14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/508 Karar No: 2012/1004 Karar Tarihi: 30.01.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/508 Esas 2012/1004 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2012/508 E. , 2012/1004 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.12.2009 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ipotek ve haciz şerhlerinden muaf olarak tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.07.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalının paylı malik bulunduğu 266 parsel sayılı 120400.00 m2 tarla cinsli taşınmazda 28.01.2000 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile 12500 m2"sini kendisine sattığını beyanla ipoteksiz ve haciz şerhsiz davacı adına hisseli olarak iptal ve tescilini istemiştir. Davalı vekili, zamanaşımı ve ifrazı mümkün olmadığı nedeniyle reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ile sözleşme tarihinden sonraki konulmuş bulunan ipotek ve haciz şerhlerinin terkini isteğine ilişkindir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18/son maddesi hükmü gereğince “Veraset yoluyla intikal eden bu Kanun hükümlerine göre şuyulandırılan, Kat Mülkiyeti Kanunu uygulaması, tarım ve hayvancılık, turizm, sanayi ve depolama amacı için yapılan hisselendirmeler ile cebri icra yolu ile satılanlar hariç imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları, satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz.” Sözü edilen madde hükmü ile getirilen sınırlandırmalar, imar uygulamasına geçilemeyen yerlerde çarpık yapılaşmayı önleme amacına yöneliktir. Kamu düzenine ilişkin olan ve hakimin re’sen gözetmesi zorunlu yasa kuralı gereğince sözleşmenin ifa olanağının olup olmadığı araştırılıp incelenerek ve karar yerinde tartışılmadan yazılı şekilde tescil hükmü verilmesi doğru değildir. Ayrıca, mahkemece verilecek karar tapuda yer alan ve terkini istenen tüm haciz ve ipotek şerhi sahiplerinin hukuki durumunu etkileyeceğinden davada yer almaları zorunludur. Bu nedenle şerh sahipleri davada taraf sıfatı almadan karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 30.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.