Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1430
Karar No: 2021/1446
Karar Tarihi: 25.11.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1430 Esas 2021/1446 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1430
KARAR NO: 2021/1446
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2017/778 Esas 2019/549 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükme karşı, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ... Sitesi. ...Cad. No:... adresinde metal ticaretiyle iştigal ettiğini, davalı taraf ile geçmiş yıllara dayalı ticari ilişkilerinin bulunduğunu, olay tarihi olan 07/12/2015 tarihinde davalıların birlikte hareket ederek müvekkili şirkete hurda bakır sattıklarını, ancak malzemenin bulunduğu çuvalların bir kısmında bakır hurdası bulunduğu halde önemli bir kısmında bakır dışında değersiz hurda malzemesinin bulunduğunu, müvekkili şirkete satılan bakır hurdası nedeniyle davalı tarafa dolar bazında ödemede bulunduklarını, ancak davalıların dolandırıcılık eylemleri nedeniyle toplam 424.106,67 USD ana para olmak üzere zararları olduğunu, olay tarihinden itibaren işleyen faiz miktarının 55.188,35 USD olduğunu, bu bağlamda toplam zararlarının 479.287,01 USD olduğunu ve bu miktar üzerinden davalılar aleyhine yapılan ilamsız icra takibine yönelik davalı itirazların haksız olduğunu belirterek; itirazın iptaliyle takibin devamına, %20 oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, davacının basiretli iş adamı gibi kendisine teslim edilen bakır hurdasını kontrol edip teslim alması gerektiğini, teslimden sonra yapılan tespitin geçerli olmadığını, davacı ile ticari ilişkiyi kuran kişinin ... olduğunu, diğer müvekkillerinin olayla herhangi bir ilgisi bulunmadığın belirterek, ... dışındaki müvekkilleri yönünden davanın husumet nedeniyle, ... yönünden de davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların birlikte hareket ederek davacı şirketi nitelikli olarak dolandırdıklarının Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/540 esas sayılı dosyasında verilen ve kesinleşen mahkumiyet kararıyla sabit olduğu, ceza mahkemesi tarafından verilen mahkumiyet kararı ile tespit edilen maddi olayların mahkememiz yönünden de bağlayıcı olduğu, davalıların hurda bakır yerine davacı şirkete teslim ettikleri değersiz hurdadan dolayı davacı tarafın toplam zararının bilirkişi raporunda belirtildiği üzere ve dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak toplam 424.106,67-USD olduğu, davacı tarafın zararının haksız fiile dayandığı dikkate alındığında haksız fiilin gerçekleştiği 07/12/2015 tarihinden takip tarihi olan 08/03/2017 tarihine kadar davacı tarafın talep edebileceği faiz miktarının 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince Merkez Bankası tarafından yayınlanan kamu bankalarınca fiilen ödenen faiz oranı kapsamında yıllık 2,42 olduğu ve bu miktar üzerinden yapılan hesaplamaya göre davacı tarafın talep edebileceği faiz miktarının 12.850,29-USD olduğu, sonuç itibariyle icra takibinin asıl alacak ve ferileriyle birlikte toplam 436.956,96-USD üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin faiz isteminin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin ise alacağın likit olmaması ve yargılama sonucunda belirlenmiş olması nedeniyle keza reddine karar vermek gerektiği." gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalıların Büyükçekmece ... İcra Müdürlüğünün ... takip sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile takibin 424.106,67 ABD Doları asıl alacak, 12.850,29 ABD Doları işlenmiş faiz olmak üzere toplam 436.956,96 ABD Doları üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin, alacağın likit olmaması ve yargılama sonucunda belirlenmiş olması nedeniyle reddine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.10.2018 tarihli celse zaptında 5 numaralı ara kararıyla "Bilirkişi tarafından raporun sunulduğu, davalı vekiline raporun 16.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği, 2 haftalık itiraz süresinin sone erdiği, davalı tarafça itirazın sunulmadığı anlaşıldı," ifadesinin bulunduğunu, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin kesinleşen bilirkişi raporundaki hesaplanan faize ilişkin rakamlardan farklı karar vermesinin mümkün olmadığını, kaldı ki hakimin hesap bilirkişi sıfatı bulunmadığından uzmanlık alanına girmeyen bir konuda kendisinin hesaplama yapmasının ayrıca yasal olarak mümkün olmadığını, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi heyetinin tarafsızlık kuralını ihlal ettiğini, müvekkilin ayrıca adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin davacı müvekkilinin usuli müktesep hakkını hiçe sayarak davacı müvekkilinin isteyebileceği faiz tutarını hesapladığını ayrıca hesaplama yapılırken Yargıtay kararlarına aykırı hesaplama yöntemi kullanması nedeni ile matematik olarak da yanlış sonuca ulaştığını, hesaplamada kullanılan yöntemin Yargıtay kararları ve 3094 sayılı kanuna açıkça aykırı olduğunu, Yargıtay kararları uyarınca hesaplama yapılırken kanun gereğince devlet bankalarına müzekkere yazılarak oranların sorulması gerektiğini, TC Merkez Bankasına devlet bankalarınca bildirilen oranların fiiliyatta farklılık gösterdiğini, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının gerekçesinde "Davacı tarafın icra inkar tazminat talebinin ise alacağın likit olmaması ve yargılama sonucunda belirlenmiş olması nedeniyle keza reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak" denilmek suretiyle maddi vakıayı değerlendirmede de hataya düşüldüğünü, icra takibi öncesinde Büyükçekmece 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/203 D.iş dosyası ile delil tespiti istenilerek zararın belirlenmiş olduğunu, davalı tarafa delil tespiti raporunun tebliğ edildiğini, tazminat bedelinin en başından beri likit olduğunu, davalıların davacı müvekkiline icra inkar tazminatı ödemesi gerektiğini, Tüm bunların yanında 08.05.2019 tarihli dilekçeleri ile davalıların yargılamayı uzatmaları ve kötü niyetli davranışları nedeni ile HMK'nın 329. maddesine göre ayrı ayrı 5.000,00 TL disiplin para cezasına çarptırılması istenilmiş ise de mahkemece bu taleple ilgili olarak bir karar vermediğini,Bilirkişi raporundaki hesaplanan faiz alacak miktarına davalılarca itiraz edilmemesi üzerine faiz alacak miktarının kesinleştiğini, ve bu durumun davacı müvekkil lehine kazanılmış hak oluşturdurduğunu, mahkemelerin kazanılmış hakka uygun davranılması zorunluluğu kamu düzeninden olmasına rağmen kesinleşen ve kazanılmış hak olan faiz alacak miktarının mahkemece 3095 sayılı Kanun'un hükmü açık olmasına rağmen yasal düzenleme ve Yargıtay uygulamasına aykırı olarak TCMB verilerine dayanarak kendiliğinden davacı aleyhine olacak şekilde alacağının azaltıldığını, Açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve istinaf sebepleri doğrultusunda değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE; Dava, ayıplı satım nedeniyle oluşan tazminat alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK'nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmışır. Davaya esas Büyükçekmece ... İcra Dairesinin ... esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının ..., borçluların ..., ..., ..., ..., ..., ... oldukları, 542.770,00 USD asıl alacak, 70.619,58 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 613.389.58 USD talep edildiği, takip sebebi olarak 07/12/2015 tarihli sözleşmeye aykırı olarak bakır yerine demir emtia satılmasının gösterildiği, itiraz eden ..., ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin takipteki asıl borca, faize, ferilerine ve yetkiye itirazının olduğu, ancak yetkili icra dairesinin gösterilmediği anlaşılmıştır. Büyükçekmece 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/203 D. İş sayılı tespit dosyasında; tespit talebinde bulunan ..., karşı tarafın ... olduğu, 50 çuval bakır hurdası üzerinde yapılan değerlendirme neticesi malzemenin ayrıştırılması sonucunda 18.310 kg bakır hurdası, 102.159 kg demir hurdası çıktığı, sonuç olarak tespit talebinde bulunan firmanın deposunda 120.459 kg hurda malzemesinin olduğu yönünde 07/01/2016 tarihli rapor düzenlendiği görülmüştür. Dosya içerisindeki 08/10/2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davalı yanca dava konusu emtia satışına ilişkin olarak 07/12/2015 tarihli 1.020.392,19 TL tutarında ve 07/12/2015 tarihli 551.228,92 TL tutarında iki adet faturanın keşide edilerek gönderildiği, davacı yanca fatura içeriklerine itiraz edilerek söz konusu faturaların davalı şirkete geri gönderildiği, az yukarıda bahsi geçen tespit raporu da değerlendirilerek irsaliyeler ve kantar fişleri ile karşılıklı yapılan inceleme neticesi 120.135 kg toplam hurda ağırlığı için 18.260 kg bakır hurda, 101.875 kg demir hurda tespit edildiğinden bu tespitlerin davacının ayıp iddiasını doğrular nitelikte olduğu, davacı tarafın ödemesi gereken toplam tutarın 118.338,53 USD olduğu, davacının ödemiş olduğu 542.770,00 USD'den bu tutarın mahsubu gerektiği, netice olarak esasen davacının 424.434,15 USD kadar alacaklı olduğu sonucuna varılmıştır. Takip talebinde, 07/12/2015 tarihinden takip tarihine kadar 542.770,00 USD ana para için 70.619,58 USD işlemiş faiz talep edildiği, ancak esasen davacının alacaklı olduğu ana paranın 424.434,15 USD şeklinde kabul edilmesi gerektiğinden bilirkişilerce 07/12/2015 tarihi ile 08/03/2017 tarihleri arası TCMB kısa vadeli avans kredisi faiz oranları belirlenerek bu meblağlar üzerinden hesaplama yapıldığı ve sonuç olarak davacının 424.434,15 USD ana para ve 55.980,09 USD işlemiş faize hak kazandığı belirlenmiştir. Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/540 esas sayılı dosyasına ilişkin duruşma tutanağı incelendiğinde; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ...'nın işlemiş oldukları nitelikli dolandırıcılık ve hırsızlık suçundan ötürü hapis cezası ile cezalandırılmalarına dair 18/05/2018 tarihinde karar verilmiş olduğu görülmektedir. Dosya içerisindeki belgelerden söz konusu kararın istinaf edildiği, istinaf Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 2018/3304 esas, 2019/625 karar sayılı 05/03/2019 tarihli ilamı ile ilk derece mahkemesince nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik olarak istinaf başvurusunun yasa yolları kapalı ve kesin olmak üzere esastan reddedildiği anlaşılmıştır. Ancak nitelikli hırsızlık suçundan ötürü verilen hüküm istinaf dairesince düzeltilmiş olmakla beraat hükmüne karşı temyiz yolu açıktır. TBK'nın 74. maddesi uyarınca, hukuk hâkimi, ceza hakiminin beraat kararıyla veya kusurun varlığına ve oranına ilişkin kararıyla bağlı değilse de mahkumiyet kararıyla bağlıdır. Bu yasal düzenlemeler uyarınca ilk derece mahkemesince dolandırıcılık eylemine ilişkin olarak Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen ve kesinleşen mahkumiyet hükmü göz önünde bulundurularak sonuca ulaşılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Kaldı ki davalıların ilk derece mahkemesinin verdiği karara karşı bir istinaf başvuruları da mevcut değildir. İlk derece mahkemesince, Merkez Bankasına bildirilen kamu bankalarınca fiilen uygulanan faiz oranlarını gösterir belge dosya içerisine alınmış, haksız fiilin gerçekleştiği, 07/12/2015 tarihinden takip tarihi olan 08/03/2017 tarihine kadar davacı tarafın talep edebileceği faiz miktarı 3595 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince, Merkez Bankası tarafından yayınlanan bu liste esas alınarak, yıllık 2,42 kabul edilip miktar üzerinden yapılan hesaplamaya göre, davacının talep edebileceği faiz miktarı 12.850,29 USD şeklinde resen hesaplanarak sonuca gidilmiştir. Bilirkişi delili takdiri delil olup, hakimin kendi bilgisiyle çözemeyeceği teknik konularda başvurulan takdiri bir delildir. Hâkimin basit matematik işlemleriyle hesaplayabileceği konularda bilirkişiye başvurması gerekmez. Aksine uygulama, usul ekonomisi ilkesine aykırı olur. Hâkim dosya kapsamındaki diğer delillerle birlikte bilirkişi raporunundaki tespitleri serbestçe değerlendirir (HMK m.282). Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; İlk derece mahkemesindeki yargılamada az yukarıda anlatılanlar ışığında, davacının alacağı bilirkişi incelemesi ile belirlenmiş olup likit değildir. Daha önce alınmış bir tespit raporunun bulunması alacağı likit hale getirmez. Bu sebeple davacı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekir. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 sayılı Kanun ile değişik 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı belirtilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Tebliğleri gereğince, bankalar, uygulayacakları azami faiz oranlarını serbestçe tespit ederek, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına bildirmek zorundadırlar. Bildirilen bu oranlar esas alınarak sonuca gidilmesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Davacı taraf da fiili faiz uygulamasının daha fazla olduğuna dair ilk derece yargılamasında bir kanıt da sunmamıştır. Somut olayda, ilk derece mahkemesi tarafından bu esaslar doğrultusunda kamu bankalarının uyguladıkları en yüksek faiz oranlarının çıktısı Merkez Bankası web sayfasından alınarak dosyaya eklendiği ve o tarihteki oranlar esas alınarak resen hesaplama yapıldığı ve bu hesaplamaya göre hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda daha yüksek oran belirtilmesinin müktesep hak oluşturacağı, zira bu orana yönelik dosya içerisinde bir itirazın bulunmadığı hususundaki davacı vekili istinaf başvurusuna ilişkin olarak ise; mahkemece uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir. HMK'nın 282. maddesi uyarınca hâkim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişi kurulunun uyuşmazlık noktaları kapsamında dosya üzerinde yaptıkları inceleme sonucu rapor tanzim ettikleri, mahkemenin de bilirkişi raporunu sunulu diğer deliller ışığında yeterli görmeyerek az yukarıda bahsi geçtiği şekilde eksikliği giderdiği, doğru şekilde hesaplama yaparak sonuca gittiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporuna salt itiraz edilmemiş olması, açıkça hatalı olduğu anlaşılan rapor içeriğinin mutlaka mahkemece hükme esas alınacağı anlamına gelmez. Davalıların bu rapordaki hesaplamayı kabul ettiklerine dair açık bir kabulleri de yoktur. Bu durumda, raporun kesinleşmesi nedeniyle mahkemenin bu raporla bağlı olduğuna dair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 25.11.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi