Abaküs Yazılım
8. Daire
Esas No: 2016/9327
Karar No: 2021/1852
Karar Tarihi: 25.03.2021

Danıştay 8. Daire 2016/9327 Esas 2021/1852 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/9327
Karar No : 2021/1852

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacılar): 1- …
2- …
3- …
4- …
Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davalı) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/03/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- Dava; davacılar yakınının 27.08.2013 tarihinde Şile … plajında yüzmek için girdiği denizde boğularak vefat etmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle toplam 110,000.-TL maddi-manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; olayın meydana geldiği yerde cankurtaranların fiilen görev yaptıkları, davalı İdarece vatandaşları uyarıcı ve bilgilendirici tabelalar ve el broşürlerinin bulunduğu, ayrıca davalı İdareye ait bir ambulansın da söz konusu mesire yerinde kıyıda hazır bulundurulduğu, olay tarihinde davalı İdarenin sorumluluğuna yönelik herhangi bir tespitin davacılar tarafından dosyaya ibraz edilmediği, dava dosyasındaki bilgi-belgeler ile adli soruşturma kapsamında alınan tanık ifadelerinden, davacılar yakınının 5 arkadaşı ile birlikte yüzmek için girdiği denizde boğularak vefat etmesinde davalı İdarenin hizmet kusuru nedeniyle gerçekleştiğine ilişkin illiyet bağının ortaya konulamadığı, diğer bir anlatımla, meydana geldiği ileri sürülen zararla davalı İdarenin hizmeti arasında illiyet bağı bulunmadığı, dolayısıyla idareyi tazminle yükümlü kılacak, idareye atf-ı kabil bir hizmet kusurunun mevcudiyetinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125. maddesinde "İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." hükmü yer almaktadır.
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 14. maddesinde, belediyelerin mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla, acil yardım, kurtarma ve ambulans hizmetlerini yapmak veya yaptırmakla yükümlü olduğu kurula bağlanmıştır.
İdareler kural olarak yürüttükleri kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdürler. İdari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Bir başka anlatımla, kamu idareleri, yürüttükleri hizmetin işleyişini sürekli kontrol etmek ve gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün tam ve gereği gibi yerine getirilmemiş olması nedeniyle doğan zararların, hizmeti yürütmekle yükümlü bulunan idare tarafından tazmini gerekmektedir.
İdare, yasalarla kendisine görev olarak verilen kamu hizmetlerinin ifasında önce gerekli teşkilatı kurmak; bu teşkilatın ayni, şahsi ve mali imkan ve araçlarını hizmete hazır tutmak, hizmetin ifası sırasında hizmetin zamanında ve gereği gibi işlemesini devamlı olarak gözetmek ve hizmetin işleyişini kontrol etmek zorundadır. Gerek hizmetin ifası sırasındaki ayni, şahsi ve mali imkan ve araçlarının temin ve ifasındaki kusur, gerekse temin edilen bu araçlarla ifa olunan hizmetin geç işlemesi, gereği gibi veya hiç işlememesi; idareye zarar gören kimselerin bu nedenlerle doğan zararlarını tazmin sorumluluğunu yükler.
Dosyanın incelenmesinden; müteveffa …'nın 27.08.2013 tarihinde 5 arkadaşıyla birlikte Şile İlçesi … Köyü Piknik ve Mesire alanına geldikleri, önce yemek yedikleri daha sonra hep birlikte yüzmek için denize girdikleri, gelen bir dalga arasında kalan …'nın denizen çıkamadığı, cankurtaran ekibince çıkarılıp kıyıda bekleyen 112 acil ekibine teslim edilerek Şile Devlet Hastanesine götürüldüğü ancak burada vefat etmesinde davalı İdarenin hizmet kusuru bulunduğudan bahisle, tazminat istemli olarak, yakınları tarafından davalı İdare ye yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine, toplam 110,000.-TL maddi-manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayın meydana geldiği yerin 800 metrelik alanı içeren bir sahil ve piknik yeri olduğu, söz konusu sahilde cankurtaran hizmetlerinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı'nca yapılan ihale sonucu dava dışı bir şirket tarafından üstlenildiği, bu kapsamda olayın olduğu gün plajda gümüş sertifikalı sekiz personelin bulunduğu, müteveffanın ve arkadaşlarının yüzdükleri bölgeden sorumlu iki personelin görev yaptığı, denizde şamandıra ve mantarın çekilmiş bulunduğu, davacılar yakını ve arkadaşlarının şamandıra çekilmiş sınırlar içerisinde yüzdükleri sırada büyük bir dalganın gelmesiyle deniz suyunun birden boylarını aştığı, birkaçına cankurtaranların yardım edebildiği, ama arkadaşlarının müteveffanın yanlarında olmadıklarını fark etmeleri üzerine durumu cankurtaranlara bildirdikleri, yapılan aramadan sonuç alınamadığı, durumun devriye gezen kurtarma jetine haber verilmesi üzerine yaklaşık 10-15 dakika sonra olay yerine gelen kurtarma jetindeki cankurtaranın müteveffayı denizde bularak kıyıya çıkardığı, kıyıda bulunan ilk yardım görevlilerinin müdahalede bulunduğu ve müteveffanın ambulansla hastaneye sevk edilmesine rağmen kurtarılamadığı; öte yandan, olayın gerçekleştiği sahilde çeken akıntının meydana gelebileceğini gösteren güvenlik levhalarının bulunduğu, olayla ilgili yapılan ceza yargılamasında … Asliye Ceza Mahkemesi'nce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 22.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda, Karadeniz sahillerinde sıkça karşılaşılan deniz çekmesi durumunun olayda da mevcut olduğu, deniz seviyesinin, gelen büyük dalga üzerine o sırada denizde bulunan müteveffa ve arkadaşlarının boylarını geçtiği, denize girenlerin altındaki kumun bu sebeple çekildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar yakınının boğulmasında etkisi olan ve Karadeniz sahillerinde sıkça görülen deniz çekmesi durumunun ne zaman meydana geleceğinin önceden tespiti mümkün olmamakla beraber, böyle bir tehlikenin mevcut olduğunun idarenin de bilgisi dahilinde olduğu ve buna karşı uyarıcı nitelikte güvenlik levhalarının dikildiği görülmekte olup, söz konusu durumun olağan tehlikenin dışında kişilerin can güvenliğini tehdit eden ciddi bir unsur olarak dikkate alınması ve yürütülecek cankurtaranlık hizmetlerinin böyle bir tehlikenin meydana geldiği hallerde en hızlı ve etkili biçimde sunulmasını sağlamak için daha fazla önlem alınarak ona göre ekipman ve personel temin edilmesi gerekirken, somut olayda diğer sahillerden farklı olarak daha ciddi tedbirlerin alınmadığı anlaşıldığından davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Bu durumda, olayda davalı idarenin kusur oranının bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tespit edilmesi sonrası bir karar verilmesi gerekirken, davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi