Esas No: 2021/5863
Karar No: 2022/4646
Karar Tarihi: 17.05.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5863 Esas 2022/4646 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/5863 E. , 2022/4646 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi bir kısım davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.05.2021 Çarşamba günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü temyiz edenin gelmediği, karşı taraftan da gelen olmadığı görülmekle duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemece verilen önceki karar Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince bozulmuş olup, bozma ilamında özetle "dava konusu taşınmazların ortak miras bırakandan kaldığı noktasında uyuşmazlık bulunmadığı, ihtilafın, miras bırakanın ölüm gününden sonra mirasçıları arasında terekenin paylaşılıp paylaşılamadığı ve taşınmazın paylaşım sonucunda hangi tarafa isabet ettiği hususlarına ilişkin olduğu, paylaşıma dayanan tarafın bu hususu ispatlamakla yükümlü olduğu belirtilerek; paylaşım yapılmadığını iddia eden tarafın bu taşınmazdaki hissesine karşılık ne aldığı, taşınmaz almışsa bu taşınmazın kimin adına tespit edildiğinin araştırılması, uzun süreli kullanımın harici paylaşımın karinesi olduğunun da düşünülmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, dava konusu 5164 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları adına payları oranında, 5213 parsel sayılı taşınmazın ... mirasçıları adına payları oranında, 5214 parsel sayılı taşınmazın payları oranında ... ve müşterekleri adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; kök muris ... oğlu ...’ın terekesinin mirasçılar arasında taksim edildiği, her mirasçının payını aldığı, kadastro tespitinin yapıldığı 1985 yılına kadar harici ve rızai taksime uygun olarak kullanılageldiği, bir insan ömrünü aşar şekilde uzun süreli kullanımın taksime karine olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Ayrıca Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak oluşacağından, bu hakkın ihlal edilmemesi için bozma gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında; yukarıda da ayrıntıları ile belirtilen hususların etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, beyanlar arasında çelişki ortaya çıktığı takdirde çelişkinin giderilmesine çalışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Bozma kararı sonrasında 1998 yılında yapılan keşifte dinlenen 1926 doğumlu yerel bilirkişi; 5213 ve 5214 parsel sayılı taşınmazları, bölgede toprak tevzii çalışmalarının yapıldığı tarihe kadar 4 erkek kardeşin birlikte ekip biçtiklerini toprak tevzi çalışmaları sırasında davacıların kendi murisi ... adına tespit gördüğünü ve onun tarafından kullanıldığını, diğer kardeşlerinin bu iki parseli bir daha sürmediklerini beyan etmiştir. Bilahare, taraf vekillerinin müdahalesi nedeniyle sağlıklı keşif yapılamadığı zapta geçirilerek keşfe son verilmiştir.
2017 yılında yapılan keşifte ise 1972 ve 1974 doğumlu yerel bilirkişiler dinlenmiş ve bu kişiler tespitin yapıldığı 1985 yılından çok sonraki 1996 yılından itibaren kullanım durumunu hakkında beyanda bulunmuşlar; bu çerçevede her üç taşınmazın da ... oğlu ... tarafından zilyet edildiğini söylemişlerdir.
Bozma öncesi 1989 ile 1992 yıllarında yapılan keşiflerde ise davacıların murisi ... tarafından kullanıldığı yönünde eylemli beyanlar mevcut olmasına rağmen bozma sonrasında yapılan keşiflerde bu çelişkinin giderilmesine çalışılmamıştır.
Ayrıca hem bozma öncesi hem de bozma sonrasında yapılan 1998 tarihli keşifte 1955 yılında (bir kısım beyanda 1963 yılı) Köyde toprak tevzii komisyonu tarafından çalışma ile dava konusu taşınmazların davacıların murisi ...’e verildiği ve bu tarihten sonra ... tarafından kullanıldığı beyan edilmesine rağmen Mahkemece, köyde yapılan toprak tevzii çalışmalarına ilişkin kayıt ve belgeler getirtilmemiş, beyanlarda belirtildiği şekilde bu taşınmazların Komisyonca ...’e verilen yer olup olmadığı belirlenmemiştir.
Bundan ayrı olarak; davacı taraf taksimle birlikte sürdürülen asli zilyetliğe dayalı olarak taşınmazların adlarına tescilini istemektedir. Tespit tutanaklarının edinme sebebine göre de taksimle davalı tarafa düştüğü ve davalı tarafın zilyetliğinde olduğu belirtilerek tespitlerin yapıldığı görülmektedir. Davalılardan ..., ... ile ... mirasçısı ... vekili duruşmaya katılarak taksimin yapıldığı, hatta davacı tarafa daha fazla yer düştüğünü belirtilerek davanın reddini istemişlerdir. Bu olgular karşısında taksim yapıldığı hususunda bir ihtilaf bulunmadığının kabulü gerekmektedir. Buna göre somut olayda çözümlenmesi gereken husus; toprak tevzi sonucunda taşınmazların kime verildiği, tahsis edilip edilmediği, tahsis işlemi yoksa kimin zilyet ve tasarrufunda bulunduğu, zilyetliğinde bulan tarafın bu zilyetliğinin asli mi yoksa feri nitelikte mi olduğunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
O halde öncelikle; dava konusu taşınmazları ile ilgili olarak Köyde yapılan toprak tevzii çalışmaları sonucunda taraflar adına tapu kaydı oluşturulup oluşturulmadığı, ya da tahsislerinin yapılıp yapılmadığının belirlenmesi için belirtmelik, tablendikatif, toprak tevzii haritalarının, yine davacı taraf adına tespit edildiği anlaşılan dava dışı 4271, 5203, 52011, 5811 parsel sayılı taşınmazların tutanak suretleri ile tespitine esas alınan tapu kayıtlarının ve kadastro sonucunda oluşan tapu kayıtlarının getirtilmesi gerekir.
Daha sonra; taşınmazlar başında olabildiğince yaşlı (tespitin yapıldığı 1985 yılından geriye doğru 20 yıllık süreci bilebilecek kadar yaşlı) 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve harita mühendisi bilirkişi ile birlikte keşif yapılarak, toprak tevzii çalışmalarına ilişkin olarak getirtilen kayıt ve belgeler uygulanmalı, ile davacı taraf adına tespit ve tescil edilen taşınmazlar hakkındaki bilgi ve görgüleri sorulmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından ayrı ayrı, çekişmeli taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kimin tarafından nasıl kullanıldığı, zilyetliğin kendi adına mı yoksa kardeşler adına mı sürdürüldüğü, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; önceki tarihli keşiflerdeki beyanlar arasındaki çelişkilerin ve yeni alınan beyanlar arasında çelişki ortaya çıktığı takdirde özellikle eski tarihli keşiflerde alınan beyanlar okunmak suretiyle bu çelişkilerin giderilmesine çalışılmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine 17.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.