(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi 2012/12427 E. , 2013/2426 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :... Mahkemesi
Davacı, ... kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava 15.01.2004 tarihinde meydana gelen ... kazası sonucu % 16,20 oranında sürekli ... göremezliğe uğrayan sigortalının maddi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece; davalılardan ... ile ...’e yönelik davanın HMK 150. Maddesi gereğince açılmamış sayılmasına, davalı Ceha Büro Mobilyaları Tic Ltd Şti’ne yönelik davanın ise, davacının zararının anılan davalı tarafından karşılanarak ibraname düzenlendiğinden bahisle reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan 26.12.2005 “ibraname” başlıklı belgede davacının 15.01.2004 tarihinde meydana gelen kaza neticesi yaralanma ve sakatlanması nedeniyle Ceha Büro Mobilyaları Tic Ltd Şti’den tarafına ödenen 100.000,00-TL karşılığında vazgeçtiğini ve işveren şirket ve sahiplerini ibra ettiğini açıklamıştır. Belge altındaki imzanın davacıya ait olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık ibranamede ödendiği bildirilen paranın miktarına ilişkindir. Davacı tarafça ibranamenin 100.000,00-TL için düzenlenmekle birlikte yapılan ödemenin 10.000,00-TL olduğu bu ödemenin banka aracılığıyla yapıldığı, başkaca bir ödeme bulunmadığı ve bu belgenin kendisine tehditle imzalatıldığı ileri sürülmüştür.
Maluliyet durumu ve kusur oranları konusunda kesin fikir sahibi olması mümkün olmayan işçinin olaydan sonra verdiği genel ve soyut açıklamayı içerdiği kuşkusuz olan ibranameyi tümden geçerli saymak, ... Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatının temel prensibi olan “işçinin korunması temel ilkesi” ne de uygun düşmeyecektir. Konuyla ilgili doğrudan amir bir hüküm bulunmaması nedeniyle ibranın doğruluk ve güven kuralına aykırı olmaması gerektiği gerçeğine sıkıca sarılarak sorun çözümlenmelidir. Kural olarak tazminat alacaklısına yapılmış ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek
anlamda ödemeden söz edebilmek için tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilir. Somut olayda ise ... kazası nedeniyle davacıya maddi ve manevi zararlarına karşılık olarak bir ödeme yapılıp yapılmadığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği görülmektedir.
Davalı işveren ticari bir şirket olup yapılan ödemelerin şirket kayıt ve belgelerinde gösterilmesi esastır. Davacı tarafça ödeme yapılmadığı ileri sürülmesine rağmen, davalı şirket kayıtlarının incelenerek ibraname tarihinde anılan miktarda bir ödemenin şirket hesabından çıkışının yapılıp yapılmadığının araştırılmadığı görülmektedir. Öte yandan 320 ve 324 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile de 10.000,00-TL üzerindeki ödemelerin banka aracılığıyla yapılması zorunlu hale getirilmiş olup, her ne kadar davacı tacir değilse de, yapıldığı ileri sürülen ödemenin miktarı göz önüne alındığında, aksi kanıtlanmadığı sürece bu ödemenin de banka aracılığıyla yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunun kabulü gerekir.
Yapılacak ...; davalı işveren şirketten, davacıya yapılan ödemeyi gösteren işyeri ticari defter ve kayıtlarıyla ödeme belgeleri getirtilerek, davacıya 100.000,00-TL ödeme yapıldığına ilişkin kayıt ve belge bulunup bulunmadığı, ticari defterlerin Türk Ticaret Kanununa uygun olarak düzenlenip düzenlenmediğinin, süresinde yapılmış açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunup bulunmadığının, bu konuda uzman mali ve muhasebe işlerinden anlayan bilirkişilerden denetime açık rapor alınıp söz konusu belgedeki 100.000,00-TL"nin davacıya ödenip ödenmediği belirlendikten sonra, işveren şirket kayıtlarına geçen bir ödeme söz konusu ise, yapılan ödemenin 50.000,00-TL’nın maddi tazminata karşılık olduğu kabul edilerek, güncel verilerle yapılan hesaba göre dahi, maddi zararı karşıladığından şimdiki gibi maddi tazminat isteminin reddine karar verilmek, Şirket defter ve kayıtlarında ödeme miktarı belli değilse davacı tarafça da kabul edildiği üzere yapılan ödemenin 10.000,00-TL olduğu kabul edilerek, bu ödemenin maddi tazminata ilişkin olan bölümünün, ödeme tarihindeki verilere göre yapılacak hesaplama ile borcu karşılayıp karşılamadığı, yapılan ödeme ile zarar arasında açık bir oransızlık bulunup bulunmadığına ilişkin rapor alınmak, yapılan ödeme borcu karşılar miktarda ise veya açık bir oransızlık yoksa ibranameyi geçerli kabul etmek, açık bir oransızlık bulunması halinde ise ödeme tarihindeki borcun karşılanması oranında güncel verilerle yapılacak tazminat hesabından indirime gidilmek ve sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.