MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat ... geldi, davacı taraftan gelen olmadığından duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalının tehdit ve baskı sonucu aldığı vekaletnameye istinaden 4775 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini akrabalarına ve arkadaşlarına sattığını, taşınmazı alan kişiler ve davalı hakkında ... 14. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2009/233 esas sayılı dosyası ile yaralama, yağma, tehdit, örgüte üye olma ve örgüt kurma suçundan açılan dava sonucu cezalandırıldıklarını, kendisine ait 4/7 hissenin yaklaşık 350.000 TL değerinde olduğunu, bu miktarın davalı tarafından davacıya ödenmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazdaki hissesinin satış tarihindeki gerçek değerinin tespiti ile bu gerçek değer üzerinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 70.000,00 TL"nin satış tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş;hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, vekaletnamenin hile ve tehdit ile alındığını, aynı zamanda satış bedelinin kendisine ödenmediğini ileri sürerek mahkemece belirlenecek satış bedelinin tahsili amacı ile eldeki davayı açmıştır. Davalı ise davacının yaptığı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin işlemlerinin gerçekleştirilmesi amacı ile vekaletname verildiğini ve satış
bedelinin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde belirlendiği gibi davacının aldığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece vekaletnamenin tehdit ve baskı sonucu alındığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Vekalet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında; vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. Vekalet sözleşmesinde vekilin hesap verme borcu vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup; işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. BK.nun 392.maddesi hükmü gereğince vekil, talep üzerine yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği herşeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur. Somut uyuşmazlıkta 05/08/2005 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davacının dava konusu taşınmaz ile davaya konu edilmeyen taşınmazlarını her bir tapu için 500 TL olmak üzere toplam 1.000 TL bedelle ..."ya sattığı ve satış bedelinin nakten aldığı anlaşılmıştır. Davalı ise davacıdan aldığı vekaletnameye istinaden 4775 ada 1 parselin davacıya ait olan 4/7 hissesini 10/04/2007 tarihinde 1/14"er hisse olarak her bir hisse bedeli 11.375,00 TL olmak üzere davadışı ... ....satmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere vekalet akdinde ispat yükü, vekile aittir ve yaptığı işlerin hesabını vermeye zorunludur. Hal böyle olunca davacıya ait hissenin satış tarihi itibari ile gerçek değerinin tespit edildikten sonra davalının ödemeyle ilgili delilleri sorulup hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 9.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.