20. Hukuk Dairesi 2013/6842 E. , 2013/10975 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği .... Köyü, ....Mevkiinde bulunan doğusu: ..."a, batısında: ..."a, kuzeyinde: ..."a, güneyinde: ..."a ait taşınmazlar bulunan yaklaşık dört dönüm miktarındaki taşınmaz ile yine aynı köy aynı mevkiide bulunan doğusunda: ..."a, batısında: ..."ın sattığı yer, kuzeyinde: yol, güneyinde: ..."na ait taşınmazlar bulunan yaklaşık üç dönüm miktarındaki yerin arazi kadastro çalışmaları sırasında tapulama harici bırakıldığını, dava konusu yerlerin kendisine murislerinden kaldığını, 20 seneyi aşkın süredir zilliyetliğinde bulunduğunu belirterek, dava konusu taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davacının, davalı ... aleyhine açtığı davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
Fen bilirkişisi ..."ın 05/01/2011 tarihli raporunda ve eki krokide (C) ile gösterdiği kısmın Dereli Köyü 1444 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kaldığı anlaşılmakla, davacının bu bölüm yönünden davalı Hazine ve Dereli Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açtığı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
Fen bilirkişisi ..."ın 05/01/2011 tarihli raporunda ve eki krokide (A), (B), (D), (E) ve (F) ile gösterdiği kısımlar yönünden açtığı davanın reddine, bu kısımların orman niteliği ile Hazine adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 10/12/1999 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi yapılmış ve sonuçları 25/06/1970 - 25/07/1970 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
1) Davacı ... ve davalı Hazinenin krokide (B), (C), (E) ve (F) ile gösterilen bölümlere yönelik temyiz itirazları bakımından; krokide (B), (E) ve (F) ile gösterilen bölümlerin halen eylemli orman niteliğinde olduğu, (C) ile gösterilen bölümün ise, dava dışı ... adına tapuda kayıtlı 1444 sayılı parselin çapı içinde kaldığı anlaşılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, temyiz itirazlarının reddi ile bu bölümler hakkındaki usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA karar vermek gerekmiştir.
2) Davacı ... ve davalı Hazinenin krokide (A) ve (D) ile gösterilen bölümlere yönelik temyiz itirazlarına gelince; 3402 sayılı Kadastro Kanununun uygulanmaya başladığı 10/10/1987 tarihinden önce 2613, 5602 ve 766 sayılı kanunların hükümlerine göre, kadastrosu yapılacağı ilân edilen ve önceden sınırları belirlenen çalışma alanları içerisindeki ormanlar tesbit dışı bırakılmışlardır. Bir diğer anlatımla; arazi kadastrosu ekipleri ormanların kadastrosunu yapmamış, ancak, bölgede daha önce orman kadastrosu yapılıp kesinleşen ve tapuya tescil edilen ormanlara ait kayıtlar, o birliğin çalışma alanının tapu kütüğüne aktarılmıştır (766 sayılı Kanunun madde 46/3). Bölgede orman kadastrosu yapılmamışsa, arazi kadastrosunun yapılacağı bölgedeki ormanların sınırlandırılması Orman İdaresinden istenmiş, İdarenin orman sınırlarını belirlemesinden sonra arazi kadastro ekipleri bu sınırlamayı esas almak suretiyle, belirlenen orman sınırına girmeden arazi kadastro çalışmalarını yürütmüşlerdir. Bu uygulama 3402 sayılı Kadastro Kanununun yürürlüğe girdiği 10/10/1987 tarihine kadar sürdürülmüş, 3402 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra ise anılan Kanunun 4. maddesi gereğince işlem yapılmıştır. Her olaya, meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerinin uygulanması gerekir (H.G.K. 21.01.2004 gün ve 2004/8-15-7, 12.05.2004 gün ve 8-242-292, 12.03.2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları).
1970 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında davaya konu taşınmazların paftasına, "çalılık" yazılarak tesbit dışı bırakılmışsa da, daha sonra 1999 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içine alınmamıştır. Mahkemece yapılan keşifte dinlenen orman, ziraat ve yerel bilirkişiler; krokide (A) ve (D) ile gösterilen yerlerin % 5 - 15 eğimli, üzerinde 5 - 25 yaşlı bağ bulunan tarım arazisi vasfında olduğunu, 1956 ve 1988 tarihli memleket haritalarında açık alanda kaldığını ve orman sayılmayan yer olduğunu açıklamışlardır. Ancak, 1956 ve 1988 tarihli memleket haritalarının yapımına esas alınan hava fotoğrafları incelenmemiştir.
Bu nedenle; mahkemece, 1956 ve 1988 tarihli memleket haritalarının yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve 1990 ve 2000"li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman plânı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleştiğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de
memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; krokide (B), (C), (E) ve (F) ile gösterilen bölümlere yönelik, davacı ... Akyol ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA,
2) Yukarıda ikinci bentde açıklanan nedenlerle; krokide (A) ve (D) ile gösterilen bölümlere yönelik, davacı ... Akyol ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 02/12/2013 günü oy birliğiyle karar verildi.