Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5875
Karar No: 2022/4642
Karar Tarihi: 17.05.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5875 Esas 2022/4642 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/5875 E.  ,  2022/4642 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davalı ... ... vekili, davalı ... mirasçıları vekili ile davalı ... tarafından duruşmasız olarak incelenmesi ise davacı ... vekili ile müdahil Hazine vekili tarafından ayrı ayrı istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.05.2022 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden Hazine vekili ... ... ..., ... vekili ..., ... ve müşterekleri vekili Avukat ... ..., ... ... vekili Avukat ... geldiler. Karşı taraftan gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Mahkemece verilen 11.02.2015 tarihli karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuş olup bozma ilamında özetle "Mahkemece, davalı şahısların dayanağını oluşturan tapu kaydının sabit sınırlı olmayıp miktarı ile geçerli olduğu, miktar fazlasının da kamu malı mera niteliğinde olup zilyetlik yolu ile kazanılmayacağı gerekçesi ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması ile lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı, bu durumda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün bulunduğu, somut olayda Mahkemece söz konusu bu ilkelerin göz önünde bulundurulmadığı, hükmüne uyulan11.10.2012 tarihli bozma ilamında değinildiği halde tespit dayanağı olan tapu kaydı ile komşu parsellere uygulanan kayıtların keşifte yöntemince uygulanmadığı gibi teknik bilirkişilerden de keşfi ve uygulamayı izlemeye elverişli rapor alınmadığı, üç kişilik zirai bilirkişi kurulundan rapor alınması hususunun da göz ardı edildiği belirtilerek; doğru sonuca varılabilmesi için; komşu mahallelerde ikamet edip yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları, 3 kişilik zirai bilirkişi kurulu huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydının yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanması, uygulamada tapu kaydının haritasının bulunması ve uygulama kabiliyetinin bulunması halinde haritaya itibar edilmesi, haritasının bulunmaması halinde kayıtta tarif edilen sınırların esas alınması, bu amaçla sınırların yerel bilirkişilere tek tek göstertilmesi, bu sınırlardan yerel bilirkişice bilinemeyenler bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanması, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmesi, tapu kaydı sınırlarının sabit olup olmadığı üzerinde durulması, böylece kapsamının belirlenmesi, komşu parsellere ait tapu kayıtlarının da aynı ilkeler gözönünde bulundurularak uygulanması, taşınmazın kısmen ya da tamamen davalı taraf tapu kaydının kapsamında kalması halinde tapu kaydına itibar edilmesi, taşınmazın bir kısmının tapu kaydının kapsamı dışında kalması halinde ise kapsam dışında kalan bölüm yönünden yerel bilirkişilerden taşınmazların öncesinin tüm köy halkının başlangıcı belli olmayacak bir zamandan beri (kadimden beri) sadece hayvan otlatmak sureti ile mi kullandığı, kamu malı mera niteliğinde olup olmadığı sorularak belirlenmesi, bu nitelikte olması halinde zilyetlikle kazanılamayacağının düşünülmesi, kamu malı mera olmadığının anlaşılması halinde ise davalılar yararına zilyetlik ile edinme koşullarının gerçekleşip geçekleşmediğinin araştırılması, üç kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerini açıklar nitelikte, çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınması, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Anılan bozma ilamına karşı davacı ... vekilinin karar düzeltme talebi aynı Dairece reddedilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile; dava konusu 121 ada 38 parsel ile bu parsel içerisinde komisyonca tespitine karar verilen A ila G sayılı parseller ve 114 ada 24 parsel sayılı taşınmazların komisyon sınırlandırma ve tespitlerinin iptaline, 114 ada 24 parsel sayılı taşınmazın Bilirkişi Kurulu tarafından düzenlenen 01.07.2019 havale tarihli raporda Ek-4 krokide A ile gösterilen 275601.60 m² yüzölçümündeki bölümünün, toplam 276480 pay kabul edilerek; payları oranında ... ve müşterekleri adına tapuya tesciline, 114 ada 24 parselde B harfi ile gösterilen 440733.78 m²'lik kısım ve dava konusu 121 ada 38 parsel sayılı taşınmazın (bu parselden A ila G harfi verilerek ifraz edilen kısımların yüz ölçümleri eklenmek suretiyle) toplam 2.990.521,69 m² yüzölçümlü bölümün mera niteliğiyle sınırlandırılmasına ve 3402 sayılı Kanun'un 16/B maddesi uyarınca özel siciline kaydedilmesine, 01.07.2019 havale tarihli ek bilirkişi kurulu rapor ve krokilerinin iş bu kararın eki sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili, müdahil Hazine vekili, davalı ... Ülkar Ertürk vekili, davalı ... mirasçıları vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir
    Mahkemece; davalıların dayandığı tapu kaydının gayrisabit hudutlu olduğu bu nedenle miktarıyla geçerli olup miktarı kapsamında kalan 114 ada 24 parsel sayılı taşınmazın (A) bölümünün davalılar adına tescili gerektiği, miktar fazlası ve yine davalıların dayandığı vergi kaydı yönüyle ise taşınmazın yapısı itibariyle sadece tarıma elverişli alanları bölüm bölüm kullandıkları, taşınmaz bir bütün olarak değerlendirildiğinde zilyetlikle iktisap edilmesi mümkün olmayan yerlerden bulunması nedeniyle zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydına da itibar edilemeyeceği gerekçesiyle 114 ada 24 parsel sayılı taşınmazın (B) bölümü ile 121 ada 38 parsel sayılı taşınmazın tamamının mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş ise de varılan sonucun tam olarak dosya kapsamına uygun bulunduğu söylenemez.
    Davacı ... Belediyesi vekili, tespite esas alınan tapu kaydının miktarıyla geçerli olduğu, miktar fazlasının belediye halkının hayvan otlattığı yerler olup, zilyetlikle kazanılamayacağını öne sürerek tapu miktar fazlasının Belediye adına tescili istemiyle eldeki davayı açmış, Hazine ise tapu kaydı miktar fazlasının mera olarak sınırlandırılması istemiyle davaya katılmıştır.
    Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı ve Mahkemece belirlendiği üzere davalıların dayandığı ve tespite esas alınan Kanunievvel 1926 tarihli 36 sayılı mera vasıflı tapu kaydının sınırları itibariyle gayrisabit hudutlu olduğu, bu nedenle miktarıyla geçerli olup, miktarı kadar olan kısmının 114 ada 24 parsel sayılı taşınmazın (A) bölümü kapsadığı anlaşılmaktadır.
    114 ada 24 parseli sayılı taşınmazın (B) bölüm ile 121 ada 38 parsel sayılı taşınmazın tamamının sınırları itibariyle tespite esas alınan davalıların dayandığı Kanunievvel 1926 tarihli 36 sayılı mera vasıflı tapu kaydı kapsamında kalmakta ise de anılan tapu kaydın yukarıda açıklandığı üzere gayrisabit hudutlu olup tamamıyla çevrelemediği için miktarıyla geçerli olduğu ve miktarı kadarının 114 ada 24 parseli (A) ile bölümünü kapsadığından miktar fazlası kısmına tekabül eden 114 ada 24 parseli sayılı taşınmazın (B) bölüm ile 121 ada 38 parsel tamamının, davacı tarafça taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olduğunun öne sürüldüğüne göre öncelikle bu nitelikte olup olmadığının, kamu malı nitelindeki mera olmadığının anlaşılması halinde katılan Hazinenin talebinin aynı zamanda devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer olduğu iddiasın da içerdiğinden davalılar yönüyle zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının da belirlenmesi gerekmektedir.
    Bir taşınmazın kamu malı niteliğinde mera sayılabilmesi için hakkında tahsis kararının bulunması ya da kadimden bu yana köy/belediye halkı tarafından hayvan otlatmak suretiyle mera niteliğinde kullanılması asıldır. Dosya kapsamına göre taşınmazların bulunduğu bölgeye ait mera tahsis kararı bulunmamakta olup zaten bu yönde bir iddia da yoktur. Kadim mera olup olmadığının ise davada menfaati bulmayan komşu köylerden dinlenecek bilirkişi ve tanık beyanları ile, taşınmazın niteliği hususunda düzenlenen ziraatçi bilirkişi raporları ve yine bölgeye ait en eski ... fotoğraflarında taşınmazların nasıl göründüğü hususlarının birlikte değerlendirilmesi gerekir.
    Dava konusu taşınmazlarda yargılama boyunca yapılan 1992- 1998- 1999- 2000- 2004 ve 2008 tarihli keşiflerin tamamında dinlenen komşu köyden bilirkişiler ve davalı tanıkları eylemli beyanlara dayalı olarak taşınmazların ekilebilen yerlerinin tarla, kalan kısımlarının da davalı tarafça otlakiye olarak kullanıldığını, bazı yerleri de kiraya verdiklerini, köy halkı ya da belediye halkı tarafından kullanılmadığını, ancak davalıların icara verdiği kişilerce otlakiye olarak kullanıldığını, duyduklarına göre öncesinde de bu şekilde kullanım olduğunu bildirmişlerdir. Davacı ... ya da müdahil Hazine bu hususta tanık dinletmemiştir.
    Mahkemece 2018 yılında yapılan keşif sonucunda 2 harita mühendisi ve 1 fen elemanından oluşan bilirkişi heyetince verilen asıl ve ek raporlara göre, 1950 tarihli ... fotoğrafına göre 114 ada 24 parsel sayılı taşınmaz içinde 23.395,00 m2 yüzölçümündeki bölüm ile 121 ada 38 parsel sayılı taşınmaz içinde 20 parça olarak ve toplam 826.605,00 m2 yüzölçümündeki bölümlerin 1950 tarihli ... fotoğrafına göre tarla olarak kullanıldığı belirtilmiş, üç kişilik zirai bilirkişi kurulunca da 1950 tarihli ... fotağraflarından anlaşılacağı üzere parsellerin işlemeli tarıma uygun alanlarının işlenmeye başladığı, giderek genişlediği, işlemeli tarım yapılan alanların tarım arazisi niteliğinde olduğunu, geri kalan ve işlenemeyen kısımlarının ise Orta Anadolu iklim ve ekolojik şartlarında hakim bitki örtüsüne sahip bozkır mera niteliğinde bulunduğu bildirilmiştir.
    Tekrar etmek gerekirse; taşınmazın kadimden (evveliyatı bilinmeyen bir zamandan beri) köy/belediye halkı tarafından hayvan otlatmak amacıyla kullanılması halinde kamu malı niteliğinde mera vasfını kazanacağı tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla; taşınmazın tamamının ya da bir bölümünün mera bitkileriyle kaplı olmasının o taşınmazın kamu malı niteliğinde mera olarak kabulüne yeterli bulunmayıp aynı zamanda köy halkı tarafından da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla da kullanılması gerekir.
    Ne var ki; dava konusu taşınmazların hiçbir zaman köy/belediye halkı tarafından hayvan otlatmak amacıyla kullanılmadığı, davalı tarafça bir kısmının tarım arazisi ve geri kalan kısmının da bizzat ya da kiraya vermek suretiyle özel otlakiye/mera olarak kullanılması karşısında dava konusu taşınmazların tapu miktarı kapsamı dışında kalan bölümlerinin mera olmadığı ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun kabulü gerekir.
    Davalılar tarafından tapu kaydı ile birlikte aynı zamanda 1938 tarihli 68 nolu 45 hektar yüzölçümlü ve tarla vasıflı vergi kaydına dayanılmış olduğu, vergi kaydının zilyetlikle birleşmesi halinde hüküm ifade edeceği, anılan vergi kaydının gayrisabit hudutlu olup miktarıyla geçerli bulunduğu, 121 ada 38 parsel sayılı taşınmaz içinde 20 parça olarak ve yüzölçümleri belirtilen toplam 826.605,00 m2 miktarında tarım arazisi bulunması nedeniyle 45 hektarlık olan kısmının vergi kaydı kapsamında kaldığının kabulü gerekeceği, vergi kaydı miktarı dışında kalan kısmının ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörüldüğü üzere kuru toprakta 100 dönüm, sulu toprakta 40 dönüm zilyetliğe dayalı olarak kazanılabileceği, kadastro tespitine esas alınan kök tapudan intikalen gelmiş bulunan paylı tapuların maliklerinin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak ayrı ayrı 100’er dönüm taşınmaz edinebilecekleri açıktır.
    Hal böyle olunca;
    1.114 ada 24 parsel sayılı taşınmazın hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda davalıların dayandığı ve tespite esas alınan Kanunievvel 1926 tarihli 36 sayılı mera vasıflı tapu kaydının sınırları itibariyle gayrisabit hudutlu olduğu, bu nedenle miktarıyla geçerli olup, miktarı kadar olan kısmının 114 ada 24 parsel sayılı taşınmazın (A) bölümü kapsadığı, tapu miktar fazlası olan ve (B) ile gösterilen bölümünün kamu malı niteliğinde mera olmayıp ham toprak niteliğinde bulunduğu, mahkemece mera niteliğinde sınırlandırılması doğru değil ise de; bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bozma sebebi yapılmamış, bu taşınmaza ilişkin hükmün HMK'nin 370. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
    2.124 ada 38 parsel sayılı taşınmazın kamu malı niteliğindeki mera olmadığı, fen bilirkişi raporunda 20 parça halinde gösterilen ve tarım arazisi olarak kullanılan taşınmaz bölümlerinin davalıların dayandığı miktarıyla geçerli bulunan 1938 tarihli 68 nolu vergi kaydı kapsamında kaldığı, vergi kaydı miktar fazlası yönüyle ise tespite esas alınan tapu malikleri belirlenerek adlarına zilyetliğe dayalı olarak başkaca taşınmaz edinip edinmediklerinin araştırılması şartların varlığı halinde her bir tapu malikinin 100’er dönüm kendi adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetline dayalı olarak taşınmaz edinebileceği ve tarım arazisi olmayan bölümlerinin ise ham toprak niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekeceği düşünülmeden delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle açıklanan nedenlerle 114 ada 24 parsel sayılı taşınmaz hakkında davacılar Beypazarı Belediyesi vekili ile müdahil Hazine vekilinin bu bölüme ilişkin temyiz itirazlarının reddine, davalı ... ... vekili, davalı ... mirasçıları vekili ile davalı ...'ın temyiz itirazlarının kabulü ile 114 ada 24 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki 2 nolu hükmün son fıkrasında yer alan “Hükme esas alınan Bilirkişi Kurulu tarafından düzenlenen 01.07.2019 havale tarihli raporda Ek-4 krokide 114 ada 24 parselde B harfi ile gösterilen 440733.78 m²'lik kısım ve dava konusu 121 ada 38 parsel sayılı taşınmazın (bu parselden A ila G harfi verilerek ifraz edilen kısımların yüz ölçümleri eklenmek suretiyle) toplam 2.990.521,69 m² yüzölçümlü bölümün mera niteliğiyle sınırlandırılmasına ve 3402 sayılı Kanun'un 16/B maddesi uyarınca özel siciline kaydedilmesine," ibaresinin çıkartılmasına, yerine “Hükme esas alınan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 01.07.2019 havale tarihli raporda Ek 4 krokide 114 ada 24 parselde B harfi ile gösterilen 440733.78 m²'lik kısmın ham toprak niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline” sözlerinin yazılmasına ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 438/7. fıkrası gereğince114 ada 24 parsele ait hükmün DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİYLE ONANMASINA, yukarıda (2.) bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ... vekili, davalı ... mirasçıları vekili ile davalı ...'ın temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, 121 ada 38 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
    peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 17.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi