14. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/15866 Karar No: 2012/790 Karar Tarihi: 25.01.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/15866 Esas 2012/790 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2011/15866 E. , 2012/790 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.10.2000 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.01.2003 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ve elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalılar temyiz etmiştir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Gayrimenkul satımına ilişkin BK.m213-217 hükümleri tapulu taşınmazlara ilişkindir. Bu nedenle, taşınmaz satış vadi sözleşmesine konu taşınmazın tapuda kayıtlı olması zorunlu ise de sözleşme sırasında satış vaadi borçlusunun taşınmazın maliki olması gerekmez. Çünkü taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılmakla vaat borçlusu ileride o taşınmaz malın mülkiyetini vaat alacaklısına geçirme taahhüdünde bulunur. Bu nedenle ifanın talep edildiği tarihte taşınmazın satış vaadi borçlusunun mülkiyetinde olup olmadığına bakmak gerekir. Taşınmaz mülkiyeti satış vaadi borçlusunda ise ferağa icbar davası kabul edilmelidir. Somut olayda; Dava konusu 1618, 1619, 1620 ve 1621 parsel sayılı taşınmazların satışı ... tarafından 29.3.2000 sözleşmeyle İşçimenler AŞ."ye vaadolunmuş, daha sonra şirket İşçimenler Anonim Şirketine bu sözleşme ile satışını vaad aldığı taşınmazları 8.2.2000 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davacı Hayrettin Karasu’ya temlik etmiştir. Davacı da usulüne uygun düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesine dayanarak tapu iptali ve tescili ve elatmanın önlenmesini istemiş ve mahkemece de dava kabul edilmiştir. Ancak, dava konusu taşınmazların kadastro mahkemesinde mülkiyeti ihtilaflı olup henüz mülkiyet durumu kesinleşmemiştir. Davaya dayanak olan satış vaadi sözleşmesi kadastro tesbitinden sonra yapıldığı anlaşıldığından, kadastro mahkemesinin kararının kesinleşmesi beklenmeli, mülkiyet durumu belirlendikten sonra taşınmaz satış vaadi borçlusu adına tescil edilir ise davanın kabulüne karar verilmelidir. Değinilen yönün gözardı edilmesi doğru olmadığından karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 25.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.