9. Hukuk Dairesi 2011/52445 E. , 2014/2896 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, kötüniyet tazminatı, maddi ve manevi tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1- Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK.nun 426/A maddesi uyarınca temyiz edilemez.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir.
Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir.
Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, “ 5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK.nun 426/A maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği” açıkça belirtilmiştir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen miktar 975,77 TL. olup, karar tarihi itibari ile 1.540,00 TL. lik kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalının temyiz isteminin HUMK.nun 426/A, 432 maddeleri, uyarınca REDDİNE,
2- Davacı vekilinin temyizine gelince;
a- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
b- Reddedilen işçilik alacakları ile maddi tazminat nedeni ile vekille temsil edilen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilirken AAÜT. sinin 12. maddesinin yürütmesini durduran Danıştay Dava Daireleri Kurulu’ nun 30.06.2011 gün ve 2011/321 sayılı yürütmeyi durdurma kararının dikkate alınmaması, hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün HMK. nun geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK. nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:
Hüküm fıkrasının davalı lehine vekalet ücretine ilişkin 5 numaralı bendin tamamen çıkartılarak, yerine;
“ 5- Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT. ile AAÜT. sinin 12. maddesinin yürütmesini durduran Danıştay Dava Daireleri Kurulu’ nun 30.06.2011 gün ve 2011/321 sayılı yürütmeyi durdurma kararı dikkate alınarak reddedilen işçilik alacakları ile maddi tazminat toplamı 4.746,34 TL. üzerinden hesaplanan 569,56 TL. nispi vekalet ücreti ile, reddedilen manevi tazminat nedeni ile AAÜT. sinin 10/3. maddesi uyarınca hesaplanan 1.100,00 TL. maktu vekalet ücreti toplamı 1.669,56 TL. vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, “ bendinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin 6.80 TL"sinin davacıya arta kalanın davalıya yükletilmesine, 03.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.