5. Ceza Dairesi 2018/6761 E. , 2019/5286 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 2016/8329 Esasında kayıtlı ...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2016 tarihli, 2015/875 Esas ve 2016/400 Karar sayılı dosyası ile temyize konu bu dava dosyası arasında suç ve sanıklardan ... yönünden fiili, hukuki bağlantı olduğundan birlikte ele alınarak yapılan incelemede;
Sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesinde ise;
01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için, kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli olarak faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması, Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 12/05/2015 tarihli ve 2014/4-655 Esas, 2015/152 sayılı Kararında da açıklandığı üzere, kişiler arasında doğmuş bir alacak borç ilişkisine dayanmayan kazanç elde etme amaçlı ödünç para verme eylemlerinin tefecilik suçu kapsamında bulunması ve aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında günün ekonomik koşulları nazara alındığında yüksek sayılabilecek miktarda paranın karşılıksız verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması nazara alındığında; suçtan zarar gören ..."in soruşturma aşamasında 02/04/2013 ve
.../...
-2-
17/12/2014 tarihlerinde alınan beyanlarında birbiriyle tutarlı şekilde sanıktan 2012 yılında faiz karşılığı 1.900 TL para aldığını, kendisine aylık 500 TL faiz ödemesinde bulunduğunu, üç dört ay kadar ödemede bulunduktan sonra bir süre ödeme yapamadığını, 2013 yılında tekrar ödeme yapmaya başladığında ise 8.000 TL elden ödeme yaptığını, sanığın en son kendisine faizi ile birlikte 3.900 TL daha borcu olduğunu söylediğini ifade eden beyanı ile tüm dosya kapsamından, sanığın kazanç sağlamak için tefecilik suçunu işlediği sabit olduğundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, dosya kapsamı ile uyuşmayan yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Ayrıca, Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli ve 2014/118 Esas, 2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağı, bu bağlamda TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun kazanç elde etmek amacıyla borç para verilmesiyle oluşacağı, bunu meslek haline getirmenin suçun unsurları içerisinde yer almadığı, değişik zamanlarda ve/veya farklı kişilere karşı tefecilik eylemini zincirleme olarak işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 43. maddesinin uygulanması gerektiği, zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günün suç tarihi olduğu, bu itibarla hukuki kesinti oluşturan iddianame tarihinden evvel sanık hakkında dava konusu olsun ya da olmasın tüm eylemlerin teselsülün içerisinde değerlendirilmesi, iddianame tarihinden sonraki eylemlerin ise gerçek içtima hükümleri ve varsa kendi içinde teselsül hükümleri değerlendirilmek suretiyle karara bağlanması icap ettiği nazara alındığında; bu dosya ile birlikte incelenen ...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/03/2016 günlü ve 2015/875 Esas, 2016/400 sayılı Kararıyla sanık hakkında mahkumiyet hükmü verildiği, davalar arasında da suçun sübutunun değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi bakımından CMK"nın 8/1. maddesinde yer aldığı şekilde hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan bu dosyanın bahsi geçen dosya ile birleştirilmesi sonrasında sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 14/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yz İşl. Md. M/Ç