21. Hukuk Dairesi 2013/777 E. , 2013/2218 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, iş kazasına uğrayan davacının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kısmen kabulü ile; 60.000,00 TL manevi tazminatın, 07.08.2010 iş kazası tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar vermiştir.
Davacının 07.8.2010 tarihinde geçirdiği iş kazası sonunda SGK Tedavi Hizmetleri ve Maluliyet Daire Başkanlığı"na ait sürekli iş göremezlik derecesi tespit kararı ile % 36 oranında sürekli iş göremezlik derecesi verildiği ve davacının bu maluliyetine ilişkin 02.06.2013 tarihinde kontrol muayenesi gerektiğinin yazılı olduğu, ancak mahkemece bu kontrol kaydının sonucu araştırılmadan tazminata karar verildiği görülmektedir.
Davacının geçirdiği kaza sonunda oluşan maluliyetinin kesinleşip kesinleşmediğinin anlaşılamadığı, bu halde, kontrol kaydı var iken saptanan orana göre tazminat hesabının yapılamayacağı açıktır. Gerçekten sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminat tutarını doğrudan etkileyeceğinden iş göremezlik oranının kesin olarak saptaması, bunun için de kontrol kaydı sonucunun araştırılması gerektiği ortadadır.
Yapılacak iş, davacının 07.08.2010 tarihinde geçirdiği iş kazasına ilişkin belirlenen % 36 iş göremezlik oranına ait kontrol kaydı sonucunun araştırılması, kesinleşen iş göremezlik oranının belirlenmesi ve belirlenen bu orana göre, bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Öte yandan;
Kabule göre; mahkemece 60.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Bu ilkeler gözetildiğinde kabule göre davacı yararına hükmedilen 60.000,00 TL manevi tazminatın fazla olduğu ortadadır.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz istemi ile sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12/02/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.