![Abaküs Yazılım](/8.png)
Esas No: 2018/2353
Karar No: 2021/1360
Karar Tarihi: 25.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/2353 Esas 2021/1360 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2353 Esas
KARAR NO: 2021/1360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2016/846 Esas, 2018/406 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında otel odası tahsisine yönelik "Full Kontenjan Sözleşmesi" imzalandığını, müvekkilinin edimini yerine getirdiğini, davalının bakiye hizmet bedelini ödemediğini, alacağın tahsili amacı ile davalı aleyhinde İstanbul ... İcra Müdürlüğü ... esas sayısı üzerinden takip başlatıldığını, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak yetkiye, borca, faiz ve ferilerine itiraz ettiğini, sözleşmenin 16.maddesinde yetki şartı konulduğunu, her ne kadar takibin 114.785,60 TL'lik cari hesap ekstresi üzerinden başlatılmışsa da dava konusu itirazın iptalini talep ettikleri tutarın fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla 56.128,75 TL olduğunu belirterek davalının itirazının iptaliyle takibin 56.128,75 TL üzerinden devamına, davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı defterlerine göre davacının davalıdan 48.383,15 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerinin incelenmesinde defterlerin usulüne uygun tutulmuş olduğu davalı defterlerinden davacının 52.148,75 TL alacaklı olduğu, davacı defterlerindeki 7.745,60 TL tutara ilişkin tarihlerin sözleşme süresini kapsamaması ve dışında kalması nedeni ile taraf defterlerine göre davacının davalıdan 48.383,15 TL alacaklı olduğu, alacağın likit bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı takip dosyasındaki takibe itirazın bu miktar yönünden iptali ile devamına, alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan alacak miktarı olan 48.383,15 TL'nin %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresi içerisinde davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının 114.785,60 TL üzerinden takip başlattığını, dava dilekçesinde takibin 56.128,75 TL üzerinden devamını talep ettiğini, yapılan bilirkişi incelemesinde davacı alacağının 48.383,15 TL olarak belirlendiğini, davacının kendisinin dahi alacağını bilmediğini, alacağın yargılama sonucu belirlendiğini, itirazın iptali davasının takipte talep edilen ve borçlunun itiraz ettiği kısım için açılabileceğini, davacının takipte göstermediği bedel üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, alacağın likit olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının icra inkar tazminatı yönünden kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili amacı ile davalı aleyhinde başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir. İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, cari hesap bakiyesi adı altında davalı aleyhinde 12.10.2015 tarihinde 114.785,60 TL üzerinden takip başlattığı, davalının yetkiye, borcun tamamına ve faize itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davanın bir yıllık yasal hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi ve alacağın miktarı üzerinden bir çekişme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, alacağın likit olup olmadığı noktasında toplanmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) İtirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/19-599 E. 2013/145 K. Sayılı kararı) Açıklanan bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu icra takibinin davalı/borçlu tarafından kabul edilen sözleşmeye dayalı olarak yapıldığı, davalı şirketin, söz konusu sözleşme nedeniyle hizmet veren davacıya olan borcunun miktarının belirlenebilmesi için gereken bütün unsurları bilmekte veya bilmesi gereken bir konumda; kısaca, davacıya ne miktarda borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olduğu, davalının bizzat belirleyebileceği borç miktarı ile, davacının düzenlediği faturadaki tutarı karşılaştırmak suretiyle faturanın gerçek borcu gösterip göstermediğini denetlemesi; buna bağlı olarak da, eğer hakkındaki icra takibinde talep edilen alacak gerçeğe uygun ise, borca itiraz etmemek suretiyle, icra inkar tazminatına mahkum olmaktan kurtulması fiilen ve hukuken mümkün iken borca itiraz etmiş olan davalının, icra ve inkar tazminatından sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmıştır. Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında, icra inkar tazminatı konusunda tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalının istinaf başvurusunun reddine dair karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK' nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar ve ilam harcının davalı tarafından peşin yatırılan 165,25 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 105,95 TL harcın davalıya İADESİNE, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/11/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.