Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4835
Karar No: 2019/9107
Karar Tarihi: 27.09.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2019/4835 Esas 2019/9107 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2019/4835 E.  ,  2019/9107 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Dairemizce verilen 30.05.2019 tarih 2019/1756 esas, 2019/6978 karar sayılı ilama karşı davalı vekili maddi hatanın düzeltilmesi isteğinde bulunmuştur.
    Dosyanın incelenmesinde; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.12.2018 tarihli kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucu yerel mahkeme kararının bozulduğu ve dosyanın mahkemesine gönderildiği, müzakere notları ve takrir raporu incelendiğinde, bozma içeriğinin dava konusu maddi vakıalar ve talep sonucu ile ilgisinin bulunmadığı, kararın kalemde yazımı aşamasında zuhulen yazılarak UYAP ortamına aktarılması nedeniyle böyle bir durumun oluştuğu, ancak asıl olanın takrir kağıdı ve müzakere notlarında yer alan ve daire başkan ve üyelerince imzalanan bozma kararı olduğu, oluşan bu durumun maddi hata niteliğinde bulunduğu, maddi hataya taalluk eden hususların her zaman düzeltilmesi mümkün olduğundan bu husustaki maddi hatanın düzeltilerek Dairemizin 30.05.2019 tarih 2019/1756 esas, 2019/6978 karar sayılı bozma kararının yok hükmünde bulunması sebebiyle kaldırılmasına ve mahkeme kararının müzakere esnasında kararlaştırılıp daire başkan ve üyelerince imzalanmış şekilde bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    Davacı, davalıya ait iş yerinde 10.10.1991 tarihinden 10.09.2012 tarihine kadar çalıştığını ve bu tarihte haksız yere işten çıkarıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL kıdem, 500,00 TL ihbar tazminatı, 100,00 TL yıllık izin ücreti, 300,00 TL UGBT, 5.000,00 TL fazla mesai ücretinin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ve kısmen reddine; 1.238,30 TL"nin 06/02/2015 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddine dair verilen kararın dairemizce 2015/30310 Esas, 2018/3576 Karar sayılı ilamı ile 27/03/2018 tarihinde, davacının B.K.nun 313(TBK 430-440) ve devamı maddelerine dayanarak talepte bulunabileceği, davacının iş aktinin feshinden dolayı Borçlar Kanununun bu hükümlerine dayanarak tazminat istemeye hakkı olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece, davalının zamanaşımı itirazı da değerlendirilerek, davacının talebinin Türk Borçlar Kanunun yürürlük tarihi ile sınırlandırılmaksızın, gerekli araştırma yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne, 1.316,70 TL /Brüt ihbar tazminat, 5.643,00 TL/Brüt maddi (kıdem) tazminatı, 9.764,54 TL/Brüt fazla çalışma ücreti, 596,68 TL/Brüt UBGT çalışma ücreti, 2.194,50 TL/Brüt yıllık izin ücreti olmak üzere toplam 19.515,42 TL"nin (6.000,00 TL"sine 06/02/2013 dava kalan 13.515,42 TL"sine 29/08/2014 ıslah tarihlerinden itibaren) yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Yanlar arasındaki uyuşmazlık 818 Sayılı BK.nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdinden kaynaklanmakta olup, taraflar arasında uyuşmazlık hizmet akdinin haklı nedenle feshedilip edilmediği ve davacının tazminata hak kazanıp kazanmadığı konusunda toplanmaktadır. 4857 Sayılı Kanunun 4/1-ı maddesinde 507 Sayılı Kanunun 2. maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde bu kanun hükümlerinin uygulanmayacağı vurgulanmıştır. Bu durumda uyuşmazlıkta uygulanacak hükümler davanın açıldığı tarih itibariyle 818 Sayılı Kanun hükümleridir. Davacı"nın istemleri arasında kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili, ulusal ... genel tatil ücretleri yer olmaktadır. BK.’nun 344. maddesi’nde, "muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir. Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder. Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim taktir eder. Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez." hükmü, yine BK.’nun 345/1. maddesi’nde ise, "Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur." hükmü ve yine anılan maddenin 2. fıkrasında ise, "bundan başka hakim vaktinden evvel feshin mali neticelerini, hali ve mahalli adeti gözönünde tutarak taktir eder." hükmü vazedilmiştir.
    Yine, BK.nun 329. maddesinde fazla çalışmayla ilgili düzenleme mevcut olup, " Sözleşme ile kararlaştırılmış yada mutad olan çalışmanın ölçüsüne oranla bir fazla çalışma zorunlu oluyorsa, işçi bunu yapmaya gücü yeterse ve üzerine almayı reddetme dürüstlük kuralına bir aykırılık ifade ederse, fazla çalışmayı kabul etmek zorundadır. İşçi, bu fazla çalışma için kararlaştırılan ücrete oran kurularak ve özel durumlar gözönüne alınarak takdir edilmesi gereken ek ücreti talep hakkına sahiptir." BK.nun 334. maddesine ise, " İşveren işçiye mutat serbest saatler yada günler vermekle yükümlüdür. İşveren feshi ihbar yapılmasından sonra başka bir iş aranması için işçiye uygun bir zaman vermek zorundadır. Bu durumlarda, işverenin çıkarlarını olabildiği kadar gözetmek gerekmektedir." BK.nun 340./II. maddesinde ise, iki haftalık bir ihbar süresi öngörülmüştür.
    1-Somut olayda; davacı, davalıya ait işyerinde 10/10/1991 tarihinden iş akdinin haksız olarak feshedildiği 10/09/2012 tarihine kadar tezgahtar olarak çalıştığını, 15/11/1993 tarihinde askere gittiğini, döndüğünde 01/06/1995 tarihinde yeniden aynı iş yerinde işe başladığını, ücretinin 1.300,00 TL olduğunu, haftada bir gün izinle, mesaisinin 2 gün 08.30-18.30 arası, 3 gün 08.00-22.30 arası ve 1 gün de 10.30-18.00 arası olduğunu, son 5 yıl yıllık izninin kullandırılmadığını belirterek; fazlaya dair haklarını saklı tutarak kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, UBGT ücreti ile fazla mesai ücret alacağının faizleriyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ise taleplerin 5 yıllık zamanaşımına uğradığını, davacının işverenin kayınbiraderi olduğunu, tamamen sosyal güvence sağlamak amaçlı yanında çalıştığını, 9.00"da gelip 18.00"de işten ayrıldığını, bazen de 19.00"da ayrıldığını, işyerinin mahalle bakkalı olup iş kapasitesinin fazla olmadığını, iş akdinin davacının kendisi tarafından feshedildiğini, ücretinin bordrolardaki tutarda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin 818 Sayılı Borçlar Yasasının 393. maddesinde düzenlenen hizmet sözleşmesi olduğu, davacının hizmet akdinin 10/09/2012 tarihinde feshedildiği, 01/07/2012 tarihinden önce yürürlükte olan eski B.K."nun 340.maddesinde sadece 2 haftalık ihbar öneline yer verildiği için bu süre üzerinden ihbar tazminatı talebi kabul edilmiş, fazla mesai ve yıllık ücretli izin alacağına ilk defa 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK."nunda yer verildiği, bu itibarla davacının 01/07/2012 öncesi süre için fazla mesai ve izin alacağı talep hakkına sahip olmadığı, bu durumlar nazara alınarak yapılan hesaplama sonucu taleplerin kabul edilebileceği, davacının Borçlar Yasası’nda yasal düzenlemesi bulunmaması nedeniyle kıdem tazminatı alacağının olmadığı, yeni TBK."nun 01/07/2012 yürürlük tarihi ile 10/09/2012 iş akdinin fesih tarihi nazara alındığında 1 yıllık süre dolmadığından yıllık ücretli izin hakkının da bulunmadığı kanaatine varılmış. Bu karar, dairemizce 2015/30310 Esas, 2018/3576 Karar sayılı ilamı ile 27/03/2018 tarihinde davacının B.K.nun 313(TBK 430-440) ve devamı maddelerine dayanarak talepte bulunabileceği, davacının iş aktinin feshinden dolayı Borçlar Kanununun bu hükümlerine dayanarak tazminat istemeye hakkı olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece, davalının zamanaşımı itirazı da değerlendirilerek, davacının talebinin Türk Borçlar Kanunun yürürlük tarihi ile sınırlandırılmaksızın, gerekli araştırma yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Ancak bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde yanılgılı bir değerlendirme ile yine dava konusu alacakların hesaplamasında 818 Sayılı Yasa’nın yanında, 6098 Sayılı Yasa da uygulanmıştır. Oysa dava konusu sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlüktedir ve bu nedenle talep edilen hesaplamalar bu yasa hükümlerine göre yapılmalıdır. Zira maddi hukuka ilişkin yasalarda yapılan değişikler, usul hükümlerinde yapılan yasa değişiklikleri gibi derhal uygulanma ilkesine tabi değildir. Ayni konuya ilişkin kural getiren yeni yasanın önceye etkili olmaması (makable şamil olmama) ile mümkündür. Söz konusu koruma önceye etki yasağı (Lex-praevia) ile sağlanmaktadır. Bu yasağın kökleri hukuk devleti prensibine dayanır. Toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta, kanun koyucunun keyfi haraketlerine engel olmak için öğretide tersini öngören bir hükmü kendi bünyesinde taşımayan bir kanunun kural olarak geriye yürümeyeceği (geçmişe etkili olamayacağı) esası kabul edilmiştir. Sözleşmeler hangi tarihte kurulmuş ise o tarihte yürürlükte olan yasalar uygulanır. Daha sonra yürürlüğe giren yasalar olayın tamamına ya da alacakların doğduğu tarihlere göre bölünerek uygulanmaz. Bu nedenle 818 Sayılı Yasa’da hüküm olmayan hallerde sözleşmenin yürürlükte olduğu tarihler bölünerek 6098 Sayılı Yasa’nın uygulanmasına karar verilmesi hatalıdır. Mahkemece öncelikle taraflar arasındaki; ücret ve iş akdinin kimin tarafından feshedildiği, feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususundaki ihtilaflar giderilmelidir. Ayrıca 818 Sayılı TBK’na göre sadece ihbar tazminatına hükmedilebileceği kanaati de yerinde değildir. Zira 818 Sayılı TBK’nun yukarıda belirtilen ilgili maddeleri gereğince tüm tanık beyanları değerlendirilerek, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davacının fazla mesai, UBGT ve yıllık izin ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı da belirlenmelidir. Bu nedenlerle yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedeni yapılmıştır. Bozma ilamına uyulması halinde, bozma doğrultusunda taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğar, bu aşamadan sonra bozmanın gereklerinin yerine getirilmesi zorunludur. Hal böyle olunca, bozma ilamına uyulmasına karar verilmekle birlikte bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmemesi ve yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    2-Bozma nedenine göre davacı ve davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 44,40 TL harcın davacıya, 333,30 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi