7. Hukuk Dairesi 2015/6932 E. , 2016/7948 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde duruşmalı olarak taraf vekillerince temyiz edilmiş ise de; HUMK"nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı davalılar nezdinde belirsiz süreli iş akdi ile çalışırken sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücreti ile fazla mesai alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği kabul edilmelidir.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir.
Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemesi, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Davacı davalı işyerinde depo sorumlusu olarak haftanın 7 günü 07.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını iddia etmiştir.
Davalı ise işyerinde 11 saat çalışılsa bile 3 öğün yemek ve çay molalarıyla birlikte 3 saat ara verildiğini ve davacının fazla mesai yapmadığını savunmuştur.
Yargılama sırasında dinlenen davacı tanıklarından ... işin sabah saat 06.00"da başlayıp akşam işin durumuna göre 18.00-19.00 hatta 19.30"a kadar sürdüğünü, öğle arası 1 saat yemek ve dinlenme molası olduğunu, hafta tatili olmadığını beyan etmiş diğer davacı tanığı ... ise işin sabah saat 06.00"da başlayıp akşam saat 18.00 bittiğini, bazen uzadığını , öğle arası yemek yiyecek kadar bir mola olduğunu, belirgin bir öğle arası olmadığını, hafta tatili olmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece davalı işyerinde fazla mesai yapıldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davacının fazla mesai ücreti talebinin reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davacının davalı işyerinde fazla mesai yaptığı tanık beyanlarından anlaşıldığından tanık beyanları doğrultusunda davacının fazla mesai ücret alacağının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde gerekçe dahi bildirilmeden fazla mesai ücret alacağının reddi hatalı olup bozma nedenidir.
3- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çalışırken ödenen kıdem tazminatının faiziyle birlikte mahsup edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacı 30.07.2010-31.01.2013 tarihleri arasında davalı yanında çalıştığını ileri sürmüş, davalı ise iki dönem halinde çalışma olduğunu, ilk dönem çalışmasının 18.12.2011 tarihinde yapılan kıdem tazminatı ödemesi ile son bulduğunu savunmuştur.
Dosyada bulunan kıdem tazminatı bordrosunda davacının 1152.51 TL tazminat alacağı olduğu hesaplanmıştır. Davacıya ait banka hesap ekstresinde ise 26.12.2011 tarihinde kıdem ve ihbar tazminatı adı altında 2348,00 TL ödeme yapıldığı görülmektedir. Bu belgeler ışığında mahkemece davacının kesintisiz çalıştığının kabulü ve ödenen brüt 1160.17 TL kıdem tazminatının mahsubu doğrudur. Ancak davacının çalışırken ödenen kıdem tazminatının ödeme tarihlerinden fesih tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte mahsup edilmesi gerekirken yazılı şekilde yapılan hesaplamaya itibarla hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine , 12.04.2016tarihinde oybirliğiyle karar verildi.