Abaküs Yazılım
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1727
Karar No: 2021/1410
Karar Tarihi: 25.11.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1727 Esas 2021/1410 Karar Sayılı İlamı

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ....
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

....

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

.....

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2018
NUMARASI :.....
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2021

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka ile müvekkilinin ortağı olduğu..... arasında imzalanan kredi sözleşmesinde müvekkilinin şahsi kefaleti bulunmadığı halde aleyhinde Ankara 28. İcra Müdürlüğü'nün...... sayılı dosyasında kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emri tebligatının taraflarına ulaşmaması nedeniyle dosya üzerinde takibin kesinleşmesi ve müvekkiline ait araçlar üzerine haciz konması üzerine durumdan haberdar olduklarını iddia ederek müvekkilinin takip konusu kredi sözleşmesi ve de borç nedeniyle şahsi olarak sorumluluğu olmadığından dolayı borçlu olmadığının tespiti ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı aleyhinde şahsi kefalati nedeniyle kredi hesabının katı üzerine gerekli ihtarnamenin tebliğ edildiği halde ihtarnameye herhangi bir itirazının olmadığını, bu nedenle açtığı davada kötüniyetli olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalı bankanın takibine dayanak yaptığı sözleşmede kredi limiti ve sözleşme tarihinin yer almadığı, bankaca bu sözleşmenin eki ve bu sözleşme için verildiği kabul edilen kefalet hükmü başlıklı belge ve kefil kabul beyanı başlıklı belgelerde de hangi kredi sözleşmesine ilişkin kefalet olduğu, kefil olunan miktar ile tarihin bulunmadığı, bu şekli ile sadece davacının isim ve imzasının bulunmasının gerek 818 Sayılı BK'nun 484 ve devamı maddeleri, gereksede 6098 Sayılı TBK'nun 586 ve devamı maddeleri kapsamında kefaletin geçerli olmadığı ve bu nedenle söz konusu kredi sözleşmesinden doğan borçtan davacının sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, Ankara 28 İcra Müdürlüğünün..... sayılı dosyasında davacı aleyhinde başlatılan takipte davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava konusu sözleşmeyi kendi iradesiyle imzaladığını ve kendi şirketine şahsi olarak kefil olduğunu, davacının kendisine bilgi verilmeden bir kısım evrak imzalatıldığı yönündeki iddialarının gerçek dışı olduğunu, davacının kefaleti ortağı ve müdürü olduğu şirketin borcu olduğu nedeniyle verdiğinden Borçlar Kanununda yapılan 28/03/2012 tarihli değişiklik gereğince eşinin rızasına ihtiyaç duyulmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davalı ile dava dışı ..... arasında düzenlenen kredi sözleşmesine davacının şahsi kefaletinin bulunup bulunmadığı, kredi sözleşmesi borcundan ve dolasıyla takip borcundan sorumlu olup olmadığının tespitine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 28. İcra Müdürlüğü'nün..... Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından davacı ve diğerleri aleyhinde kredi üyelik sözleşmesi. İhtarname ve hesap özeti dayanak gösterilerek toplam 28.269,74 TL'nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği ve derdest bulunduğu görülmüştür.
Davalı yanca dosyaya ibraz edilen kredi genel sözleşmesi ve ekleri incelenmesinde; müşterinin ........ , hangi tarihte yapıldığı ve miktarının yazılı olmadığı , yine ekinde bankaca gönderilen kefalete ilişkin sadece davacının isim ve imzasının bulunduğu "kefil kabul beyanı" başlıklı belgede hangi kredi sözleşmesi için verildiği ve kefil olunan miktara ilişkin bilginin yer almadığı görülmüştür.
818 Sayılı BK'nun 484 ve devamı maddeleri gereğince, kefaletin geçerli olabilmesi için yazılı olması ve kefil olunan miktarın belirtilmesi veya belirlenebilir olması gerekli olup, 6098 Sayılı TBK'nun 586 ve devamı maddeleri kapsamında kefaletin geçerli olabilmesi için ise kefil olunan miktarı, kefaletin niteliğini , tarihini, kefil olanın eliyle yazılması ve eşin muvafakatinin yer alması gereklidir.
Somut olayda, davalı yanca davacı ile dava dışı asıl borçlu...... aleyhine başlatılan icra takibinde kredi üyelik sözleşmeleri, ihtarname ve hesap özetine dayanılmış olmakla birlikte kredi sözleşmesinin tarihi, limiti, sayısı vs. konusunda bir açıklama yer almamaktadır. Davalı yanca 30/11/2017 tarihli ve 14/03/2018 tarihli yazı eklerinde sunulan kredi genel sözleşmesinde ise sözleşmenin düzenlenme tarihi, kredi limiti ve kefalet limiti yazılı olmadığı gibi, ekinde sunulan "kefil kabul beyanı" başlıklı belgede de kefalet limiti, tarih ve "müteselsil" ibaresi de yer almamaktadır. Davalı bankaca dosyaya başkaca genel kredi sözleşmesi de sunulmamıştır. Açıklandığı üzere dosyaya sunulan genel kredi sözleşmesinde tarih yazılı olmadığından sözleşmenin 818 sayılı Borçlar Kanunun yürürlükte olduğu tarihte mi yoksa 6098 sayılı TBK'nın yürürlükte mi olduğu tarihte düzenlendiği anlaşılamıyor ise de , bizzat davalı vekilinin istinaf dilekçesi içeriğinden söz konusu kredi sözleşmesinin 6098 sayılı TBK'nın yürürlük tarihinden sonra düzenlendiği kanaatine varılmaktadır.
6098 Sayılı TBK'nun "Şekil" başlığını taşıyan 583. maddesinin 1. fıkrasıyla, kefalet sözleşmesinin, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini, müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini, kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğu hususları hüküm altına alınmış olup, dosyaya ibraz edilen genel kredi sözleşmesi ve "kefil kabul beyanı" başlıklı belgenin 6098 sayılı TBK'nın 583/1.maddesindeki koşulları taşımadığı görülmekle davalının kefaletinin 6098 sayılı yasa hükümlerine göre geçersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, takip dayanağı kredi sözleşmesinin 818 sayılı BK'nın yürürlükte olduğu tarihte düzenlendiğinin kabulü halinde ise, yasanın 484.maddesi gereğince kefaletin geçerli olması yazılı şekle riayet etmeye ve kefilin sorumlu olacağı miktarın belirli olmasına bağlıdır. Dosyada mevcut genel kredi sözleşmesi ve "kefil kabul beyanı" başlıklı belgede ise kefilin sorumlu olduğu miktar belirtilmediğinden söz konusu kefalet 818 sayılı yasa hükümleri gereğince de geçersizdir.
Yine, İsviçre Federal Mahkeme kararlarında istikrarla belirtildiği üzere şekil noksanı ile sözleşmenin butlanını ileri süren taraf hakkını kötüye kullanmış olmaz. .... ileri süren tarafın böyle bir ithamdan kurtulabilmesi, sözleşmeyi yerine getirmeden kaçınmada korunmaya değer bir menfaati bulunduğunu ispata bağlı değildir. Aksine somut olayda butlanı ileri sürme hakkının kullanılmasını dürüstlük kaidelerine açıkça aykırı bir hale koyan durumların varlığını butlanın ileri sürülmesine kabul etmeyen diğer tarafın ispatlaması gerekir. Hakkın kötüye kullanılmasından söz edebilmek için şekil noksanı ile sakatlanmış bir muamalenin muteberliğine taraflardan birinin itirazda bulunması yeterli değildir; ayrıca özel durumlar sebebi ile onun itirazının dürüstlük kaidelerine açıkça aykırı görünmesi gerekir. (Medeni Hukukun Genel Teorisi ve Şahıslar Hukuku ile ilgili ..... 1961-1965, Prof. Dr. Aytekin Ataay) Hal böyle olunca Kanunun aradığı geçerlilik şekil sakatlığının sonradan ileri sürülmesi başlı başına kötüniyet olarak kabul edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesince yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle, davacının kefaleti gerek 818 sayılı yasa gerekse de 6098 sayılı yasa hükümleri gereğince geçersiz olup, şekil şartına aykırılığın yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilecek ve mahkemece de re'sen gözetilecek hususlardan olmasına göre davacı yanca şekil şartına aykırılığın ileri sürülmesinin iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil etmemesine göre ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 1.931,11 TL harçtan peşin alınan 482,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.448,34 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK'nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 25/11/2021

......
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi