14. Hukuk Dairesi 2011/15783 E. , 2012/725 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 19.10.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.04.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı ..., davacının iddialarını kabul etmiş, diğer davalı ..., tarafların anlaştığını davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Dosya kapsamına, mevcut delil durumuna göre davalı ..."nın temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Davaya konu 19.11.2008 tarihli satış vaadi sözleşmesinde ... “... İli, ... İlçesi ... Köyünde bulunan 182 nolu parselde adıma kayıtlı bulunan ve bundan sonraki ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/380 esas sayılı dosyası adıma oluşmuş ve oluşacak olan hissemin 1/3 hissemin tamamını 100.000,00 YTL bedelle alıcısı ..."ye satmayı vaad ve kabul ediyorum. Satış bedelini nakden ve tamamen peşin olarak aldım. Bundan böyle bu 1/3 hisse ile benim herhangi bir hak ve ilgim kalmamış olup alıcısı ait olduğu yerde kendi adına tapularını talep ve alabilir. Alıcı dilerse tapu sicil müdürlüğüne ve yukarıda yazılı olan dosya numarasına şerh ve tescillerini talep ve yaptırabilir. İleride herhangi bir nedenle bu 1/3 hissenin tapusunu vermediğim veya veremediğim alıcısı ait olduğu mahkemeye gerekli davaları açabilir.”şeklinde beyanda bulunmuş, sözleşmenin diğer tarafı olan davacı ... de satış vaadini kabul etmiştir.
10.06.2009 tarihli protokol başlıklı belgede taraflar arasındaki sözleşmenin iptal edildiği yazılı ise de, davacı bu belgeyi kabul etmemiştir. Satış vaadi sözleşmelerinin noterde düzenlenme biçiminde yapılması zorunludur. Bu nitelikteki bir sözleşmenin tarafların anlaşmaları ile sona erdirilmesi her halde ilk sözleşmenin kuruluş şekline uyularak yapılmalıdır (BK. m.12). Bu sebeple taraflar arasında yapılan adi yazılı şekildeki protokol ile satış vaadi sözleşmesinin sona erdirilmesi mümkün değildir.
Satış vaadi sözleşmesi 21.04.2009 tarihinde tapuya şerh edilmiştir. Davalı ... 22.04.2009 tarihinde tapudaki mevcut hissesinden 1076/2240 hissesini şerhli olarak dava dışı ..."ya satmış, ... da aldığı hisseyi kendi hissesi ile birleştirmesinden sonra toplam hissesinden 54/560 hissesini 13.07.2009 tarihinde davalı ..."nın kardeşi olan davalı ..."ya satmıştır. Dosya içerisinde bulunan tapu kayıt örneğine göre, tapudaki satışlar sonucu, davalı ..."in 3/112 hissesi kalmıştır.
Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinde “tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” hükmü yer almıştır. Aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğinde 1024. maddede “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” biçiminde vurgulanmıştır. Somut olayda satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edildiğinden ve son malik, davalı ..."in kardeşi olan davalı ... hal ve durum icabı Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi korumasından yararlanamaz.
Bu durum karşısında, mahkemece yapılacak iş, gerek duyulursa bilirkişi incelemesi de yapılarak 19.11.2008 tarihli satış vaadi sözleşmesine göre davacının hak kazandığı pay oranını hesaplatmak, sonucu doğrultusunda bir karar vermek olmalı iken, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalı ..."nın temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 24.01.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.