Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1863
Karar No: 2018/20283
Karar Tarihi: 17.12.2018

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/1863 Esas 2018/20283 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/1863 E.  ,  2018/20283 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    DAVA TÜRÜ : Ecrimisil-Elatmanın Önlenmesi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteği yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün asıl ve birleşen dosya davalıları tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, duruşma istemi gider olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Asıl davada davacılar vekili, mirasbırakanlarından intikal ederek paydaşı oldukları 3445 parsel sayılı taşınmazı davalı ..."in ekip biçmek suretiyle kullandığını ileri sürerek elatmasının önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemiş, birleştirilen 2006/526E sayılı davada davacı ... aynı talebi yinelemiştir.
    Birleştirilen; 2012/180E ve 2006/627E sayılı davalarda ise asıl dosya davacıları ile birlikte davacı ..., aynı taşınmazla ilgili farklı dönemlere ilişkin davalı ..."in elatmasının önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, taşınmazda payı olan dava dışı ...... mirasçılarına tebaan kullandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, asıl ve birleştirilen davalarda davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 1.Hukuk Dairesince "... , davanın, hükmedilmesi istenen ecrimisil miktarı üzerinden yürütüldüğü, elatmanın önlenmesi yönünden bir değer gösterilmediği ve harç yatırılmadığı gibi, yargılama sırasında da bu yönden değer belirlenmediği ve harç alınmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 492 Sayılı Harçlar Yasası, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür. Hal böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanacak (492 Sayılı Yasanın 16.maddesi uyarınca) dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu gereklilik yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir ... " gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl ve birleştirilen davalarda; davacıların taşınmazdaki paylarını satış suretiyle temlik ettikleri, bu suretle elatmanın önlenmesi isteği konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davalının hiçbir haklı nedene dayanmadan taşınmaza elattığı gerekçesiyle ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne dair verilen karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli kerpiç ev ve tarla nitelikli 391.000m² büyüklüğündeki taşınmazda asıl dosya davacıları ........."ın 2304/25600"ar hisselerle paydaş oldukları, birleştirilen davalarda davacı ..."nın 3840/25600 pay ile paydaş olduğu, davalının savunmasında yer alan dava dışı ......"nin 110/280 hisse ile paydaş olduğu, 3402 sayılı Yasanın 22-A maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışmaları sonucu taşınmazın 274 ada 39 parsel sayılı taşınmaz olduğu, davacıların taşınmazdaki paylarını satış suretiyle temlik ettikleri, taşınmazda payı olan ve davalının savunmasında yer alan dava dışı ......"nin mirasbırakanı ......"in veraset ilamının getirtildiği, birleştirilen 2012/180E sayılı davada Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 1.Hukuk Dairesince " ... davalı paydaşlardan ......’nin mirasçılarının payını onların nam ve hesabına tasarruf ettiğini savunduğuna göre, gerçekten pay maliki ......’nin mirasçılarına tebaan bir kullanımı olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerektiği açıktır. Paydaş ......’nin mirasçılarına tebaan kullanımın kabul edilmesi halinde de davanın, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası olarak görülmesi gerekeceği de tartışmasızdır.
    Öte yandan, gerek dava dilekçesinde taraflar arasında aynı nitelikli derdest davaların bulunduğunun belirtildiği, gerekse yargılama aşamasında davalı tarafından derdest ecrimisil davasıyla birleştirme talep edilmiş olduğu gözetilerek, anılan dava dosyalarının da getirtilip, incelenmek suretiyle tarafları bağlayan kesinleşmiş bir olgunun bulunup bulunmadığının da değerlendirilmesi gerekirken anılan husus dikkate alınmaksızın neticeye gidilmiş olması isabetsizdir. Hal böyle olunca, davalının dava konusu 3445 parsel sayılı taşınmazı paydaş olan ......’nin mirasçılarına tebaan tasarruf edip etmediğinin saptanması ve tebaan kullanımının kabulü halinde yukarıda değinilen ilkeler uyarınca araştırma yapılması, taraflar arasında görülmüş veya görülen aynı nitelikli dava dosyalarının temin edilerek incelenmesi, toplanan ve toplanacak olan delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Kabule göre de; taraf tanıklarının, çekişmeli taşınmazın davalı tarafından kullanımının kısmen olduğunu beyan ettikleri, ancak fen bilirkişinin davalının taşınmazın tamamını tasarruf ettiğine ilişkin rapor sunduğu ve bu rapora itiraz edildiği gözetilerek anılan husus açıklığa kavuşturulmadığı gibi, davacıların paylarına isabet eden miktar itibariyle elatmanın önlenmesine ve yine kendi içinde çelişkili olarak ecrimisile karar verilmesi ve sadece hükmedilen ecrimisil miktarı üzerinden karar harcı alınmasına hükmedilmesinin de isabetli olduğu söylenemez ... " gerekçesi ile bozulduğu, Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın eldeki dava ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Ne var ki; bozmaya uyulmakla birlikte, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiği söylenemez.
    Şöyle ki; bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
    Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706, Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237, Borçlar Kanunu"nun (BK) 213, Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; davalı, çekişmeli taşınmazda paydaş olan ...... kızı ...... mirasçılarına tebaan taşınmazı kullandığını savunduğuna, bozma ilamında da davalının ...... mirasçılarına tebaan kullanımının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiği belirtildiğine göre öncelikle ...... kızı ......"nin veraset ilamının getirtilmesinin gerekeceği açıktır.
    Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmaz paydaşı ...... kızı ......"nin veraset ilamının temin edilerek, davalının tanık olarak dinlettiği veya savunmasında ileri sürdüğü kişilerin mirasçı olup olmadığının saptanması, davalının mirasçılara tebaan kullandığının belirlenmesi halinde sonuca paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası olarak gidilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Kabule göre de; ne asıl davada ne de birleştirilen davalarda davacıların ..."yı davalı olarak göstermemelerine rağmen yargılamaya hangi aşamada dahil olduğu anlaşılamayan Hasan Sıtkı"ya Mahkemece, nihai kararla davalı sıfatı verilmesi de isabetsizdir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 17.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi