22. Hukuk Dairesi 2019/378 E. , 2019/2551 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, işçinin ... Belediyesinde çalıştığını, Belediyenin 15.12.2006 - 14.12.2009 ve 15.12.2009 - 14.12.2011 yürürlük süreli Toplu İş Sözleşmelerinin 40.maddesi gereğince uygulanması gereken ücret zamlarının uygulamadığını bu nedenle davacının yevmiyesinin hatalı olmasından dolayı ücret zam farkı ile Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ve devlet ikramiyesi farkı alacağının bulunduğunu, giyim yardımı alacağının hiç ödenmediğini, fazla çalışma ve hafta tatili ile genel tatil günlerindeki çalışma ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürerek, ücret fark alacağı, ilave tediye farkı alacağı, giyim yardımı alacağı, Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacakları ile fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili ücret alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Yargılama aşamasında 6360 sayılı Kanun kapsamında 30.03.2014 tarihli yerel seçimler ile birlikte davalı ...’nin tüzel kişiliğinin son bulması üzerine İl Özel İdaresi yasal hasım olarak davaya dahil edilmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı ... İdaresi Müdürlüğü vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz edenin sıfatına ve temyiz nedenlerine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında ıslaha karşı ile sürülen zamanaşımı savunmasının dikkate alınması gerekip gerekmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa(suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Somut uyuşmazlıkta, dava kısmi dava olarak açılmış olup davacı vekilinin ıslah talebine karşı, davalı vekili süresinde zamanaşımı def"ini ileri sürmüştür. Davalının, ıslaha karşı vaki zamanaşımı defi değerlendirilerek ve gerekirse bilirkişiden ek rapor aldırılarak belirlenecek alacakların hüküm altına alınması gerekirken davalının ıslaha karşı yaptığı zamanaşımı savunması dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
3-Dava tarihi 30.09.2011 olmasına karşın hesaplamaların 14.10.2011 tarihine kadar yapılması talep aşımı olup hatalıdır.
4- Karar başlığında kapatılan Belediye ile İl Özel İdaresinin iki ayrı davalı gibi gösterilmesi infazda tereddüt yaratır mahiyette olduğundan isabetli bulunmamış olup davalı olarak kapatılan ‘’... Belediyesine izafeten ... İl Özel İdaresi’’ nin gösterilmesi gerekmektedir.
Belirtilen hususlar dikkate alınmadan karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 07.02.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.