14. Hukuk Dairesi 2011/12136 E. , 2012/735 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.10.2008 gününde verilen dilekçe ile Borçlar Kanununun 97/1.maddesince nama ifaya yetkili ve izin verilmesi ayrıca tazminat istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 21.04.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.01.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av.... ile karşı taraftan davalı vekili Av.... geldiler.Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, AR:... ruhsat sayılı maden sahasını rödevans sözleşmesiyle 18.05.2004 tarihinde davalıdan kiraladığını, davalı kiralayanın sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğini, davalı namına edimlerin ifası için Borçlar Kanununun 97.maddesi gereğince nama yetki ve izin verilmesini, 5.000,00 TL fiili zarar, 25.000,00 TL kar yoksunluğu zararının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının öncelikle edimlerini yerine getirmediğini, arama ruhsatıyla ilgili davacı tarafından yapılması gereken iş ve işlemleri kendilerinin yaptığını, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava reddedilmiştir.
Hükmü davacı temyiz etmiştir.
Gerçekten, Borçlar Kanununun 97.maddesinin 1.fıkrası hükmüne göre bir şeyin yapılmasıyla ilgili borç, borçlu tarafından yerine getirilmezse alacaklı masrafı borçluya ait olmak üzere yerine getirilmeyen borcu kendisi tarafından ifasına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Böyle bir talebin hukuki dayanağı ise taraflar arasındaki sözleşme ve eklerinde yer alan hükümler olacaktır. Bu talebin kabulü halinde, mahkemece kurulacak hüküm ise borçlunun yerine getirmediği sonuç edim yerine geçer. Fakat, gerek bu gibi bir istekle, gerekse tazminat talebiyle mahkeme önüne gelen alacaklının sözleşmenin ifası aşamasında kusurunun bulunmaması, hiçbir kusuru bulunmamasına rağmen borçlunun, borçlu temerrüdü içinde olması gerekir.
Dolayısıyla hem nama ifa talebinin, hem de tazminat isteminin değerlendirilmesinde davacının kusur durumunun incelenmesi öncelik kazanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasındaki 18.05.2004 tarihli rödevans sözleşmesinin 2.maddesinde davacıya rödevans payı ödemesi, saha ile ilgili resmi dairelerle olan tüm ilişkileri kurma, 5.maddesinde saha sahibi tarafından yerine getirilmesi hükme bağlanan bütün evrakların işletmeci tarafından masrafları bedelleri karşılanarak ve tanzimleştirilerek ruhsat sahibine teslim etme, ruhsat sahibi tarafından yapılacak işlemlerin masraflarını ödeme, 7.maddesinde devlet hakkı, belediye payı, vergi-resim harç gibi giderleri ilgili mercilere ödeme, 12.maddesinde ön işletme veya işletme projelerinin hazırlatılması, ÇED raporunun hazırlanması ile işletme KDV’sinin ödenmesi, 13.maddesinde ise işletmecinin söz konusu ruhsatlı sahada çalışmaya başlarken SSK bölge çalışma müdürlüğünden, orman müdürlüğünden gerekli izinleri alma borçları yüklenmiştir.
Gerek dosya kapsamından, gerekse yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda davacı kiracının bu edimlerini yerine getirmediği, sözleşme hükmüne rağmen bir kısım edimlerin davalı kiralayan tarafından yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Başka bir deyişle, hem eylemli fesihde hem de davalının 12.08.2008 tarihli ihtarıyla sözleşmesi feshinde kusurlu olan davacı taraftır. Sözleşmesin feshinde kusurlu olan taraf ne Borçlar Kanununun 97.maddesine dayanarak nama ifaya izin ne de kar yoksunluğu zararı isteyeceğinden davanın reddi doğrudur.
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, 900,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 24.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.