Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin bir kısım taşınmazlarının davalı tarafından deprem sigorta poliçesi ile sigortalandığını 08.03.2010"da meydana gelen depremde hasarlanan taşınmazlar için talep edilen zarar bedelinin davalı tarafça karşılanmadığını belirterek 7.500,00 TL"nin hasar gününden başlayacak yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; ıslah dilekçesi ile talebini yükseltmiştir. Davalı vekili, davalının aynı alan içinde 4 tane taşınmazı bulunmasına rağmen 2 poliçe ile sigorta yaptırdığını, 3 ve 5 nolu taşınmazların ahırlık ve odunluk olarak kullanıldığını, taşınmazların bakımsızlıktan hasarlandığını, talebin poliçe teminatı dışında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kabulü ile, davacı 7.980,00 TL tazminatın 7.500,00 TL"lik kısmının rizikonun meydana geliş tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 480.00 TL"lik kısmının ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı DASK"dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, konut sigorta sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davacı söz konusu hasarların depremden kaynaklandığını ve poliçe teminatı kapsamı içinde olduğunu belirtmiş, davalı taraf ise savunmasında söz konusu hasarların eski tarihli olup bakımsızlıktan kaynaklandığını, hasarların giderilmesi için davacıya daha önce kendileri tarafından yapılmış uyarılar da olduğunu, hasarların poliçe teminatı kapsamında olmadığını savunmuştur.Tunceli Valiliği tarafından belirtilen
yazıda depremin bölgede yıkıcı bir zarara yol açmadığı ve bu nedenle ön kurul tarafından çalışma yapıldığı belirtilmiştir. Yine Tunceli Valiliği tarafından yazılan yazıda ise hasar tespit çalışmalarında konutun orta hasarlı kabul edildiği yazılmıştır. Davalı tarafça aynı yerlerin daha önceki tarihler de de sigortalandığı görülmüştür. O halde iddia ve savunmaların karşılanması ve denetime olanak sağlayan bilirkişi kurulu raporlarının edinilebilmesi ve uyuşmazlığın bu çerçevede tespit edilebilmesi açısından; Kandilli rasathanesinden depremin söz konusu bölgeyi kapsayıp kapsamadığı ve bu bölgede etkisinin olup olmadığı sorulduktan sonra ve davalının daha önceki hasarlara ilişkin yapılan uyarılar olduğu savunması yönünden de delilleri ve ilgili dosyalar getirilerek, valiliğin yazılara konu tespit ve işlem dosyaları da edinilerek hasarların kullanımdan ve bakımsızlıktan dolayı mı yoksa deprem kaynaklı mı olduğu, yapı ya da yapıların dask poliçesi ve genel hükümler çerçevesinde basit yapı olarak kabul edilip edilemeyeceği (poliçe teminatı içinde olup olmadığı), davacının var ise gerçek zarar miktarının hesaplanması ve bilirkişi raporları ve ekspretiz raporları arasındaki çelişkilerin giderilmesi amacıyla hüküm kurmaya ve denetime olanak sağlayacak şekilde Jeoloji mühendisi-inşaat mühendisi ve sigorta hukuku alanında uzman bilirkişi heyetinden rapor alınıp sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 08.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.