1. Hukuk Dairesi 2016/15719 E. , 2020/1438 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil ( 442 sayılı Köy Kanunu’nun Ek 12. ve 14. maddelerine aykırılık ) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, Hazine’ye ait 272, 1227, 1228, 1534, 1535, 1537, 1540 ve 1500 sayılı parseller, meradan çıkartılarak Hazine adına tescil edilen 1539, 1502 ve 1583 sayılı parseller ile bunların çevresindeki tescil harici bırakılan alanların köy yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere 442 sayılı Köy Kanunu’nun ek 12. maddesi uyarınca köy tüzel kişiliği adına tescil edildiğini, daha sonra da köy tüzel kişiliği tarafından davalılara dağıtıldığını, ne var ki yeterince hak sahipliği araştırması yapılmadığı gibi 442 sayılı Yasa’nın ek 12. maddesine aykırı olarak Maliye Bakanlığı’nın izni olmaksızın işlemlerin gerçekleştirildiğini, öte yandan 1583 sayılı parselin bir kısmının mücavir alan sınırları içerisinde kaldığını, bu nedenle de 442 sayılı Yasa’nın ek 14. maddesi gereğince Valiliğin teklifi ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın onayının alınması gerekirken bu yükümlülüğün de yerine getirilmediğini, dava konusu taşınmazların yasaya aykırı olarak davalılar adına tescil edildiğini ileri sürerek, yeni oluşan ve davalılar adına kayıtlı dava konusu 134 ada 2, 135 ada 1, 2, 4, 6, 136 ada 1, 2, 3, 4, 5 ile 137 ada 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Bir kısım davalılar ... v.d., dava konusu taşınmazları rayiç değeri üzerinden köy tüzel kişiliğinden satın aldıklarını, çok uzun yıllardır da üzerinde yapılaşmak suretiyle kullandıklarını, iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunup, TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanmaları gerektiğini, satış bedelinin ilk taksidini ödediklerini, satış öncesi gerekli tüm yazışmaların yapılarak izinlerin alındığını, uzun süre sonra dava açılmasının kötüniyetli olduğunu, davacı tarafın tescile dayanak yapılan idari işlemin iptaline yönelik dava da açmadığını; diğer davalılar ..., ..., ... ve ..., dava konusu taşınmazları bedeli karşılığında köy tüzel kişiliğinden satın aldıklarını, idari işlemin iptaline yönelik herhangi bir dava açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, yapılan işlemlerin 3367 sayılı Yasa’ya ve kamu yararına uygun olduğu, davacı tarafından idari işlemlerin iptali için idari yargıda iptal davası açılmadığı, isteğin hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün bu yönüyle ONANMASINA,
Bir kısım davalılar ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Eldeki dava, 60.000-TL değer gösterilerek açılmış, ancak dava konusu edilen her bir taşınmaz için ne kadar dava değeri gösterildiği açıklanmamış olup, mahkemece keşif yapılmadan davanın reddine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca; yargılama sırasında dava konusu taşınmazların değerinin belirlenmediği dikkate alındığında, dava dilekçesinde dava değeri olarak bildirilen 60.000-TL üzerinden, temyize gelen davalılar yönünden hangi taşınmazların dava konusu yapıldığının tespiti ile her bir taşınmaz yönünden dava değerinin ayrı ayrı açıklattırılması ve tespit edilecek değer üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Bir kısım davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davalıya geri verilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 02/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.