fazla davalı olduğu halde yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline , denilmek sureti ile infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 14.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.