17. Hukuk Dairesi 2015/8926 E. , 2015/10309 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Erzurum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2014
NUMARASI : 2014/294-2014/845
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve Trafik (.... Sigortacısı olduğu aracın kusurlu olarak davacıların desteği olan yaya S.S."e çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla davacı eş ve çocuklar için toplam 2.500,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatı, 500,00 TL. cenaze-defin gideri ve toplam 18.000,00 TL. manevi tazminatın yasal faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonucu yapılan yargılamada, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; 190,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi dışındaki davalılar yönünden olay tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya dair maddi tazminat isteminin reddine, her bir davacı için 4.000,00"er TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle manevi tazminat talebi ile ilgili olarak hüküm kurulurken olayın meydana geliş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olay nedeniyle duyulan acı ve elemin derecesi ve B.K.nun 47.(TBK56)maddesindeki özel haller dikkate alınmış bulunduğuna göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Somut olayın incelenmesine geçmeden "destekten yoksun kalma" tazminatının istenebilme koşullarından olan "destekten yoksun kalma","destek","bakma yükümlülüğü","bakım ihtiyacı","bakma gücü" kavramlarıyla bu yükümlülüğün hukuki dayanağı ve kapsamı üzerinde durmakta yarar vardır.
Bilindiği gibi "destekten yoksun kalma" kavramı, ölümle sonuçlanan ve haksız eylemden doğan "zarar"ın bir türünü ifade eder. Genel anlamda zarar ise, bir kimsenin isteği dışında mal varlığında meydana gelen azalmadır. Bu azalma, mevcudun azalması tarzında olabildiği gibi, onun çoğalmasına engel olma şeklinde de olabilir ve derhal gerçekleşeceği gibi, haksız eylemin gerçekleşmesinden kısa ya da uzun bir süre sonra da medana gelebilir.
818 sayılı BK.nun 45. maddesi anlamında "destek" kavramı, hukuki bir ilişkiyi ( yasa veya sözleşme ) değil, fiili durumu amaçlar. Yasadan veya sözleşmeden doğan bir "bakma yükümlülüğü" bulunmasa dahi, fiilen ve düzenli biçimde yardım eden ve olayların normal akışına göre eğer ölüm vuku bulmasa idi az çok yakın gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse, destek sayılır. Bunlardan ilkine "gerçek destek" ikincisine "farazi destek" denir.
Bakım ihtiyacı ise, davacının zaruret ve safalet haline düşmesini değil, sosyal seviyesine uygun olan hayat tarzını devam ettirmek için gerekli imkanlardan yoksun kalmasına ifade eder ( Tekinay, Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, İst. 1963, S.49 ).
Ölüm meydana gelmese idi, yakın veya uzak bir süre içinde ölenin yardımından faydalanması kuvvetle muhtemel bulunan kimselerin de maddi tazminat isteyebileceğini kabul etmek gerekir.
Destek zararın kapsamını belirlemede etken olan unsurlardan birisi de, ölenin "bakma gücüne" sahip olmasıdır. Gerçek desteğin, sahip bulunduğu veya sahip olacağı mali imkanlarıyla, destekten yoksun kalana sağlığında temin ettiği veya edeceği; farazi desteğin ise gelecekte sağlayabileceği yardımlar gözönünde bulundurulmalıdır. Zararı oluşuturan bu yardımların tesbitinde, belli zamanlarda verilen veya ilerde verilmesi muhakkak olan mutat hediyeleri ve "hizmet" şeklinde yapılan yardımları da dikkate almak lazımdır. Desteğin yardımının yalnız parasal nitelikte bulunmasında zorunluk yoktur. Çünkü, ölenin hizmet edebilme güç ve kabiliyeti de para ile ifadesi mümkün olan bir mali imkan teşkil eder.
MK.nun 6. maddesi hükmünce, bu davalarda isbat yükü kural olarak davacıya düşer. Ne var ki genel yaşam deneyimlerine ve yaşamın olağan akışına dayanan kişi, artık iddiasını isbatla yükümlü değildir. ölen çocuğun, gelecekte ana-babasına bakacağı yaşamın ve olayların normal akışı içinde beklenebiliyorsa, çocuk onlar için destektir (YHGK., 21.4.1982 gün E. 1528, K.412 ). Ana ve babanın çocukları kaç tane olursa olsun, maddi durumları ne derecede bulunursa bulunsun, hatta gelecekleri, müesseselerce garanti altına alınmış bile olsa, bir gün zarurete düşüp düşmeyecekleri,çocuklarına muhtaç olmayacakları önceden kestirilemez. Fakat onların ileride çocuklarının maddi desteğine muhtaç olabileceklerinin kabulü, hayatın olağan akışına uygun olur. O halde küçük yaşta ölen çocuk dahi, ana - babasının farazi (varsayım) bir desteği olarak kabul edilmelidir ( YHGK., 17.10.1973 gün, E.899,
O halde, destek tazminatı istemine ilişkin bir uyuşmazlığın sağlıklı biçimde çözümlenebilmesi için, ölenin bakım yükümlülüğünün hukuki kaynağının, ölümden önce sahip olduğu veya gelecekte sahip olabileceği bakım gücünün, yapmakta olduğu veya yapabileceği yardımın mahiyet ve derecesinin, desteğini yitirenin de halen içinde bulunduğu ihtiyaç durumu ile gelecekte düşebileceği ihtiyaç durumunun titizlikle araştırılması ve saptanması gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince :Destek 05.12.2006 tarihli sağlık kurulu raporuna dayanarak IQ70 hudut düzeyinde zekası olduğu gerekçesi ile Erzurum 2.Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2007/148 kararı ile MK405.madde gereği kısıtlılığına karar verildiği ve kararın da herhangi bir rapor alınmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme ile
yenilendiği görülmüştür. Dosya kapsamında bulunan tanık anlatımlarında davacının inşaat işlerinde çalışarak gelir elde ettiği belirtilmiştir. Davacının hukuki anlamda kısıtlı olması, yukarıda belirtilen destek kavramının içinde yer almasına tek başına engel değildir. Mahkemece, sağlık Kurulu raporu,eldeki veriler ve tüm dosya kapsamı itibari ile desteğin sosyal sigortalar sağlık işlemleri tüzüğüne göre özürlülük derecesi ve çalışma gücü saptandıktan sonra, davacının bu konudaki diğer deilleri de toplanarak sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ve hatalı bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.
3-Bozma neden ve şekline göre vealet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 08.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.