(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/7542 E. , 2013/10759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve karşı davalılar ..., ..., ...., ... ve ...tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri, ....Beldesi, Kurukemer Mevkiinde bulunan toplam beş parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescili istemiyle dava açmıştır.
Hazine ise, birleşen dosyalarda çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiası ile tescil, elatmanın önlenmesi ve kal talebi ile dava açmıştır.
Mahkemece, gerçek kişilerin açtıkları tescil davasının kabulü ile fen bilirkişi raporundaki (A), (B), (C), (D) ve (E) harfli sırasıyla 2129 m², 1374 m², 1345 m², 1187 m² ve 1146 m² yüzölçümündeki taşınmazların ayrı ayrı olarak davalılar adlarına tapuya tesciline, davacı Hazinenin elatmanın önlenmesi ve kal davasının reddine ilişkin verilen karar, davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle Dairenin 19.11.2009 gün 2009/16786 - 17057 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Dairenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen bozma kararında özetle; “... öncelikle ilgili yerlerden yörede 1957 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda oluşan ilk kadastro paftası ile daha sonra imar uygulaması ile oluşan kadastro paftası getirtilmeli, daha sonra yörede kesinleşen imar uygulamasının bulunup bulunmadığı yapılmış ise hangi tarihte imar uygulamasının kesinleştiği hususu ilgili belediye başkanlığından sorulmalı, daha sonra yeniden yapılacak keşifte en eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritaları, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarında taşınmazın niteliği, konumu ve kullanım durumu kesin olarak belirlenmeli, taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde ise aynı belgelerde niteliğinin ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı ile gerçek eğim durumu belirlenmeli, taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idarî tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp
tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, ecrimisilin ödendiği yerin dava konusu taşınmaz olduğu saptandığında ise ecrimisil ödendiği tarihlerde Hazinenin üstün hakkının bulunduğu ve malik sıfatı ile zilyetliğin sürdürülmediği gözetilmeli...” denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra yapılan araştırma sonucunda, davacı gerçek kişilerin davasının reddine, davalı-karşı davacı Hazinenin davasının kabulüne ve 10.11.2011 tarihli bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen bölüme ilişkin ..., (B) bölümüne ilişkin ..., (C) bölümüne ilişkin ..., (D) bölümüne ilişkin ..., (E) bölümüne ilişkin ..."nun elatmasının önlenmesine ve bu bölümlerdeki muhdesatın kal"ine karar verilmiş, hüküm davacı ve karşı davalılar ..., ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili, el atmanın önlenmesi ve kal"e ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1976, 1986 ve 1994 yıllarında yapılarak dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1957 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dairenin 30/4/2013 tarih 2013/1142-4797 sayılı geri çevirme kararı üzerine kadastro mahkemesinin 04/6/2013 tarihli yazılarından, Özdere Köyü"nde 23/5/2013 tarihinde genel arazi kadastro çalışmalarının 3402 sayılı Kanuna göre yapıldığı, dava konusu taşınmazların 1209 ada 7, 8 ve 18 sayılı parseller olduğu bildirilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunun 27. maddesinde "mahallî hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte, bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar re’sen devrolunur" denilmektedir.
Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden görülmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve karşı davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/11/2013 günü oy birliği ile karar verildi.