Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/7624
Karar No: 2021/1437
Karar Tarihi: 29.03.2021

Danıştay 10. Daire 2019/7624 Esas 2021/1437 Karar Sayılı İlamı


T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7624
Karar No : 2021/1437


DAVACI : ... Derneği
VEKİLİ : Av. ...

DAVALILAR : 1- ... Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. ...

2- ... Kurumu Başkanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. ...

MÜDAHİLLER (DAVALI YANINDA) : 1- ... Derneği
2- ... Derneği
VEKİLLERİ : Av. ...

DAVANIN_KONUSU : 24/03/2013 tarih ve 28597 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.4.4.F-2 maddesinin 2. fıkrasının, 2.4.4.F-3 maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ve 2.4.4.F-6. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.

DAVACININ_İDDİALARI :1219 sayılı Kanun'un Ek-13. maddesinde, fizyoterapistlerin, uzmanlık eğitimleri sırasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon rotasyonu yapmış veya uzmanlık sonrasında ilgili dalın rotasyon süresi kadar fiziksel tıp ve rehabilitasyon eğitimi almış uzman tabiplerin, kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhis ve tedaviler için yönlendirmelerine bağlı olarak, gerekli uygulamaları yapma yetkisi verilmesine rağmen bu üst norma aykırı olarak davaya konu maddelerde bu uzmanlara yer verilmediği, dava konusu düzenlemelerin iptali gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVALILARIN SAVUNMALARI :
Davalı Sağlık Bakanlığı tarafından, dava konusu düzenlemenin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hazırlandığı, Bakanlıklarının görüş bildirme dışında herhangi bir ilişkisinin bulunmadığı, husumet mevkiinden çıkartılarak, davanın Sosyal Güvenlik Kurumu husumetiyle görülmesi gerektiği, Kuruma verilen görüşte ise, 1219 sayılı Kanunun Ek-13. maddesinin (b) bendi ile fizyoterapistlerin sadece fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekiminin yönlendirdiği hastalara değil bunun dışında uzmanlık eğitimi sırasında fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlık branşında rotasyon yapmış veya uzmanlık sonrası ilgili dalın rotasyon süresi kadar bu eğitimi almış uzmanların kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhis ve tedavideki yönlendirmeleri için gerekli uygulamaları yapmaları imkanı sağlandığı, bu itibarla, söz konusu uzmanlık dalları da kendi alanlarında fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları düzenleyebilmekte olduklarından Sağlık Uygulama Tebliği dahilinde geri ödeme kapsamına alınması gerektiğinin bildirildiği savunulmaktadır.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından, 1219 sayılı Kanun'un Ek-13. maddesine göre, uzman hekimlerin kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili teşhis ve tedavi yönünden değerlendirme yapabileceği, SUT Ek-2/B listesinde "Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon" başlığı altında yer alan işlemlerin, fiziksel tıp veya rehabilitasyon uzman hekimleri dışında ortopedi ve travmatoloji, nöroloji, spor hekimliği, tıbbi ekoloji ve hidroklimatoloji, beyin cerrahisi, kulak burun ve boğaz hastalıkları, geriatri ve göğüs hastalıkları uzman hekimlerince de yapılmasının mümkün olduğu, ayrıca spor hekimliğine ilişkin olarak, SUT, 2.4.4.F-6 numaralı maddede sayılan hususlarda SUT Ek-2/B listesinde "Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon" başlığı altında yer alan açıklama kısmında yer aldığı üzere fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekimlerince de yapılabildiği, iptali istenen maddelerin hekimlere yönelik olup, fizyoterapistelerin yetki, sorumluluk ve görev icrasını etkileyecek herhangi bir hususun bulunmadığı, dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

MÜDAHİLLERİN SAVUNMALARI : Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarının, bu dalda yapılan tüm işlemlerde yetkili oldukları ve bu işin ana sorumluları olduğu, rotasyona tabi tutulan hekimlerin ise ancak kendi alanlarıyla ilgili olarak fizyoterapistleri yönlendirebileceklerinin yasal gereklilik olduğu, esasen fizyoterapistlerin, fizik tedavi ve rehabilitasyon ekibinin bir üyesi olup ekibin diğer üyeleri ile birlikte fizik tedavi ve rehabilitasyon kliniklerinde fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanının gözetimi ve denetimi altında çalışacakları, kamu kurumlarınca sunulan fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinin ise fizik tedavi ve rehabilitasyon kliniklerinde sunulmasının hizmetin bütüncüllüğüne ve hastanın yararına olduğu, rotasyonla fizik tedavi ve rehabilitasyon dalında eğitim alan hekimlerin yetkilerinin uzmanlık alanı eğitimine dayalı tanı ve tedavi ile sınırlı olduğu, Tıpta Uzmanlık Kurulunca hazırlanan çekirdek müfredatı hazırlama kılavuzunda rotasyon branşının hangi uygulamaları yapıp yapamayacağının somutlaştırıldığı, buna göre fizik tedavi ve rehabilitasyon dalında rotasyon yapanların yetkinliklerine bakıldığında, yeterli yetkinlik düzeyi olan 4. seviyenin bulunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda "müdahil lehine hükmedilen vekalet ücreti" ile sınırlı olarak yeniden bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : ...

DÜŞÜNCESİ :Dava; 24.3.2013 tarih ve 28597 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.4.4.F-2 maddesinin 2'nci fıkrası; 2.4.4.F-3 maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinin ve 2.4.4.F-6'ncı maddesinin iptali istemine ilişkindir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 1'nci maddesinde, Kanunun amacının, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finansman ve karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile ilgili usul ve esasları düzenlemek olduğu; Finansmanı Sağlanan Sağlık hizmetleri ve süresi" başlıklı 63'üncü maddesinin ikinci fıkrasında da, Sosyal Güvenlik Kurumunun, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usul ve esaslarını Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler, kurumca sağlanan sağlık hizmetinden genel sağlık sigortası primi, katılım payı ve ilave ücret ödemek şartıyla yararlanmaktadır. Genel sağlık sigortası prim gelirlerinin sağlık hizmetinin finansmanında etkin bir şekilde kullanılabilmesini sağlamak amacıyla kurumca alınacak tedbirlerin veya yapılacak düzenlemelerin, hastanın sağlık hizmetine erişim hakkını engelleyecek nitelikte olmaması gerekir. Aksi yöndeki bir uygulama Anayasa ile güvence altına alınmış olan sağlıklı yaşam hakkına ve sosyal devlet ilkesine aykırı olur.
Diğer yandan, 1219 sayılı Tababet Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 1'inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nde hekimlik yapmak ve her ne suretle olursa olsun hasta tedavi edebilmek için Tıp Fakültesinden diploma almanın şart olduğu, 8'nci maddesinde ise, Türkiye'de hekimlik yapmak için bu Kanunda gösterilen nitelikleri taşıyanların, genel olarak hastalıkları tedavi hakkının bulunduğu hükme bağlanmak suretiyle, Tıp Fakültesi mezunu hekimlerin hastaları tedavi ve buna bağlı reçete düzenleme yetkisinin kapsamı belirlenmiştir.
Anılan Kanuna 6225 sayılı Kanun ile eklenen Ek 13 üncü maddenin (b) bendinde de; "Fizyoterapist; fizyoterapist fizyoterapi alanında lisans eğitimi veren fakülte veya yüksekokullardan mezun sağlık meslek mensubudur, hastalık durumları dışında, kişilerin fiziksel aktivitelerini düzenlemek ve hareket kabiliyetlerini arttırmak için mesleğıyle ilgili ölçüm "ve testleri yaparak kanıta dayalı koruyucu ve geliştirici protokolleri belirler, planlar ve uygular. Hastalık durumlarında ise fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı tabibin veya uzmanlık eğitimleri sırasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon rotasyonu yapmış veya uzmanlık sonrasında ilgili dalın rotasyon süresi kadar fiziksel tıp ve rehabilitasyon eğitimi almış uzman tabiplerin kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak hastaların hareket ve fiziksel fonksiyon bozukluklarının ortadan kaldırılması veya iyileştirilmesi amacıyla gerekli uygulamaları yapar. Hastaların tedavisi yönünden rehabilitasyon ekibinin diğer üyeleri ile işbirliği içinde çalışır ve tedavinin gidişi hakkında ilgili uzman tabibe bilgi verir." hükümlerine yer verilmiştir.
SUT'un 2.4.4.F-2 maddesinin ikinci fıkrasında; "Ayakta veya yatarak fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları yapılacak hastalarda, hastanın tedaviye girdiği kurumun fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi tarafından belirlenecek tedavi ayrıntıları (elektroterapi uygulamaları, egzersiz çeşitleri, masaj, manipülasyon uygulamaları, ortez-protez uygulamaları ve eğitimi, konuşma terapisi uygulamaları, iş-uğraşı terapisi uygulamaları vb. gibi tedavi uygulamaları; bu tedavilerin süreleri, dozları ve sayıları, uygulanan vücut bölgeleri gibi), hazırlanacak tedavi çizelgesine yazılarak fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimince kaşelenip imzalanacaktır." hükmü. 2.4.4.1-3 maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde de: "Uygulamalar fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi tarafından veya bu uzman hekimlerin gözetiminde yapılır" hükmü yer almaktadır.
Yukarıda sözü edilen düzenlemelerde uzman hekimlerin kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhis ve tedavi yönünden değerlendirme yapabileceği belirtilmiş fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanları ile hekimler tarafından da teşhis ve tedavi yapılabileceği yolundaki iddia yerinde görülmediği gibi, söz konusu tebliğin EK_2/B listesinin "7.5. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon" bölümünün altında yer alan işlemlerin ilgili uzmanlık dallarına göre fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimleri dışında ortopedi, travmatoloji, nöroloji, spor hekimi, tıbbi ekoloji ve hidroklimatoloji, beyin cerrahisi, KBB, geriatri, gögüs hastalıkları uzman hekimleri tarafından da değerlendirme yapılabileceği düzenlenmiş bulunduğundan, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları ile ilgili iptali istenilen maddelerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
SUT'un "2.4.4.F-6 - Spor hekimliği ile tıbbi ekoloji ve hidroklimatoloji uygulamaları" başlıklı maddesinde,
"(1) Resmi sağlık kurumlarında görevli; spor hekimlerince sunulan spor hekimliği uygulamalarının bedelinin Kurumca karşılanabilmesi için bu hekimler tarafından, tıbbı ekoloji ve hidroklimatoloji uzman hekimlerince sunulan tıbbi ekoloji ve hidroklimatoloji uygulamalarının Kurumca bedelinin karşılanabilmesi için bu uzman hekimler tarafından sağlık raporu düzenlenmesi gereklidir. Düzenlenecek raporda uygulanacak tedavi ve tedavi süresi belirtilecektir.
(2) Bir hasta için son bir yıl içinde en fazla; aynı bölgeden toplam 30 seans, iki farklı vücut bölgesinden toplam 60 seans fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarına ait bedeller Kurumca karşılanır. Aynı bölge için bir yıl içinde en fazla iki sağlık raporu düzenlenebilir. Bölge,seans ve sağlık raporu sayılarının kontrollerinde 2.4.4. F-2(5) fıkrasında belirtilen bölge, seans ve sağlık raporu sayıları da hesaba katılır.
(3) Spor hekimliği ile tıbbi ekoloji ve hidroklimatoloji uzman hekimlerince SUT eki EK-2/D-2 listesinde yer alan tanılarda yapılan fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları SUT eki.EK-2/C Listesindeki P915030" kodlu işlem puanı esas alınarak faturalandınlır." "hükmü yer almaktadır.
Anılan düzenleme ile spor hekimliği ile tıbbi ekoloji, ve hidroklimatoloji uygulamalarının spor hekimleri ve tıbbi ekoloji ve hidroklimatoloji uzman hekimlerince gerçekleştirileceği, uygulama bedelinin karşılanabilmesi için bu hekimler tarafından sağlık raporu düzenlenmesi gerektiği gibi kurallar yer almış ve söz konusu düzenlemeler doğrudan hekime yönelik olarak yapılmıştır. Fizyoterapistlerin ise uzman hekim tarafından tedavi için uygun görülen uygulamaları yapmakla, görevli olup, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının da SUT EK-2/B listesi 7.5. Fizik tedavi ile rehabilitasyon bölümünün açıklama kısmında yer aldığı gibi fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimleri tarafından yapılmakta olması karşısında söz konusu düzenlemede mevzuata ve hukuka aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince; Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 13/05/2016 tarih ve E:2013/7748, K:2016/3537 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 07/11/2018 tarih ve E:2016/4516, K:2018/4642 sayılı kararıyla, müdahil lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden bozulması üzerine bozulan kısım hakkında gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, 24/03/2013 tarih ve 28597 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin 2.4.4.F-2 maddesinin 2. fıkrasının, 2.4.4.F-3 maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ve 2.4.4.F-6. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince verilen 13/05/2016 tarih ve E:2013/7748, K:2016/3537 sayılı kararla; iptali istenen maddelerin fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemlerinin düzenlenmesine ilişkin olduğu; bu kapsamda fizik tedavi ve rehabilitasyon sağlık raporlarının nasıl düzenleneceği ve bu işlemlerin nasıl faturalandırılacağı, ayrıca özel sağlık hizmeti sunucularındaki fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarına ilişkin birtakım düzenlemelere yer verildiği; 26/04/2011 tarihinde 1219 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikle Ek-13. maddenin ihdas edildiği; bu maddeye göre, sağlık meslek mensubu olduğu belirtilen fizyoterapistlerin, hastalık durumları dışında ve hastalık durumlarında yapacakları görevlerinin belirtildiği; hastalık durumlarında, fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı tabibin veya uzmanlık eğitimleri sırasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon rotasyonu yapmış veya uzmanlık sonrasında ilgili dalın rotasyon süresi kadar fiziksel tıp ve rehabilitasyon eğitimi almış uzman tabiplerin kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak hastaların hareket ve fiziksel fonksiyon bozukluklarının ortadan kaldırılması veya iyileştirilmesi amacıyla gerekli uygulamaları yapacaklarının ifade edildiği; davacı tarafından bu maddeden yola çıkılarak Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinin fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemlerinin düzenlendiği, 2.4.4.F numaralı maddesinin davaya konu düzenlemelerinde sadece fizik tedavi uzman hekimlerine yer verilerek, sadece bu uzmanlara faturalandırılma yetkisinin verildiği; bu yetkinin uzmanlık eğitimi sırasında fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlık branşında rotasyon yapmış veya uzmanlık sonrası ilgili dalın rotasyon süresi kadar bu dalda eğitim almış uzmanlara da kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili uygulamalar için de verilmesi gerektiği halde verilmediğinin ileri sürüldüğü; oysa, Tebliğin Ek-2/B listesinde "Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon" başlığı altında yer alan düzenlemelerin açıklama kısımları ile birlikte incelendiğinde, adı geçen fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemlerini yapacak olan hekimlerin sadece fiziksel tıp veya rehabilitasyon uzman hekimleri olmayıp bunun dışında kendi uzmanlık alanları ile ilgili ortopedi ve travmatoloji, nöroloji, spor hekimliği, tıbbi ekoloji ve hidroklimatoloji, beyin cerrahisi, kulak burun ve boğaz hastalıkları, geriatri, göğüs hastalıkları uzman hekimlerince de işlem yapma imkanı tanındığı ve bu işlemlerle ilgili olarak anılan branşlara faturalandırma yetkisi verildiğinin görüldüğü; aynı şekilde, spor hekimliği ile tıbbi ekoloji ve hidroklimatoloji uygulamaları için de sadece bu hekimlere faturalandırma yetkisi verilmediği, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarına da bu yetkinin verildiği; diğer taraftan, iptali istenen düzenlemenin fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemlerinin düzenlenmesine ilişkin olup maddenin ortopedi ve travmatoloji, nöroloji, spor hekimliği, tıbbi ekoloji ve hidroklimatoloji, beyin cerrahisi, kulak burun ve boğaz hastalıkları, geriatri, göğüs hastalıkları uzman hekimlerince kendi alanları ile ilgili yapılacak işlemlere ilişkin olmadığı dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve davalı idareler ile müdahiller lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Anılan kararın, davacı tarafından, esas ve müdahiller lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması nedeniyle vekalet ücreti yönünden temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 07/11/2018 tarih ve E:2016/4516, K:2018/4642 sayılı kararıyla, kararın esas yönünden onanmasına, müdahil lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay'da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Kanun'un 38. maddesinde İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 4. fıkrasında ise; idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilmiş, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ise ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu nedenle, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince, davanın esası hakkında verilen davanın reddine ilişkin karar kesinleştiğinden; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda "müdahil lehine hükmedilen vekalet ücreti" ile sınırlı olarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesi uyarınca avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade etmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollama yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 330. maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin, taraf lehine hükmedileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Diğer taraftan Kanun'un "Fer’î müdahale gideri" başlıklı 328. maddesinde de, "Fer’î müdahil olarak davada yer alan kimse, yanında katıldığı taraf haksız çıkarsa, yalnızca fer’î müdahale giderinden sorumlu tutulur, aksi hâlde bu giderler diğer tarafa yükletilir. Ancak, hüküm üçüncü kişinin katıldığı taraf lehine verilmiş olsa bile, lehine hükmolunan tarafın hâl ve davranışı, üçüncü kişinin davaya katılmasını gerektirmişse, müdahale giderinin tamamı veya bir kısmı, lehine hüküm verilen tarafa yükletilebilir." hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri çerçevesinde, müdahale gideri kavramı içinde yer almayan ve sadece davanın tarafları açısından geçerli olan vekalet ücreti ile ilgili olarak müdahillere yönelik hüküm tesis edilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Müdahiller lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ve ayrıntısı aşağıda gösterilen temyiz yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
2. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 29/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi