Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/12203
Karar No: 2012/824
Karar Tarihi: 25.01.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/12203 Esas 2012/824 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2011/12203 E.  ,  2012/824 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.06.2010 gününde verilen dilekçe ile rödövans sözleşmesine dayalı olarak alacak istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.01.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekilleri Av..., Av...., Av.... ile karşı taraftan davacı vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, 15.03.2005 başlangıç tarihli rödövans sözleşmesi uyarınca ödenmeyen 2006 ila 2010 yılları rödövans bedeli, KDV dahil 764.640,00 TL’nin avans faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.
    Davalılar, 15.03.2005 tarihli sözleşme uyarınca devralınan ruhsat sahasında bir süre işletme faaliyetlerinde bulunulduğunu ancak elde edilen ... bloklarının ihracat kalitesinde olmadığını, blok veriminin düşük olduğunu ve müşterileri tarafından beğenilmediğini, haziran 2005 tarihinde sözleşmenin 12. maddesinde kararlaştırılan biçimde davacı şirket yetkilisi ...’la yapılan toplantı sonucu 15.06.2005 tarihinde üretimin durdurulmasının kararlaştırıldığını, davacı şirkete 27.07.2006 tarihinde gönderilen ihtarname ile de durumun bildirildiğini, sözleşmenin karşılıklı gönderilen ihtarnamelerle feshedildiğini, ortada ayakta bulunan bir sözleşme olmadığından rödövans payı istenemeyeceğini, açılan davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, taleple bağlı kalınarak dava kabul edilmiş, 764.640,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar temyiz etmiştir.
    Taraflar arasında varlığı çekişmesiz olan 15.03.2005 tarihli sözleşme, hasılat kira sözleşmelerinin bir türü olan rödövans sözleşmesidir. Bu sözleşmenin incelenmesinden; davacı şirketin, ...’dan devir aldığı ve tümüyle işletme ruhsatı kendisine ait alandan 13.20 hektar kısmını rödövans karşılığı işletilmek üzere davalı şirkete kiralandığı, davalı ...’nin de 23.03.2005 tarihli “taahhütname ve kefaletname” başlıklı belge ile davalı şirketin (rödövansçı), ruhsat sahibine karşı doğacak tüm borçlarını karşılayacağına dair garanti verdiği görülmektedir. Sahada blok ... üretimi yapılacağı sözleşmenin 6. maddesi hükmünden anlaşılmaktadır. Yine bu madde hükmüne göre, rödövans sahasından her yıl üretimi gerçekleşecek blok mermerlerin satışından elde edilecek paranın %10’u rödövans payı olarak ruhsat sahibine ödenecektir. Ancak işletmeci (davalı şirket) her sene için en az 8.000 ton blok ... üretim taahhüdünde bulunmuştur.
    Burada öncelikle Borçlar Kanunu’nun hasılat kirasına ilişkin hükümlerinden söz etmek yerinde olacaktır.
    Hâsılat kirası, hâsılat veren bir mal veya hakkın kullanılmak, semerelerinden yararlanılmak ve işletmek üzere bir bedel karşılığında kiralayan tarafından kiracıya devredilmesinin taahhüt edilmesidir. Başka bir deyişle, hâsılat kirasında kiralayan hâsılat getiren bir malı ya da hakkı, kiracının bu malın semeresinden yararlanmasını da içerecek şekilde kiralamaktadır. Hâsılat kirasının konusunu hâsılat getiren bir taşınır veya taşınmaz yahut bir ticari işletme veya hak oluşturabilir. Görülüyor ki, hasılat kirasında işletmenin verim kabiliyetinin olması önemlidir. Hasılat kirasında, kiracının gayesi semere elde etmek olduğundan, bu istihsali yapabileceğine dair kiralayan tarafından bir teminat verilmese bile, aktin muhtevasında böyle bir teminatın var olduğu kabul edilir ve üretimdeki düşüklük kural olarak ayıp sayılır.
    Aslında Borçlar Kanunu’nun hasılat kirasına ilişkin hükümleri içinde adi kira sözleşmelerine dair BK m.250’de olduğu gibi “kiralanan, kiralama müddeti zarfından kiracının bir kusuru olmaksızın akitten maksut olan kullanılmak mümkün olmayacak veya ehemmiyetli surette azalacak bir hale düştüğü takdirde kiracı, ücretten mütenasip bir miktarın tenzilini talep edebileceği gibi; ayıp münasip bir müddet zarfından bertaraf edilmezse, akti dahi feshedebilir. Kiralayan, kendisinin bir kusuru olmadığını ispat edemez ise tazminat ile mükellef olur” şeklinde bir hüküm yoktur. Fakat BK m.273 uyarınca
    “kiralayan, kira müddeti zarfından icrasına zaruret hasıl olan tamiratı kiracı tarafından ihbar edilir edilmez masrafı kendisine ait olmak üzere yapmaya mecburdur”. Bu hükümle amaçlanan kiracıya kullanmak ve işletilmek üzere bırakılan işletmenin devamlılığını sağlamaktır. Buna göre hasılat kirasında da sürekli borç ilişkisi doğuran kira sözleşmesi devam ettiği sürece kiralayan, kiralananı kullanmaya ve işletmeye elverişli halde bulundurmak, işletmenin bu durumunu korumak ve ortaya çıkan bütün engelleri kaldırmak zorundadır.
    Bütün bu anlatılanlardan sonra kısaca belirtmek gerekirse, hasılat kirasında işletmenin verimliliğinde hem kiracının hem de kiralayanın ortak borcu ve ortak menfaati vardır.
    Bu genel açıklamalardan sonra, somut olaya gelince;
    Davalılar, 15.03.2005 tarihli sözleşmeyle sahayı teslim almasından sonra sahada amaca uygun üretim olanağı bulunmadığını, ... bloklarında verim düşüklüğü olduğunu, renklerinin bozuk olduğunu, müşterileri tarafından beğenilmediğini, bu nedenle de davacının yetkilisi olan ...’la bir araya gelinerek sözleşmenin feshedildiğini, üretimin de 15.06.2005 tarihinde durdurulduğunu, hatta sözleşmenin davacıya gönderilen 27.07.2006 tarihli ihtarla da feshedildiğini savunduğundan, bu savunma üzerinde durulması gerekir.
    Gerçekten, davalıların savunduğu gibi saha verimsizse ve akitte güdülen amaca uygun işletme mümkün bulunmamakta ise BK m.250’de kiracıya iki türlü hak tanınmıştır. Anılan hüküm gereğince kiracı, ya ücretten (rödövans bedelinden) mütenasip bir miktarın tenzilini talep edebilir veya ayıbın münasip bir müddet zarfında giderilmemesi durumunda sözleşmeyi feshedebilir. Nitekim, davalılar da 27.07.2006 tarihli ihtarıyla ayıbın giderilmesinin mümkün olmaması sebebiyle sözleşmeyi fesih yetkisini kullandıklarını belirtmiştir.
    Her ne kadar taraflar arasında cereyan eden ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/587 esasında kayıtlı dava dosyasında ortaya çıkan olgu ve bulguların eldeki dava bakımından da güçlü delil sayılacağı kabul edilmişse de, o davanın konusu 15.03.2005 tarihli rödövans sözleşmesi sebebiyle sadece 2005 yılı kira alacağına ilişkin bulunduğundan, yansıma yoluyla eldeki dava bakımından güçlü delil sayılmaz. Fakat, o dosyada toplanan delillerden takdiri delil olarak yararlanılabileceği de kuşkusuzdur. Diğer taraftan, davalıların istemi üzerine yerinde keşif yapılarak ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/121 değişik işler dosyasına sunulan 07.12.2006 tarihli bilirkişi raporunda ocaktaki rezervin nitelikleri itibariyle ekonomik değeri olmadığı bildirilmiş, ne var ki eldeki dava sebebiyle dosya üzerinden alınan bilirkişi raporunda ise, ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/587 esas sayılı dava dosyasına
    sunulan 21.11.2008 tarihli bilirkişiler raporu esas alınarak ocakta % 50 blok verimi ile üretimin yapılmasının mümkün olduğu görüşüne yer verilmiştir.
    Burada sırası gelmişken ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/587 esas sayılı dosyasındaki 21.11.2008 tarihli bilirkişi raporu üzerinde durulması gerekmiştir. Bu raporda bilirkişiler, Maden İşleri Genel Müdürlüğü yetkililerinin mahallinde inceleme yaparak düzenledikleri 22.07.2004 tarihli “mahallinde tetkik ve değerlendirme raporu”’nu esas alarak, sahadan % 50 verimle blok çıkartılmasının mümkün olabileceğini belirtmişlerdir.
    22.07.2004 tarihli heyet raporu ise, tüm ruhsat alanı olan 149,5 hektar esas alınarak düzenlenmiştir. Oysa ki, davaya konu rödövans sahası tüm ruhsat alanının 13,20 hektarlık kısmıdır. Yine bu raporda, ruhsat sahibi ... vekilinin beyanına göre, ... verimin % 50 olabileceği, 16.07.2004 tarihinde blok mermerin numune amaçlı sevkinin yapıldığı, diğer sevk fişlerinin kullanılmadığı belirtilmiştir. Kısaca, ... sahasının kalitesinin (veriminin), 13,20 hektarlık sahada jeolojik etüt yapılarak değil; taraflar arasındaki sözleşme tarihinden önce, üstelik ruhsat sahibi vekilinin beyanına göre belirlendiği ve bu şekilde yapılan ... kalite belirlemesinin 21.11.2008 tarihli bilirkişi raporuna da esas alındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda 21.11.2008 tarihli bilirkişi raporunun eksikliği ve ayrıca bu rapor ile tespit bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin varlığı açıktır.
    Bütün bu anlatılanlardan sonra mahkemece; seçilecek uzman bilirkişiler marifetiyle, yerinde keşif yapılarak ve sözleşmeye konu sahada sondaj yöntemi veya sahanın verimine (kalitesine) ilişkin maden tekniklere göre jeolojik etüt yapılarak, sahadaki mermerin rengi, rezervi, yabancı elaman varlığı, blok şekli ve ölçüleri, üretimin devamlılığı gibi faktörlere göre ocağın durumunun sözleşmede güdülen amaca uygun olup olmadığını belirlemek, bu konuda bilirkişilerden ayrıntılı, gerekçeli rapor almak, işletmede verimlilik yoksa davacının kira isteyemeyeceğini, işletmede sözleşmeyle güdülen amaca uygun düşmeyen kısmi verimsizlik varsa BK m.250 uyarınca buna uygun kirada indirim yapılıp yapılamayacağını tespit etmek, işletme akitte güdülen amaca elverişli durumda ise sözleşme hükümlerini gözeterek davacının isteyebileceği kira miktarını (sözleşmede ayrıca KDV isteneceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı gözetilerek) hesaplama ve bu miktarı hüküm altına almak olmalıdır.
    Değinilen bütün bu yönler bir yana bırakılarak davanın eksik inceleme ve araştırmayla yazılı olduğu şekilde kabulü doğru olmadığından, karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 900,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 25.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi