Esas No: 2021/11538
Karar No: 2022/4710
Karar Tarihi: 18.05.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/11538 Esas 2022/4710 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/11538 E. , 2022/4710 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün bir kısım davacılar ... ve müşterekleri ile müdahil davacı ... ... ... vekili ve bir kısım davalı ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle; çekişmeli 429 ada 7 nolu parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak davacıların davaları reddedildiği ve taşınmazın davalılar adına tesciline karar verildiği halde taşınmazın tümü 66420 pay kabul edilmesine karşın 43200 payın tescili yoluna gidildiği, buna karşın geriye kalan 23220 payın kim yada kimler adına tesciline karar verildiği hüküm yerinde gösterilmeyerek infazda tereddüt yaratıldığı açıklanarak doğru sicil oluşturmakla görevli kadastro hakiminin taşınmazın paydaş ve pay oranlarını da belirtmek suretiyle kimler adına tesciline karar verdiğini hüküm yerinde açıkça göstermesi gereğine, 423 ada 4, 424 ada 3 ve 429 ada 8 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak ise, yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı, davacı tarafın 3 ve 4 nolu parsellerle ilgili olarak her iki parselin tesbitine esas alınan tapu kayıtlarına 8 parsel sayılı taşınmaz için de ayrı bir tapu kaydına dayandıkları, buna karşın kayıtların uygulanması ile ilgili yerel bilirkişi sözlerinin soyut içerikli ve gerekçeye dayanmadığı gibi kayıtlarda yazılı sınır yerlerinin bilirkişilere arazi üzerinde göstertilmediği ve buna göre de, uygulamayı izlemeye olanak verir biçimde krokide düzenlettirilmediği, ayrıca tutanakların edinme yerinde tapu dışı taksime yer verilmesine karşın bu yön üzerinde araştırma yapılmayıp, zilyetliğin süresine ve sürdürülüş biçimine nazaran tapu kayıtlarının hukuki değerlerini yitirip yitirmediğinin karar yerinde tartışılmadığı, ayrıca paydaş ve pay oranlarının hangi esaslar göz önünde tutularak belirlendiğinin de dayanakları gösterilmediğinden denetleme imkanının da bulunmadığı açıklanarak, dayanılan tapu kayıtlarının ilk tesislerinden itibaren paydaş ve pay oranların da gösterilir biçimde intikalleri ile getirtilmesi, taraflardan taşınmazları ve öncesini iyi bilen yaşlı tanıklar göstermelerinin istenmesi, daha sonra önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişilerle taraflarca gösterilecek tanıklar ve tesbit bilirkişileri huzurunda yerinde yeniden keşif yapılarak dayanılan tapu kayıtlarının, taşınmazları ve öncesini iyi bilen elverdiğince yaşlı ve yansız kişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla gereği gibi yerlerine uygulanması, bilirkişilere kayıtlarda yazılı sınırların arazi üzerinde göstertilip düzenlenecek krokiye yerlerinin işaret ettirilmesi, bilirkişilerce bilinmeyen sınırlar olduğunda tanıkların bilgisine başvurulması, komşu parsellere revizyon gören kayıtların uygulaması yapılarak taşınmazlar yönünü ne şekilde sınır okuduklarının belirlenmesi, doğudaki araba yolunun sonradan açılan muhdes bir yol olup olmadığı, Hemşin deresinin eski ve asıl güzergahının neresi olduğu yatak değiştirip değiştirmediği gibi hususlarının tanıklardan ayrı ayrı sorulup ona göre kayıtların uygulamasının ve kapsamlarının tayini gerekeceğinin göz önünde bulundurulması, bilirkişi ve tanıklardan tapu kapsamında kalan taşınmaların tapu malikleri ya da mirasçıları arasında tapu dışı yolla taksim edilip edilmediği, edilmiş ise taksimin hangi tarihte yapıldığı ve her bir paydaşa hangi parsellerin isabet ettiği, her bir taşınmazın kimin hangi tarihten beri zilyetliğinde olduğunun ayrı ayrı sorulup saptanılması, bilirkişi ve tanık sözleri arasında ayrılık doğduğunda çelişkilerin giderilmesi, tapu malikleri arasında müşterek mülkiyet hükümlerinin geçerli olması durumunda zilyetliğin süresi ve sürdürülüş biçimine göre zilyet olmayan pay tapu maliklerinin ölüm tarihleri de gözetilerek kayıtların hukuki değerlerini yitirip yitirmediklerinin karar yerinde tartışılıp değerlendirilmesi, taşınmaların tapu kayıtları kapsamında kalması durumunda paydaş ve pay oranlarının ne olduğu konusunda birisi tasarruf memuru diğeri tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınması, fen bilirkişisine yapılan keşif ve uygulamaları ve kayıtlarda yazılı sınırı yerlerini yansıtır biçimde geniş kapsamlı raporlu kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davacılar tarafından davalılar aleyhine açılan kadastro tespitine itiraz davasının kısmen kabulüne, 429 ada 8 ve 423 ada 4 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin iptaline, davacılar tarafından dosyaya sunulan usulüne uygun kısmi feragat dilekçelerine istinaden hisselerinin ...'a verilmesi suretiyle, 12.10.2009 havale tarihli fen bilirkişisinin raporunda belirttiği pay oranları gereğince taşınmazlar toplam 69120 pay kabul edilerek; 8964 payın ..., 33264 payın ..., 8964 payın ..., 8964 payın ..., 8964 payın ... adlarına verasete iştiraken tapuya kayıt ve tesciline, 423 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan üç katlı kargir binanın ...'a ait olduğunun beyanlar hanesine şerh düşülmesine, 429 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve davalılar murisi tarafından yaptırılan iki katlı kargir evin 1/5'inin ..., 1/5'inin ..., 1/5'inin ..., 1/5'inin ... ve 1/5'inin ...'a ait olduğunun beyanlar hanesine şerh düşülmesine, 424 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, taşınmazda hisse sahibi olan ...'ın ve ...'ın vefat etmesiyle mahkememizce Kadastro Kanunu'nun 25. maddesince re'sen tanzim edilen veraset ilamı ve ...'a ait noterlikçe tanzim edilmiş mirasçılık belgesi ile 12.10.2009 havale tarihli fen bilirkişisinin raporunda belirttiği pay oranları gereğince taşınmaz toplam 67770 pay kabul edilerek; 8964 payın ..., 8964 payın ..., 8964 payın ..., 8964 payın ..., 8964 payın ..., 1912,5 payın ..., 1912,5 payın ..., 1912,5 payın ..., 1912,5 payın ..., 7650 payın ..., 1530 payın ..., 1530 payın ..., 1530 payın ..., 1530 payın ..., 1530 payın ... adlarına verasete iştiraken tapuya kayıt ve tesciline, 429 ada 7 parsel sayılı taşınmazın verasette iştiraken Pazar Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.04.1998 tarihli ve 1998/74 Esas, 1998/74 Karar sayılı ilamı uyarınca taşınmaz toplam 5 pay kabul edilmek suretiyle; 1 payın ..., 1 payın ..., 1 payın ..., 1 payın ... ve 1 payın ... adlarına tapuya kayıt ve tescillerine, müdahil davacı ...'ın müdahillik talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, bir kısım davacılar ... ve müşterekleri ile müdahil davacı ... ... ... vekili ve bir kısım davalı ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Bir kısım davacılar ... ve müşterekleri vekilinin 429 ada 7 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine ve Mahkemenin, önceki tarihli, çekişmeli taşınmaza yönelik davanın reddine ilişkin kararı davacılar tarafından temyiz edilmediğinden, hüküm davanın esası bakımından davacılar ... ve müşterekleri yönünden kesinleşmiş olup, hükmün davalı tarafın temyizi üzerine bozulması üzerine verilen eldeki kararla davacılar aleyhine yeni bir durum da yaratılmadığının anlaşılmasına göre bir kısım davacılar ... ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
2. 423 ada 4, 424 ada 3 ve 429 ada 8 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre bir kısım davacılar ... ve müşterekleri ile müdahil davacı ... ... ... vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
b)Bir kısım davalı ... ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince,
Mahkemece, çekişmeli 423 ada 4 ve 424 ada 3 parsel sayılı taşınmazların tespite esas tapu kayıtlarının, 429 ada 8 parsel sayılı taşınmazın ise davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı, tapu kayıtlarında davacı tarafın kök murisleri ile davalı yanın murislerinin hissedar olduğu, davalı tarafın taksim hususunu ispat edemediği gibi, taşınmazda davalı yanın murisi ...'ın ve vefatı üzerine de oğlu ... ...'ın 20 yılı aşkın zilyetliği bulunmakla beraber, Kadastro Kanunu'nun 13/B - c maddesindeki "ölüm" ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilip, bilahare yapılan kanuni düzenleme ile de kanun metninden çıkarılması nedeni ile uygulama olanağı bulunmadığı, tapu maliklerinden birinin zilyetliği sürdürmesinin diğer tapu malikleri aleyhine zilyetlikle iktisaba sebebiyet vermeyeceği, diğer taraftan 424 ada 3 parsel sayılı taşınmaz dışındaki taşınmazlar bakımından davacılar ..., ... ve ...'ın davalılardan ... lehine feragat ettikleri nazara alınarak bu kişi paylarının davalı ... üzerinde bırakıldığı gerekçeleri ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Çekişmeli 423 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tespitine esas olup, davacı tarafın da dayandığı ve taşınmaza uyduğu doğru olarak belirlenen 11.4.1944 tarihli ve 25 sıra numaralı tapu kaydı ile Nisan 1945 tarihli ve 12, Mayıs 1945 tarihli ve 61 sıra numaralı tapu kayıtlarından 11.4.1944 tarihli ve 25 sıra numaralı tapu kaydında davacılar murisi ... Hazır'ın 270/13824 payı bulunduğu, 424 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tespitine esas olup, davacı tarafın da dayandığı ve taşınmaza uyduğu doğru olarak belirlenen 11.4.1944 tarihli ve 22 sıra numaralı tapu kaydı ile Nisan 1945 tarihli ve 9, Mayıs 1945 tarihli ve 58 ile Ağustos 1948 tarihli ve 8 sıra numaralı tapu kayıtlarından 11.4.1944 tarihli ve 22 sıra numaralı tapu kaydında davacılar murisi ... Hazır'ın 270/13824 payı bulunduğu, 429 ada 8 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davacı tarafın dayandığı ve taşınmaza uyduğu doğru olarak belirlenen 11.4.1944 tarihli ve 23 sıra numaralı tapu kaydı ile bu kaydın tedavülleri olan Nisan 1945 tarihli ve 10 ile Mayıs 1945 tarihli ve 59 sıra numaralı tapu kayıtlarından 11.4.1944 tarihli ve 23 sıra numaralı tapu kaydında davacılar murisi ... Hazır'ın 270/13824 payı bulunduğu ve ... payının tedavül etmediği anlaşılmaktadır.
Öte yandan dosya kapsamındaki nüfus kayıtlarından davacıların miras bırakanı ... ...'in 1963 yılında öldüğü ve taşınmazların ise kadastro tespit tarihi olan 1998 yılından geriye doğru 20 yılı aşkın süredir davalı ... ve müştereklerinin murisi ... ile mirasçılarının zilyetliğinde olduğu anlaşılmakta olup, sözü edilen tapu kayıtları pay tapusu olup, müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olduğuna göre, kadastro tespit tarihi itibarı ile yürürlükte olan 3402 sayılı Kanun'un 13/B-c maddesi gereğince, davacıların murisi ... payı yönünden davalı taraf lehine hukuki kıymetini yitirmiştir.
Hal böyle olunca; davanın reddine ve çekişmeli taşınmazların tespitleri gibi tesciline karar verilmesi gerekirken, ihtilafın tespit gününe göre çözümlenmesi gerektiği ve Kadastro Kanunu'nun 13/B-c maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiği tarih itibariyle tapu kaydının adına edinme koşullarının oluşacağı taraf yararına hukuki değerini kaybedeceği ve bu şekilde oluşacak olan kazanılmış hakkın korunması gerekeceği hususları gözardı edilerek Anayasa Mahkemesi'nin sonraki tarihli iptal kararı dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bir kısım davacılar ... ve müşterekleri vekilinin 429 ada 7 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu taşınmaz hakkındaki Usul, Kanun ve bozma gereklerine uygun bulunan hükmün ONANMASINA, (2 - b) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bir kısım davalı ... ve müşterekleri vekilinin 423 ada 4, 424 ada 3 ve 429 ada 8 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi uyarınca bu parseller yönüyle BOZULMASINA, (2 - a) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bir kısım davacılar ... ve müşterekleri ile müdahil davacı ... ... ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 35,90 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 44,80 TL'nin temyiz eden davacılar ... ve ...'tan alınmasına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ... vd.ne iadesine 18.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.