Esas No: 2021/5547
Karar No: 2022/4647
Karar Tarihi: 17.05.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/5547 Esas 2022/4647 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı Üztek, murisi adına tescilli olan tapunun 76 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ait olduğunu ancak komisyon kararı ile bu parselin Hazine adına tespit edildiğini öne sürerek tespitin iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın açılmamış sayılması ve temyiz edilmesi sonrasında karar bozulmuştur. Bozma gerekçesi, mahkemenin sorulması gereken konuları soruşturmadığı ve davanın niteliği ve kapsamına uygun olmayan bir karar verdiği şeklindedir. Kadastro Kanunu'nun ilgili maddeleri hakkında da bilgi verilmiştir. Kararın düzeltme isteği için 15 gün süre verildiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Kadastro Kanunu'nun 29. maddesi: Kadastro mahkemesinde taraf gelmediği durumlarda duruşma yapılır ve hiçbir taraf gelmezse dava işlemden kaldırılmaz. Hâkim delilleri inceleyip karar verir.
- Geçici 1. madde: Kadastro Kanunu yürürlüğe girmeden önce kurulmuş tapulama mahkemeleri kadastro mahkemesi adını alır ve bu Kanun ile açılan davalara bu Kanun'a göre bakılır.
- Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi: Kesinleşmemiş tutanakların tapuya tescil edilmişse, tapuya itimat prensibi nedeniyle 20 yıl müddetle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunanlar açılacak davalarda kanundan yararlanır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Üsküdar 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, hükmün Yargıtayca duruşma yapılması suretiyle incelenmesi davacı mirasçıları tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.05.2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü temyiz eden davacı mirasçısı ... Danışman vekili Av. ... ile karşı taraftan Hazine vekili ... ... Yeğenoğlu'nun katılımıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Üsküdar ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 76 ada 1 parsel sayılı 54.160 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 27.03.1958 tarihinde ... Oğlu ... ... ( ...) adına tespit edilmiş, itiraz üzerine önce 13.06.1958 tarihli 782 nolu tarihli 1283 sayılı Komisyon kararı ile tespite esas alınan veraset ilamının iptaline dair dava açıldığı belirtilerek dava sonuna kadar malik hanesinin açık bırakılmasına karar verilmiş, bilahare 21.09.1962 tarihli 1283 sayılı Komisyon kararı ile 76 ada 1 parselin Emlaki Hümayun kapsamında kaldığı, 76 ada 1 parsel uygulanan tapu kaydının kapsamının aslında 85 ada 10 parselde kaldığının anlaşılmasına göre 170445 ,00 m2 yüzölçümlü olarak tespit edilen 85 ada 10 parselden 37.380,00 m2 miktarındaki bölümünün ayrılarak adanın son parseli olan 23 parsel numarasıyla ... yüzbaşılarından ... ... ... namına tespitine dair karar verilmiştir.
Davacı ... Üztek, 21.02.1963 tarihli dilekçesi ile murisi ... ... oğlu ... yüzbaşılarından ... ... adına bulunan tapunun 76 ada 1 parsel sayılı taşınmaza ait olduğu halde anılan Komisyon Kararı ile bu parselin Hazine adına tespit edildiğini öne sürerek yapılan tespitin iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın 04.10.1965 tarihinde HUMK’un 409. maddesi gereğince müracaata bırakılmasına, 20.05.1966 tarihli karar ile de dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı mirasçısı ... vekili ile diğer mirasçılar tarafından ayrı ayrı dilekçeler ile temyiz edilmiştir.
Davacı ... ...’in yargılama sırasında 13.03.1965 tarihinde öldüğü, vekilinin 22.03.1965 tarihli duruşmada davacının öldüğünü, mirasçıların adına davayı takip edeceğini, bu nedenle vekaletnameleri sunmak için süre istediğini mahkemeye bildirdiği; ancak sonrasında vekaletlerin kendisine getirilmediğini belirterek bu nedenle vekillikten istifa ettiğini yazılı olarak mahkemeye sunduğu, 04.10.1965 tarihli duruşmada da aynı beyanı tekrarlayarak davanın müracaata bırakılmasını talep ettiği görülmektedir.
Bu durum karşısında Mahkemece, davacının yargılama sırasında vefat etmesi nedeniyle re'sen mirasçılarına davanın bildirilmesi gerekirken vekalet ilişkisi sona eren vekilin beyanına dayalı olarak davanın müracaata bırakılması ve davanın müracaata kaldığı 04.10.1965 tarihinden sonra altı aylık süre içinde yenilenmediği gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi usule aykırı olduğu gibi, davanın niteliği ve kapsamına göre de uygun bulunmamaktadır.
Nitekim; dava konusu 76 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, kadastro tespitinin 2613 sayılı Kanun uyarınca yapıldığı ve davacı ... ... (...) tarafından süresi içinde Kadastro Mahkemesi sıfatıyla bakılması talebiyle eldeki kadastro tespitine itiraz davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
3402 sayılı Kadastro Kanun'un 29. maddesinde, kadastro mahkemesinde gelmeyen tarafın yokluğunda duruşma yapılacağı, taraflardan hiç biri gelmez ise dosyanın işlemden kaldırılmayacağı, hâkimin, toplanması mümkün olan delilleri inceleyip ve anılan Kanun'un 30. maddesi hükmünce işi karara bağlayacağı düzenlenmiştir. Diğer bir anlatımla Kadastro Hâkiminin sicil oluşturma görev ve yükümlülüğü bulunmaktadır.
Aynı Kanun'un geçici 1.maddesinde; bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş tapulama mahkemelerinin, kadastro mahkemesi adını alacağı ve açılmış davaları, bu Kanun'daki hükümlere göre yürüteceği, asliye hukuk mahkemelerinde bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu'na göre açılan veya müracaata bırakılan davalara, kadastro mahkemelerinde bu Kanun'daki hükümler doğrultusunda bakılmaya devam olunacağı düzenlenmiştir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, öncelikle dava konusu 76 ada 1 parsel sayılı taşınmazın herhangi bir nedenle tapuya tescil edilip edilmediğinin Tapu Müdürlüğünden sorulması, tescil edilmiş ise oluşan tapu kaydı ile dayanağı kayıtların getirtilmesi, 3402 sayılı Kadastro Kanun'un 12/ son fıkrasında yer alan "kesinleşmemiş tutanakların herhangi bir nedenle tapuya tescil edilmişse, iddia ve taşınmazın niteliğine bakılmaksızın, taşınmazı tescil tarihinden itibaren 20 yıl müddetle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduranlar ile bunların akdi ve kanuni halefleri açılmış ve açılacak olan davalarda medeni kanunun tapuya itimat prensibinden yararlanacağı" hükmünün de göz önünde bulundurulması ve bilahare davanın görevsizlikle Kadastro Mahkemesine devrinin gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 3.815,00 TL avukatlık ücretinin Hazineden alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine
taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.