
Esas No: 2016/19364
Karar No: 2019/9152
Karar Tarihi: 30.09.2019
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/19364 Esas 2019/9152 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ... ... ile arasında ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 754, 755 ve 2890 parsel sayılı taşınmazlardaki davalının kendisi ile murislerinden intikal edilecek hisselerinin intikali için satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, dava konusu taşınmazlardaki hisselerin 250,00 şer TL"den toplam 750,00 TL bedelle satılacağının vaad edildiğini ve bu bedelin davalı ..."ye ödenmesine rağmen davalı tarafından kendisine ferağ verilmediğini, yine davalı ... vekili ile arasında, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 754, 755 ve 2890 parsel sayılı taşınmazlardaki davalının kendisi ve murislerinden intikal edilecek hisselerinin intikali için satış vaadi sözleşmesinin yapıldığını, dava konusu 754 ve 755 parseldeki hisselerin 300,00"er TL"den 2890 parsel ise 400,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL bedelle satılacağının vaad edildiğini ve bu bedelin tarafından ödenmesine rağmen davalı tarafından ferağ verilmediğini, davalının hissesini üçüncü kişiye satması nedeniyle ifanın imkansız hale geldiğini, bu durumda TBK 96.maddesi gereğince müspet ve gerçek zararını talep edebileceğini ileri sürerek, şimdilik 100.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Eldeki davada, davalıların, dava konusu ... Köyü, 754, 755, 2890 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerini davacıya satmayı vaadettiği, taşınmazların satış bedelini aldığı, buna rağmen 754 ve 755 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerini 3. Şahıslara satmış oldukları, bu nedenle taraflar arasında yapılan satış vaadi sözleşmelerinin ifa olanağının bulunmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece davalıların yapılan satış vaadi sözleşmesine riayet etmeyerek taşınmazlardaki hisselerini 3. Şahsa devretmeleri nedeniyle davacının dava konusu taşınmazlardaki davalı hisselerinin bedelini davalılardan talep etme hakkı bulunduğu değerlendirilerek bu parseller yönünden davacı tarafça açılan davanın kabulü ile, dava konusu taşınmazlardaki davalı hisselerinin dava tarihi itibariyle belirlenen bedelinin davacı tarafa verilmesine; 2890 parsel sayılı taşınmaz hakkında da dava açılmış ise de, bu parsel ile ilgili olarak da satış vaadi sözleşmesi yapıldığı, ancak davalıların bu parseldeki hisselerini satmadıkları, hala taşınmazda hissedar oldukları anlaşıldığından, davacı vekilinin bu parsel ile ilgili davayı atiye bıraktıkları yönündeki beyanı da dikkate alınarak bu parsel hakkında açılan davanın atiye bırakılmasına karar verilmiştir.
Davacı ile davalılar arasında geçerli bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi bulunmakta olup, ifa imkansızlığı nedeniyle taşınmazları devir ve temlik yükümünü yerine getiremeyen vaad borçlularının, ifa edemediği bu edim yerine karşı tarafa yani vaad alacaklısına tazminat ödeme yükümlülüğü söz konusu olacaktır. Davacı, bu durumda şahsi hakkının ifasının imkansız hale getirildiği tarihteki taşınmazın rayiç değerini davalılardan isteyebilir. (Dava konusu 754 ve 755 parsel sayılı taşınmazlardaki hisselerin dava dışı 3. şahıslara satıldığı tarih, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde ifanın imkansızlaştığı tarihtir.) Nitekim konuya ilişkin sapma göstermeyen yargısal uygulamalar da bu doğrultudadır. O halde, davacı geçerli bir şekilde satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı taşınmazın, edimini yerine getiremeyen davalılardan, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki değerini talep etmeye hakkı bulunmaktadır. Durum böyle olunca mahkemece, ifasının imkansız hale geldiği tarihteki taşınmazın rayiç değeri belirlenip, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde dava tarihindeki değeri esas alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma sebebine göre davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte bozma sebebine göre davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 5.361,50 TL harcın istek halinde davalılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verild