11. Hukuk Dairesi 2018/2045 E. , 2019/3735 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 24/10/2017 tarih ve 2017/227-2017/317 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin birçok ülkede tescilli “ELBAİK, ALBAİK, ELBAİK” şekil markalarının sahibi olduğunu, müvekkili şirketin bulunduğu gıda sektöründe faaliyet gösteren ve müvekkilinin ticaret unvanının ve markasının esaslı unsuru olan “ALBAIK” ibaresini kötü niyetli olarak “ALBEKE” olarak marka şeklinde kullanan davalı şirketin müvekkilinin tanınmış markasından ve ününden haksız yararlanmaya çalıştığını, davalının marka başvurusuna müvekkilinin itiraz ettiğini, itirazlarının TPMK YİDK tarafından reddedildiğini, müvekkilinin “ELBAİK” ve “ALBAİK” markalarının tanınmış marka statüsünde olduğunu, başvuruya konu markanın müvekkilinin markası ile 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında karıştırılabilir olduğunu, davalının “ALBEKE” markasının TPMK nezdinde tescilli “ALBAIK” ve “ELBAIK” kelimelerinin unsurlarından oluştuğunu, mal ve hizmetlerin de 29. sınıf altında yer alması sebebiyle tüketici nezdinde karışıklığa yol açacağını ileri sürerek TPMK YİDK kararının iptaline, “ALBEKE” ibareli markanın tüm emtialar açısından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili, YİDK kararın usule ve yasaya uygun olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimali ve benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkilinin markası ile davacının markalarının bütüncül olarak incelendiğinde birbirinden farklı olduğunu, müvekkilinin markasında şekil unsurunun baskın nitelikte olduğunu, bu haliyle seri marka veya alt unsur imajı vermediğini, “ALBEKE” ibaresinin Osmanlıca’da “kahraman” anlamında gelen “ALB” ve “baş çoban” anlamına gelen “EKE” kelimelerinin birleşiminden oluştuğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, iltibas tehlikesinin değerlendirmesinde, markaların baskın unsurları da gözetilmek suretiyle üzerinde kullanılacağı ürünlerin ortalama tüketicileri nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak karışıklığa yol açıp açmayacağının dikkate alınması gerekli olduğu, taraf markalarının tescilli oldukları 29. sınıf yönünden aynı malları kapsadıkları hususunda ihtilaf bulunmadığı, davacı adına tescilli markalar “ELBAİK” ve “ALBAİK” ibaresinden oluşmakta olup şekil unsuru içermediği, davalı markası ise “Albeke+şekil” unsurundan oluşmakta ve kendine özgü şekil ve yazım stilinden oluşması nedeniyle ayırt edicilik vasfına sahip olduğu, bu bakımdan taraf markaları arasındaki görsel, işitsel ve tertip tarzı itibariyle ortalama tüketiciler nezdinde bir bütün olarak bıraktıkları izlenim ile karışıklığa yol açmayacak nitelikte olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.