3. Hukuk Dairesi 2009/19269 E. , 2010/1590 K.
"İçtihat Metni"Davacı Belkıs Remok ile davalı ... aralarındaki vasiyetnamenin iptali davasına dair ... 4. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 09.10.2008 günlü ve 2008/141 E.-2008/423 K. sayılı hükmün Onanması hakkında dairece verilen 14.07.2009 günlü ve 2009/5890 E.-2009/12420 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; muris ..."ın dul ve çocuksuz olarak vefat ettiğini ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/80 E.-2001/1162 K. sayılı veraset ilamına göre müvekkilesinin murisin yasal mirasçılarından olduğu halde murisin yaşlılığından yararlanılarak davalı lehine ... 3. Noterliğince düzenlenmiş 14.01.1998 tarihli vasiyetname ile akrabası dahi olmayan davalının mirasçı nesbedilmesinin sağlandığını, davalının ablasının ... Devlet Hastanesinde hemşire olduğunu ve onun aracılığı ile muris ile tanışıp güvenini kazanarak, kandırılmak suretiyle sözkonusu vasiyetnamenin düzenlettirildiğini davalının iyi niyetli olmadığını ileri sürerek iptalini istemiştir.
Davalı, davanın reddini istemiş, zamanaşımı def"inde bulunmuştur.
Mahkemece, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1998/764-136 esas ve karar sayılı dosyasında, vasiyetnamenin 25.12.1998 tarihinde açıldığı, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/101 E. sayılı dosyasında davalı Ercan Bilen tarafından Hazine aleyhine açılan vasiyetnamenin tenfizi davasının kabulle sonuçlandığı, hazinenin karşı iptal davasının ise reddedildiği, 4721 sayılı TMK.nun 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girdiğinden ihtilafın 743 sayılı Medeni Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, anılan MK.nun 501.maddesinde bir ve beş yıllık zamanaşımı süresinin öngörüldüğü dosya kapsamına göre davacının vasiyetnameden haberdar olduğu, dava tarihi itibariyle bir ve beş yıllık zamanaşımı sürelerinin geçirilmiş olduğundan bahisle davanın bu nedenle reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmış, davacı vekili temyiz nedenlerini tekrarla karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Türk Medeni Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1/2, 17.nci maddesi hükümlerine göre ihtilafın çözümünde 743 sayılı MK. hükümleri uygulanacaktır. Ancak, aynı yasanın 20.nci maddesi hükmü uyarınca MK.nun 50.nci maddesi birinci bendi ikinci cümlesinde öngörülen 30 yıllık süre, TMK’nun 559. maddesinde 20 yıl olarak öngörüldüğünden bu sürenin esas alınması gerekmektedir.
743 sayılı MK’nun 501/1 maddesinde “iptal davası, müddeinin tasarrufu ve butlanın sebebine muttali olduğu günden itibaren bir sene ve herhalde vasiyetnamenin açılması tarihinden itibaren beş sene geçmekle mürunu zamana uğrar” denilmiştir.
Bu durumda kural olarak vasiyetnamenin açılmasından (MK.536) başlayarak beş yıl içinde dava açılmaz ise artık ölüme bağlı tasarrufun iptali istenemeyecektir. Hak sahibinin vasiyetnamenin açılmasını öğrenememiş olması zamanaşımını etkilemez. Dava açacak kişi öğrenmeme hususunda ister kusurlu, isterse kusursuz olsun süre herhalde vasiyetnamenin açıldığı günden başlayacaktır.
Ancak 743 sayılı MK’nun 501/1.fıkrasının son cümlesinde ”Tasarrufun butlanı gerek kanuna muhalefet ve adabı umumiyeye aykırılıktan gerek ehliyetsizlikten neşet etsin, sui niyet sahibi olan davalıya karşı iptal davası, ancak otuz senenin geçmesi ile sakıt olur” hükmü getirilmiştir.
Bu hükmün uygulanabilmesi için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir. İptal sebebi ehliyetsizliğe (MK.499/1) veya hukuka ya da ahlaka aykırılığa (MK.499/3) dayanmalı, davalı da kötü niyetli olmalıdır. Öğretide bir kimsenin ölüme bağlı tasarrufta bulunanın ehliyetsiz olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği halde ölüme bağlı tasarruftan yararlandığı takdirde kötü niyetli sayılması gerektiği görüşü büyük bir çoğunlukla benimsenmektedir.
Davacı davasında; vasiyetname düzenlediği esnada murisin ehliyetsiz olduğunu, davalı tarafından kandırıldığını ve dolayısı ile vasiyetname düzenlenmesinde davalının kötü niyetli olduğunu iddia ettiği halde; mahkemece bu yönde taraf delilleri toplanmamış araştırma ve inceleme yapılmamış ve dolayısı ile MK.nun 501/1.maddesi son cümlesi doğrultusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece noksan tahkikatla davanın MK.nun 501/1.maddesinde öngörülen bir ve beş yıllık zamanaşımı süresinin, dava tarihi itibariyle geçirildiğinden bahisle davanın reddedilmesi doğru olmamış, mahkeme hükmünün bu nedenlerle bozulması gerekirken zuhulen onandığı anlaşılmakla davacı vekilinin karar düzeltme isteminin bu nedenlerle kabulü ile, Dairemizin yerel mahkeme hükmünün Onanmasına ilişkin 14.07.2009 gün ve 2009/5890-12420 sayılı kararının kaldırılmasına, kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: yukarıda belirtilen nedenlerle davacı vekilini karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin yerel mahkeme hükmünün onanmasına ilişkin 14.07.2009 gün ve 2009/5890-12420 esas ve karar sayılı kararının kaldırılmasına yerel mahkeme hükmünün belirtilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi