16. Ceza Dairesi 2019/3479 E. , 2020/3572 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne yardım etme
Hüküm : Sanıklar hakkında İzmir 15. Ağır Ceza Mahkemesinin
16.05.2018 tarih, 2017/388 Esas ve 2018/281 Karar
sayılı kararına yapılan istinaf başvurusu üzerine
CMK’nın 280/2. maddesi gereğince hükmün
kaldırılarak;
1-Sanıklar ... ve ... hakkında
ayrı ayrı; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1,
TCK’nın 62, 53, 58/9, 63.maddeleri uyarınca
mahkumiyet
2- Sanık ... hakkında; TCK’nın 220/7
maddesi delaletiyle TCK’nın 314/2, 220/7-2.cümle,
3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 63.
maddeleri uyarınca mahkumiyet
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı,başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıklar ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından CMK’nın 299. maddesi gereğince ayrı ayrı REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
I-Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Dosya kapsamına göre sanık ...’nın eylemlerindeki süreklilik, çeşitlik ve yoğunluk dikkate alındığında, silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil örgüt üyesi olduğunun kabul edilmesi gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması TCK’nın 314/3 ve 220/7. maddesindeki atıf ve aleyhe temyiz bulunmaması sebebiyle bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanıklar müdafileri ve sanık ...’ün temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
Sanıklar Zübeyir hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçlarından verilen cezanın 3713 sayılı Kanu’un 5. maddesi ile artırılması sırasında artırım oranının doğru uygulanmasına karşın uygulanan kanun maddesinin 3713 sayılı Kanun’un 5/1. maddesi olarak gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafileri ve sanık ...’ün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeple BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususun 5271 sayılı CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; sanıklar ... ve ... hakkında hükmün ilgili fıkralarından “3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi gereğince” ibaresinin çıkartılarak yerine “3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi” ibaresinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/09/2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; "ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları
amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağının kabul edildiği gözetilmekle,
ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın, ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, ByLock kullanıcısı olduğuna dair delilin atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, ilgili birimlerden ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme raporu getirtilip, ayrıca UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığı araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerin onaylı örneklerinin dosya arasına getirilip CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerekirken sanığın ByLock kullanıcısı olduğuna dair yetersiz ByLock sorgu tutanaklarına dayanılarak eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2 Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen cezanın 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi ile artırılması sırasında artırım oranının doğru uygulanmasına karşın uygulanan kanun maddesinin 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi olarak gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükmün BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İzmir 15. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.