10. Hukuk Dairesi 2021/6868 E. , 2021/10690 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2020/1427-2021/213
İlk Derece
Mahkemesi : Adıyaman İş Mahkemesi
No : 2018/387-2020/698
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı fer"i müdahil vekilli tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, fer"i müdahil vekil tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, davalı işveren ..."ya iş yerinde 15/05/1985 ile 05.01.1989 tarihleri arasında çalıştığının tespiti, sigorta başlangıç tarihinin 15/05/1985 olarak tespiti ile tahsis talep tarihi olan 09/10/2018"den itibaren emekliliğe hak kazandığının tespitini talep etti.
II-CEVAP
Feri Müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle;davanın zaman aşımı ve hak düşürücü süreler içerisinde açılmadığından reddine karar verilmesini gerektiğini, tespit etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davanın kabulü ile, davacı ..."un (...) davalı ... nezdinde 15/05/1985-05/01/1989 tarihleri arasında kesintisiz olarak hizmet akdine tabi şekilde çalıştığının tespitine, karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesince, fer"i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir..
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Fer"i müdahil vekili kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
Somut olayın incelenmesinde; dosya kapsamında yer alan hizmet döküm cetvelinden davacının dava konusu dönemde davalı iş yerinden ya da başka bir iş yerinden bildirimi bulunmadığı anlaşılmakta olup, Mahkemece; dosya kapsamında yer alan bodro tanık beyanları esas alınmak suretiyle davacının davalıya ait işyerinde 15/05/1985-05/01/1989 tarihleri arasında kesintisiz olarak hizmet akdine tabi şekilde çalıştığının tespitine yönelik kabul kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece 10.10.2018 tarihinde açılan davaya göre; dosya içerisinde yer alan ... isimli sigortalının hizmet döküm cetvelinde davalı iş yerinden (7367) davacı ... adına yapılmış olan 1989/1 dönemine ait 5 günlük bildirim ile 05.01.1989 tarihli gözüken çıkış da dikkate alınarak, yine kurumdan davacı adına davalı işverene ait içme suyu inşaatı işyerinden verilmiş işe giriş bildirgesi, dönem bodrosu ve ilgili belge olup olmadığı hususları da titizlikle araştırılmak suretiyle yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde hak düşürücü süre irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, fer"i müdahil vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 22.09.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.