10. Hukuk Dairesi 2015/14241 E. , 2015/13422 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anılan maddede “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilir” hükmü öngörülmüştür.
06.09.1994-01.09.1998 tarihleri arasında davalı işveren yanında geçen ve Kuruma eksik bildirilen sürelerin tespitine ilişkin eldeki davada, davacının 01.05.1998-25.09.1998 tarihleri arasında davalı işveren yanından Kuruma kısmi bildirimlerinin bulunduğu, davalı işveren yanındaki çalışmasının 25.09.1998 tarihinde sona erdiği, davacıya ait 01.05.1998 tarihi öncesinde davalı yanından Kurum kayıtlarına intikal eden bir belgenin bulunmadığı, bu halde 06.09.1994-01.05.1998 tarihleri arasındaki dönem yönünden, çalışmanın sona erdiği tarihi takip eden yıl başından dava tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu, davanın ispat edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3- Diğer taraftan, Hukuk Genel Kurulu’nun 15.07.2009 tarih ve 2009/19-285 Esas, 2009/359 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; bir mahkeme kararının
gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgularla hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir.
Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması, zorunludur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa"nın 141/3 üncü maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi, bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olarak, maddi olaya uygun olmayan gerekçeye dayanılması; usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa 6217 sayılı Kanun ile eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 436. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: 1- Hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “REDDİNE” sözcüğünün önüne “ hak düşürücü süre nedeniyle” sözcüklerinin yazılmasına,
2- Hükmün gerekçesinde yer alan “ve özellikle dinlenen tanık beyanlarından davacının davalı iş yerinde iddia ettiği tarihler arasında hizmet ilişkisi ile çalıştığı ispatlanamadığından” sözcüklerinin çıkarılarak yerine “dava tarihine göre 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi sebebiyle” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.07.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.