15. Hukuk Dairesi 2016/6069 E. , 2018/1129 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, iş bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemlerine ilişkin olup mahkemece davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine ilişkin verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı yüklenicinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; takip tarihinde yürürlükte olan İcra ve İflas Kanunu’nun itirazın iptâli başlıklı 67. maddesinin II. fıkrasında “... takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereğince itirazın iptâli davasının reddi halinde alacaklının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için takipte haksızlığın yanında kötüniyetli olması ve diğer tarafın da tazminat talebinde bulunması zorunludur.
Eldeki davada davalı taraf, davacının, davalının evinde tadilat yaptığı hususuna bir diyecekleri olmadığını ancak takip konusu işlerin, davalının müteahhit olan eski arkadaşı tarafından yaptırıldığı ve bedelinin de bu kişi tarafından ödemiş olması gerektiğini, davalının bu fatura ile bir ilgisi olmadığını savunmuştur. Mahkemece davanın reddedilmesinin asıl sebebi de alacağın varlığının yazılı delillerle ispat edilememiş olmasıdır. Bu durumda dosya kapsamına göre davacı alacaklının takipte kötüniyetli olduğunun kanıtlandığı söylenemez.
Ayrıca davalı taraf cevap dilekçesi sunmadığı gibi ön inceleme duruşmasına da katılmamıştır. Sonradan vekâletname sunan davalı vekili bilirkişi raporuna karşı beyanlarını sunduğu 13.06.2016 tarihli dilekçesinde kötüniyet tazminatı istemiştir. 6100 sayılı HMK’nın
141/1. maddesinde "Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. ...Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez." hükmü bulunmaktadır. Davacının savunmanın genişletilmesine açık muvafakati de bulunmadığından ön inceleme duruşmasından sonraki bir tarihte sunulan dilekçeyle tazminat isteminde bulunan davalı taraf, usulüne uygun olarak kötüniyet tazminatı isteminde bulunmuş da sayılamaz.
Bu halde mahkemece koşulları oluşmadığı ve süresinde talep edilmediği gözetilerek kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile davacının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Kararın bu nedenle bozulması gerekirse de yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile kararın hüküm kısmının 2. bendindeki “Asıl alacak miktarından 32.237,00 TL üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine” ifadesinin karardan çıkartılarak yerine “Koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” cümlesinin eklenmesine, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 26.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.