10. Hukuk Dairesi 2021/5296 E. , 2021/10681 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2020/39-2020/415
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda; mahkemece, davanın kabulü karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma sonrası davacının 4/1-c kapsamında hangi işi yaptığı, davacının askerlik borçlanmasını Kuruma hangi tarihte yaptığı hususu araştırılmış ise de; 4/1-c hizmetleri ile askerlik çakışmasının nerden kaynaklandığı belirlenmeli, yine çakışma dışında 1479 sayılı Kanun uyarınca tahsis koşullarının irdelenmesi gerektiği hususu gözetilmelidir, iş bu hususlar gözetilmeksizin mevcut şekilde kabul kararı verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece, Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Bozma sonrası yapılan araştırmanın eksik olduğu, bozma gereklerinin yerine getirilmediği, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı görülmektedir.
Dairemizin 06.11.2019 tarihli bozma ilamında da belirtildiği üzere;
Eldeki davada, 27.09.1933 doğumlu davacıya, Kurum tarafından 19.07.1989 tarihli tahsis talebine istinaden 01.06.1983-19.07.1989 tarihleri arasında 2208 gün isteğe bağlı 4/1-b, 2490 gün 4/1-c ve 720 gün askerlik borçlanması yaparak toplam 5418 gün hizmet süresi ile 01.08.1989 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmış iken; adı geçen davacının dosyasının incelenmesi sonucu, 31.03.1956-31.03.1958 tarihleri arasında askerlik borçlanması yaptığı, 471-c hizmetlerinde 01.04.1956-son.09.1956 tarihleri arasında da hizmet bildirildiği, bildirilen bu hizmetin askerlik borçlanması ile çakıştığının tespit edilmesi üzerine, 4/1-c hizmetlerinin yeniden istenildiğinde 2310 gün hizmet bildirimi yapılması üzerine, Kurum tarafından davacının sigortalılığının yeniden düzenlendiği ve bu kapsamda toplam hizmet süresinin 5418 günden 5238 güne düşmüş olup; 4/1-c hizmet sürelerinin askerlik borçlanması ile çakışma nedeniyle Mülga 1479 sayılı kanuna göre 5400 gün şartını yerine getirmediği için aylık şartlarının yitirildiğinden bahisle uyuşmazlığın çıktığı anlaşılmakta ise de, 1479 sayılı Kanun"un Geçici 10. maddesinin son fıkrasında; “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olanlardan, 15 tam yıl prim ödeme süresi ile kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurma koşulunu, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren,
a) 2 tam yıldan fazla, 4 tam yıl veya daha az süre içinde yerine getiren, kadınlara 51, erkeklere 56 yaşını,
b) 4 tam yıldan fazla, 6 tam yıl veya daha az süre içinde yerine getiren, kadınlara 52, erkeklere 56 yaşını,
c) 6 tam yıldan fazla, 8 tam yıl veya daha az süre içinde yerine getiren, kadınlara 53, erkeklere 57 yaşını,
d) 8 tam yıldan fazla, 10 tam yıl veya daha az süre içinde yerine getiren, kadınlara 54, erkeklere 57 yaşını,
e) 10 tam yıldan fazla süre içinde yerine getiren, kadınlara 56, erkeklere 58 yaşını, doldurmaları ve talepte bulunmaları halinde, yaşlılık aylığı bağlanır.” hükmü yer almakta olup, anılan madde hükmü uyarınca davacı yönünden eldeki davada iş bu şartlar da irlenmelidir.
Diğer taraftan, davacı Kurum alacağının belirlenmesi bakımından mahkemece ilgili borç tahakkuk dönemi Kurumdan sorularak, 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin "a" ve/veya “b” fıkralarını irdeleyerek davacının hangi kanun maddesi kapsamında sorumlu olması gerektiğinin belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.09.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.