11. Hukuk Dairesi 2018/2071 E. , 2019/3726 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 05/01/2018 tarih ve 2016/526-2018/5 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 26.647 TL"nın altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkil ile davalı arasında 02.01.2008 tarihli Yavuz Hes Santrali işi için yapılacak dolgu ve hafriyat malzemelerinin nakliyesi hususunda sözleşme yapıldığını, sözleşmeye istinaden müvekkilince temin edilen araç ve personel ile nakliye işi yapılmasının, araçların kullandıkları akaryakıtın davalı tarafından karşılanmasının kararlaştırıldığını, yapılan iş sabebiyle ödenmeyen 2 aylık hakedişin tahsili için Amasya 1. İcra Müdürlüğünün 2008/4403 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibine davalı tarafça, müvekkilinin çalışanlarının usulsüz akaryakıt alımı neticesinde borçlarının bulunmadığı iddiasıyla itiraz edildiğini, çalışılan yerin yeterli güvenlik önlemi içerdiğini ve gerekli kontrollerin yapıldığını, soyut iddialarla yapılan itirazın yersiz olduğunu ileri sürerek davalının anılan icra takibine vaki itirazının iptalini, icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında 08.09.2007 ve 02.01.2008 tarihli, hafriyat ve dolgu malzemesinin taşınmasına ilişkin iki sözleşme imzalandığını, şantiye güvenlik personeli tarafından 16.05.2008 tarihinde davacı şirket yetkilisi ve şoförünün, araçların deposundan akaryakıt alırken yakalandığını, bunun üzerine yapılan incelemelerde davacıya ait araçların olması gerekenin çok üzerinde yakıt harcadıklarının tespit edildiğini, bu suretle davacının, müvekkilinden 13.151 litre fazla yakıt aldığının tespit edildiğini, bu hususla alakalı suç duyurusunda bulunulduğunu, anılan akaryakıt bedelinin ödenmemiş hakediş alacaklarına mahsup ediliğini, bu hususun sözleşmenin fesih ihtarında davacı tarafa bildirildiğini, itirazın kötü niyetli olmadığını, uğranılan zarar nedeniyle itiraz edildiğini savunarak icra takibinin iptali ile davacının icra tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacı şirket yetkilisi ile şirket elemanlarının Taşova Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/52 esas, 2011/84 karar sayılı ilamıyla, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan hapis cezası aldıkları, kararın kesinleştiği, davalıya ait mazotun, davacıya ait araçların depolarından davacı şirket çalışanları tarafından alındıklarının ceza davası ve dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre araçların yüklü halde yakması gereken yakıtın ortalama 0,39 litre/kilometre olabileceğinden hareketle yapılan hesaplamada fazladan alınan akaryakıt miktarının 12.400 litre, akaryakıt fiyatı 2,30 TL/LT olduğu, fazla alınan akaryakıt bedelinin 28.250,00 TL olduğu, haksız fiil nedeniyle davacının %75 davalının ise %25 oranında kusurlu olduğu, davacının kusur oranına göre fazla alınan mazottan 21.187,50 TL ile sorumlu olduğu, davacının son iki aya ilişkin hakediş bedeli olan 30.585,60 TL"den fazla alınan mazot nedeniyle sorumlu olduğu miktarın mahsup edileceği, alacağın likit olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının, dava konusu icra takibine vaki itirazının 9.398,10 TL yönünden iptali ile anılan bedele takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz üzerinden takibin devamına, icra inkar tazminatına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıda yazılı bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Yerel mahkemece hükmüne uyulan Dairenin 06.06.2016 tarihli bozma ilamında ".... bilirkişi kurulundan ek rapor alınması yada gerektiğinde yeni bir bilirkişi heyetinden yeni rapor alınarak tarafların kusur durumunun belirlenmesi ve soncuna göre karar verilmesi.... " gereğine işaret edilmiş, alınan 24.07.2017 tarihli ek raporda "... davalı şirket tarafından denetim görevinin gecikmeli olarak yerine getirildiği, bu denetim sonucunda dava konusu haksız eylemin tesbit edildiği, davalı işveren şirketin %25 oranında kusurlu olduğu..." mütalaa edilmiş,
Mahkemece bu kusur oranı esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Oysa Taşova Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/52 esas, 2011/84 karar sayı ve 17.05.2011 tarihli kararı ile davacı şirketin yetkilisi ve şoförü olan sanıkların Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyetlerine karar verilmiş olup, kesinleşen ceza mahkemesi kararı karşısında davalı şirkete kusur izafesi mümkün olmadığından, denetime de elverişli olmayan 24.07.2017 tarihli rapordaki kusur oranları benimsenmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) no"lu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.