Esas No: 2020/401
Karar No: 2021/1484
Karar Tarihi: 25.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2020/401 Esas 2021/1484 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
....
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
....
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
....
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/12/2019
NUMARASI ...
DAVANIN KONUSU : ... Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/12/2019 tarih ve .... sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin "..." ve "..." ibareli tanınmış tescilli markalarının bulunduğunu, davalı ....ise 29.04.2014 tarihinde ... sayılı "...&..." ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın önce...sonrasında ise ... tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, zira dava konusu başvurunun, müvekkilinin "..." ve "..." markalarını hiçbir değişiklik olmaksızın içerdiğini, müvekkiline ait "..." ibareli markaların hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, dava konusu "... ..." markası ile müvekkiline ait "..." ve "..." esas unsurlu markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, iltibas değerlendirmesinde dava konusu başvurunun kapsamında yer alan malların ortalama tüketicilerinin de dikkate alınmasının gerektiğini, davalı tarafın kötü niyetli olarak dava konusu başvuruyu yaptığını ileri sürerek, ...’in 11/07/2015 tarih ve....sayılı kararının iptaline, ....sayılı "... ..." ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin davaya konu markayı huzurdaki dava açılmadan önce devrettiğini, dolayısıyla müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, "..." ibaresinin zayıf marka olması nedeni ile dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu..... sayılı “... ...” ibareli marka ile davacı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davaya konu markanın hükümsüzlük ve terkin şartlarının oluşmadığı, ... kararının yerinde olduğu, davalı ... ... taraf sıfatının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu markalar arasında sınıfsal ayniyet olduğunın mahkeme kararında da tespit edildiğini, mahkemece dava konusu markalar arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığı tespit edilmiş ise de bu tespitin hatalı olduğunu, yerel mahkeme tarafından verilmiş olan işbu kararda hiçbir şekilde seri marka incelemesi yapılmadığını ve hiçbir gerekçeye yer verilmeden markalar arasında düşük bir benzerlik olduğunun belirtildiğini, oysa markalar arasında görsel benzerlik olduğu ve bu görsel benzerliğin seri marka algısı yaratacağı dikkate alındığında davalı şirketin haksızlığının açık ve net bir şekilde ortaya çıkacağını, işaretler arasında kavramsal ve işitsel benzerliğin de olduğunu, "..." ibaresinin başka bir ibarenin yanında kullanılması ve sınıfsal benzerliğin mevcut olması durumunda Yargıtay tarafından iltibas ihtimalinin doğacağının kabul edildiğini, mahkemece verilmiş olan kararda "..." ibaresinin zayıf bir ibare olduğu ve bu ibareye ilişkin kullanımlara marka sahibinin katlanması gerektiği ifade edilmiş ise de bu tespitlerin de haksız ve hukuka aykırı bulunduğunu, mahkemece taraf markalarının kapsamlarında yer alan ürünlerin ucuz ürünler oldukları ve bunun da karıştırılma ihtimalini arttırdığı hususlarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :1-Dava, ... kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava konusu başvuru 29.04.2014 tarihinde, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen ... tarafından yapılmış, bu kişi 11.09.2015 tarihinde açılan işbu davadan önce 19.01.2015 tarihinde marka başvurusunu, ... Şirketi unvanlı şirkete devretmiş, yine dava tarihinden önce 27.01.2015 tarihli marka devir talep formu ile bu durumun davalı Kurum kayıtlarına geçirilmesi istenmiş, 23.03.2015 tarihinde gerçekleşen devir şerhi 12.10.2015 tarihli bültende yayınlanmıştır.
6769 sayılı SMK'nın geçici 1. maddesi uyarınca dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK'nın 556 sayılı KHK'nın 16. maddesi uyarınca, bir markanın devri, mahkeme kararının sonucu olan devir hariç, yazılı olarak yapılacak ve devir sözleşmesi taraflarca imzalanacaktır. Devir, taraflardan birinin talebi üzerine, sicile kayıt edilecek ve yayınlanacaktır. Anılan hükme göre marka devri, usulüne uygun biçimde yapılmış yazılı sözleşme ile gerçekleşecek ve sicile kayıt kurucu değil, bildirici etkiye sahip olacaktır. O halde somut olayda, dava konusu başvurunın 19.01.2015 tarihli noterde düzenlenmiş marka devir sözleşmesi ile devredildiğinin kabulü gerekmektedir. Zira yukarıda belirtildiği üzere sicile kayıt, kurucu değil bildirici etkiye sahip olup marka devri, usulüne uygun biçimde düzenlenmiş yazılı sözleşme ile gerçekleşmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 06.11.2012 tarih, ..... sayılı ilamı da bu yöndedir.
İlk derece mahkemesince, 17.03.2016 tarihli duruşmada davacı tarafa HMK'nın 125. maddesi uyarınca tercih hakkını kullanması için süre verilmiş ve davacı tarafça da 24.03.2016 tarihli dilekçe ile dava konusu marka başvurusunu devralan şirkete karşı davaya devam edecekleri beyan edilmiş ise de, HMK'nın 125. maddesinin uygulanabilmesi için dava konusunun, dava açılmasından sonra devredilmesi gerekli olup, yukarıda açıklandığı üzere işbu davaya konu marka başvurusu, dava tarihinden önce davalı ... tarafından devredilmiştir. Bu durumda, eldeki davanın davalısının HMK'nın 125. maddesi kapsamında değiştirilmesi mümkün değildir. Öte yandan, bir an için dava konusu markanın devrinin, işbu dava tarihinden sonra ilan edildiği ve bu nedenle de dava dilekçesinde tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı düşünülebilir ise de davacı tarafın HMK'nın 124/3. ve 4. fıkraları kapsamında bir taraf değişikliği talebi olmadığından, bu durumun sonuca herhangi bir etkisi yoktur. Buna göre dava konusu marka başvurusunu devralan şirket aleyhine açılmış usulüne uygun bir davanın varlığından söz edilemeyeceğinden ve dava konusu markayı devralan Şirketin işbu davada taraf olarak yer alması zorunlu bulunduğundan, bu dava ile birleştirilmek üzere anılan Şirkete karşı usulüne uygun biçimde başka bir dava açılması için davacıya kesin süre verilmesi ve hasıl olacak duruma göre değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde kendisine karşı usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmayan şirket hakkında hüküm kurulması doğru olmamış, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
2-İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ilişkin gerekçeye göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 12/12/2019 gün ve..... sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/11/2021 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2021
....
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.