14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/17967 Karar No: 2020/5263 Karar Tarihi: 22.09.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/17967 Esas 2020/5263 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bu mahkeme kararı, ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan bir davayı konu alıyor. Davacı, taşınmazın satış yoluyla giderilmesini talep ederken, davalı bina ve muhdesatın ayrı ayrı taksimi yerine satış yoluyla giderilmesini savunmuştur. Mahkeme, davacının talebini kabul ederek taşınmazın satışa çıkarılmasına karar vermiştir. Ancak muhdesatın taksimi konusunda uyuşmazlık varsa, bu uyuşmazlığın giderilmesi için dava açılmak üzere uygun bir süre verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, muhdesatın satış sonucu nasıl bölüştürüleceği de açıklanmıştır. Kararda, 165. madde de dahil olmak üzere, dava sürecinde uygulanacak kanun maddeleri de detaylı bir şekilde açıklanmaktadır.
14. Hukuk Dairesi 2016/17967 E. , 2020/5263 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.04.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu 100 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taşınmazda yer alan 56 numaralı ev ile bu eve ait ağıl ve tandırlığın müvekkil tarafından inşa edildiğini beyanla aynen taksim mümkün değil ise ortaklığın satış yoluyla giderilmesini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile 100 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; yargılama sırasında davacı, dava konusu taşınmaz üzerinde yer alan 23.920 TL bedelli evin mülkiyetinin davalıya ait olduğunu ve 31.080 TL bedelli ev üzerinde ise davalının tapu kaydındaki hissesi oranında mülkiyet iddiasını kabul ettiğini beyan etmiş; davalı ise taşınmaz üzerindeki diğer yapı, mandıra ve müştemilatların davacıya ait olduğunu kabul etmiştir. Bu durumda; mahkemece bilirkişiden ek rapor alınarak yukarıda değinilen ilkeler gözönüne alınmak suretiyle, davacı ve davalıya aidiyeti hususunda uyuşmazlık bulunmayan muhdesatların ayrı ayrı değerlerinin taşınmazın tümünün değerine oranı tespit edilerek satış bedelinin bu oranda dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 22.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.