16. Ceza Dairesi 2020/2362 E. , 2020/3562 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1, TCK’nın 62, 53/1-2-3, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca
mahkûmiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Dairemizin 25.12.2019 gün ve 2019/3062 Esas, 2019/8287 Karar sayılı kararında sanık ... hakkında verilen düzeltilerek onama kararına itiraz edildiği anlaşılmakla, sanık ... hakkında kurulan hüküm korunarak yalnızca sanık ... ile sınırlı olarak yapılan incelemede;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.03.2020 tarih ve 16-2019/11801 sayılı itiraz talebi incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ... hakkında, İlk Derece Mahkemesi tarafından hüküm kurulurken TCK"nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca tayin olunan 7 yıl 18 ay hapis cezası üzerinden TCK"nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılırken 6 yıl 13 ay hapis cezası yerine 5 yıl 25 ay hapis cezası verilmek sureti ile eksik cezaya hükmedildiği, hükmün yalnızca sanık müdafii tarafından istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf kararı ile "sanık ... Sait Koçoğlu hakkında hükmolunan cezada 5237 sayılı 62. maddesi gereğince yapılan indirim neticesi "7 yıl 1 ay hapis cezası" yerine "5 yıl 25 ay hapis
cezasına" hükmolunarak eksik ceza tayini aleyhe istinaf talebi bulunmadığından bozma nedeni yapılmadığı" belirtilerek hükmün eleştirilmek suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği,
Dairemizin 25.12.2019 gün ve 2019/3062 Esas, 2019/8287 Karar sayılı ilamında ise; "Sanık hakkında verilen cezadan TCK"nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılırken hesap hatası sonucu “6 yıl 13 ay hapis cezası" yerine "7 yıl 1 ay hapis cezası" olarak yazılması suretiyle fazla cezaya hükmolunması hukuka aykırı bulunarak, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı bozulmasına, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususun CMK’nın 303. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan “7 yıl 1 ay” ibaresinin çıkarılarak yerine “6 yıl 13 ay” ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmek suretiyle infazda tereddüte neden olacak ve sanık aleyhine sonuç doğuracak biçimde karar verilmesi nedeniyle, belirtilen eleştiri dışında diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanması talebiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Dairemizce verilen 25.12.2019 gün ve 2019/3062 Esas, 2019/8287 Karar sayılı kararında “6yıl 13 ay” hapis cezası yerine fazla ceza tayin edilerek istinaf mahkemesince bozma nedeni yapılmayarak eleştiri yoluyla belirtilen “7 yıl 1 ay” hapis cezasının düzeltilmesine karar verilmiş ise de, İlk Derece Mahkemesinin kararında hükmolunan “5 yıl 25 ay” hapis cezasının dairemizce düzeltilen sonuç ceza olan “6 yıl 13 ay” hapis cezasına göre lehe olduğu anlaşıldığından, itiraz talebinin kabulüne,
.5320 sayılı Kanunun 8. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak; dairemizin 25.12.2019 gün ve 2019/3062 Esas, 2019/8287 Karar sayılı kararı KALDIRILARAK yapılan incelemede,
Tüm dosya kapsamı gözetilerek diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, sanığın ByLock kullanıcısı olduğunu bildiren ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya gelmesi beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili bulunmamış, sanık hakkında hükmolunan cezada 5237 sayılı 62. maddesi gereğince yapılan indirim neticesi "6 yıl 13 ay hapis cezası" yerine "5 yıl 25 ay hapis cezasına" hükmolunarak eksik ceza tayini aleyhe temyiz talebi bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.