7. Hukuk Dairesi 2015/6857 E. , 2016/7962 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, davalı Bakanlığa ait .... Enstitüsünde ... sicil numarası ile 1981-2012 yılları arasında çalışıp ve çalıştığı süre boyunca sendikalı olup önceleri .... Sendikası daha sonra ise .... Sendikası üyesi olduğunu, ilk işe girdiğinde ilgili bakanlıktan vize alınmak ve her yıl yenilenmek sureti ile geçici işçi kadrosuna alındığını ve sonra 2001 yılında asil kadroya geçtiğini, işin mahiyeti gereği mevsimlik iş olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkilinin ilk işe girdikten sonra 1982 yılına kadar mevsimlik işçi olarak 11 ay"ın altında çalıştığını, ancak 1982 yılında 330 gün üzerinde çalışmayla fiili olarak mevsimlik statüden vazgeçildiğini, yıllık izine hak kazandığını, zin hakkının doğduğunu, 1982 yılından itibaren çalışma süreleri dikkate alınarak TİS sürelerine uygun olarak 1982 yılından itibaren kullandırılmayan izin hakları karşılığı ücretin hesaplanarak hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı, yıllık ücretli izinlerinin kullandırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının 1982 yılında 330 gün ve daha fazla çalışmasının olduğu, Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında davalı idare ile davacı işçi arasındaki iş ilişkisinin mevsimlik iş ilişkisi dışına çıktığı, davacının mevsimlik iş ilişkisi dışına çıktığı yıldan itibaren 4857 sayılı yasanın 54. maddesi gereğince yıllık ücretli izne hak kazandığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 53/3 maddesi uyarınca, mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanmaz. Bir başka anlatımla, mevsimlik işçi, 4857 sayılı İş Kanunu"nun yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamaz. Hemen belirtmek gerekir ki, 53/3. maddede ki kural, nispi emredici kural olup, işçi lehine bireysel iş sözleşmesi ya da Toplu İş Sözleşmesi ile yıllık ücretli izne ilişkin hükümler düzenlenebilir ve mevsimlik işçiler için yıllık izin hakkı tanınabilir.
Yılın çalışılmayan bölümünde işçi bu hakkını kulanmış olup, yasa koyucunun mevsimlik işte yıllık izin öngörmemiş olmasının temel gerekçesi de çalışılan süre itibarıyla dinlenme ihtiyacının ortaya çıkmamış oluşudur
Gerek 1475 sayılı Yasanın 50.maddesinde gerekse 4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde mevsimlik işlerde yıllık izin hakkının doğmayacağı belirtilmiş ise de, yılın ne kadar bölümünde çalışılma halinde mevsimlik iş sayılacağı yönünde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Öyle ki yılın tamamına yakın bir bölümünde çalışılma halinde Anayasal temeli olan dinlenme hakkının tanınması gerekeceği açıktır. Yargıtay ilgili Hukuk Dairelerinin istikrar kazanan kararlarında da çalışmanın 11 ayın üzerine çıktığı hallerde mevsimlik iş ilişkisinin dışına çıkıldığı kabul edilmiştir.
Yapılan bu açıklamalara göre davacının çalışmasının 11 ay ve üzerine çıktığı yıllar için istekle ilgili bir karar verilmelidir. Davacının 1982 yılından sonra 11 ayı geçmeyen çalışmaları bulunmaktadır. Çalışmanın 330 gün ve üzeri olan yıllar tek tek belirlenerek bu yıllar için yıllık izin ücreti hesaplanması gerekirken mahkemece hatalı değerlendirme ile sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, 12.04.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
4857 sayılı Kanunun 53. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanamaz. Bir başka anlatımla, mevsimlik işçi İş Kanununun yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamaz. Hemen belirtmek gerekir ki, bu kural nispi emredici nitelikte olup, işçi lehine bireysel ya da toplu iş sözleşmesi ile yıllık ücretli izne ilişkin hükümler düzenlenebilir. Bu durumda sözleşmedeki izinle ilgili hükümler uygulanacaktır. Diğer taraftan, bir iş yerinde mevsimlik olarak çalıştırılan işçi, mevsim bitiminde, mevsimlik iş dışında askı süresi içinde işverenin diğer iş yerlerinde çalıştırılıyorsa, devamlı bir çalışma olgusu söz konusu olduğundan, bu durumda işçinin yıllık ücretli izin hükümlerinden yararlandırılması gerekir. Aynı işverene ait yazlık ve kışlık tesislerde, sezonluk işlerde fakat tam yıl çalışan işçiler de, 4857 sayılı Yasanın 53/3 maddesi ve Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğinin 12. maddesi uyarınca yıllık ücretli izne hak kazanacaklardır. İşçinin mevsimlik çalıştığı belirtilen dönemde yapılan işin gerçekten mevsime bağlı olarak yapılması gerekir. Yapılan iş mevsimlik değil, ancak işçi aralıklı çalıştırılmış ise, mevsimlik işten söz edilemeyeceğinden, bu sürede de bir yılı doldurmak koşulu ile izne hak kazandığı kabul edilmelidir.
Sayın çoğunluğun da kabulünde olduğu üzere; uygulamada tam yıl çalışılması gereken ve devamlılığı olan bir işte, işçilerin işlerine 1-2 ay ara vererek mevsimlik olarak çalıştıkları birçok uyuşmazlıkta gözlemlenmektedir. Tam bir yıldan daha az sürmüş olan bu tür çalışmalarda, mevsimlik iş kriterlerinin bulunup bulunmadığı araştırılmadan, sırf bir yıldan az çalışma olduğu gerekçesiyle çalışmanın mevsimlik olduğunu kabul etmek doğru değildir. Bir iş yerinde iş kolundaki faaliyeti yılın her dönemi yapılıyor, ancak bazı işçiler yılın belirli bir zamanında çalıştırılmakta ise, bu işçilerin aralıklı çalıştıkları kabul edilmelidir. Zira bu durumda yapılan işin mevsimlik iş olarak kabulü mümkün değildir.
Somut olayda, davacı işçi yılın çeşitli dönemlerinde ve aralıklı olarak çalıştığı iddiası ile izin ücret alacağı talebinde bulunmuş olup, herhangi bir yıl içinde çalışma süresi 11 ayın üzerine çıktığında bundan sonra fiili çalışma süresine göre mevsimlik statüden vazgeçilmiş, taraflar arasında işçinin yıllık izin ücretine hak kazanacak şekilde sürekli ancak aralıklı çalışmasına dair bir sisteme geçilmiş olur. Çalışmanın 11 ayın üzerine çıktığı hallerde mevsimlik iş ilişkisinin dışına çıkıldığı kabul edilmekle, davacının 1982 yılında 11 ayın üzerinde çalıştığı göz önüne alındığında daha sonraki çalışmalar 11 ayın altında olsa bile çalışmanın aralıklı olduğunun ve buna bağlı olarak yıllık izin hakkının doğduğu sonucuna varıldığının kabulü kaçınılmazdır. Bu husus Hukuk Genel Kurulu"nun 30.11.2011 gün ve 2011/9-596-2011/725 ve 2013/9-280-612 sayılı kararları ile de benimsenmiştir.
Askı döneminde davacıya ücret ödendiği savunulmadığına göre bu aylarda davacının izin kullandığı söylenemez. Davacı iş yerinde mevsimlik çalışmanın dışına çıkıldığı tarihten itibaren aralıklı çalışmış olup, bu çalışmaların toplam süresi üzerinden yıllık izne hak kazandığının kabulü gerekirken, bu hususa değinmeyen ve sadece 11 ay üzerindeki çalışmaların izin ücretine hak kazandıracağı, bu süresi dışında izne hak kazanmadığı yönünde oluşan çoğunluk kararı, Anayasal temeli olan dinlenme hakkını ortadan kaldıran bir sonuca ulaştığından bu hususa değinmeyen bozma gerekçesine katılmıyorum. 12.04.2016