Esas No: 2021/7000
Karar No: 2022/4516
Karar Tarihi: 16.05.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/7000 Esas 2022/4516 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen bir dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. Taşınmazın kullanım kadastrosuna dahil edilmesi sırasında, beyanlar hanesindeki \"eylemli orman\" şeklindeki şerhin iptali istenmiştir. Davacı taşınmazın kendisi tarafından kullanıldığını iddia etmişse de, yapılan keşiflerde taşınmazın kullanımı konusunda aydınlatıcı bir bilgi elde edilememiştir. Mahkeme, tespit tarihi itibariyle fiili kullanım ispat edilemediğinden davayı reddetmeliyken kabul etmiştir. Dava konusu Kanun maddesi, 3402 sayılı Kanun'un Ek-4. maddesidir. Bu madde gereği, kullanım kadastrosu, ekonomik amaçla fiili olarak kullanılan taşınmazları tespit etmek amacıyla yapılır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kullanım Kadastrosuna İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili ile davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, uyulan bozma ilamında özetle "mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı belirtilerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydına konulan zilyetlik şerhinin neye istinaden kaldırılarak, yerine eylemli orman şerhi konulduğunun araştırılması, dava konusu taşınmazın eylemli orman parseli olarak Hazine tarafından Orman İdaresine tahsis ve teslim edilip edilmediğinin araştırılması, edilmiş ise buna ilişkin tahsis kararı, harita ve ilgili evrakların dosya arasına alınması, dava konusu taşınmazın tespitinin yapıldığı tarihe en yakın tarihe ait ortofoto, uydu fotoğrafları ve ... fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ile aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, 3 kişilik orman bilirkişi kurulu, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ile teknik bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın niteliği, tespit günü itibariyle ne şekilde zilyet edildiği, davacının taşınmazda fiili kullanımı bulunup bulunmadığı, şayet kullanımı var ise ne surette olduğu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınması; yerel bilirkişi beyanları ile tanık beyanları çeliştiği takdirde yüzleştirme yapılarak çelişkinin giderilmeye çalışılması; taşınmaz bölümü üzerinde bulunan ağaçların dağılım biçimi, düzenlenecek bilirkişi haritasında işaretlenmesi; orman ve ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, tespit tarihi itibariyle taşınmazın niteliği, eğimi, toprak yapısı, kullanım durumu, orman vejetasyonu ile kaplı olup olmadığı, eylemli orman niteliğinde olup olmadığı, taşınmazın üzerindeki ağaçların cinsi, aşı yaşı ve yoğunluğu ile komşu taşınmazlarla mukayeseli, önceki bilirkişi raporlarını da irdeler şekilde ayrıntılı rapor alınması; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, ortofoto, uydu fotoğrafları ve ... fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın niteliği ve kullanım durumunu açıklayan rapor alınması; teknik bilirkişiden keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli krokili ve ayrıntılı rapor alınması; taşınmaz ile çevresinin yakın plan ve panaromik fotoğrafları çektirilip, üzerine taşınmazın sınırlarının işaretlenilmesi istenilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne, çekişmeli 302 ada 3 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesindeki “taşınmazın tamamı eylemli orman haline dönüşmüştür” şeklindeki şerhin iptali ile beyanlar hanesine “taşınmaz davacı Hüsnü kızı ...’in zilyetliğindedir” şeklinde şerh düşülmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ile davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. 3402 sayılı Kanun'un Ek-4. maddesi, "6831 sayılı Orman Kanunu'nun 20.6.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23.9.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5.6.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun'un 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir." hükmünü içermektedir. "Kullanım kadastrosu" olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir. Bu maddeye dayanılarak açılacak davalarda kabul kararı verilebilmesi için, öncelikle davacı tarafın taşınmazı kullandığının ispat edilmesi gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişiler, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı ekonomik amacına uygun olarak fiilen kullanan kişilerdir.
Somut olayda; davacı, dava konusu taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğunu ileri sürerek dava açmış ise de aşamalarda mahallinde yapılan keşif sırasında kişiler taşınmazda davacının kullanımının olup olmadığını bilmediklerini beyan ettikleri, yine Mahkeme tarafından alınan Yargıtay bozma ilamı öncesindeki ziraat bilirkişi raporuna ekli fotoğraflarda taşınmazın zeminin taşlık olduğu ve üzerinde ekonomik amaca uygun kullanım bulunmadığı gibi taşınmaz üzerindeki ziraai ve inşai muhdesatların tespit gününden sonra dikildiğini ve yapıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, kullanım kadastrosu tespitinin 2010 yılında yapılmış olduğu göz önüne alındığında, tespit tarihi itibariyle çekişmeli taşınmazda fiili kullanıcılığının ispat edilememesi karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ile davalı ... İdaresi vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 16.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.