14. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/16118 Karar No: 2012/659 Karar Tarihi: 23.01.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/16118 Esas 2012/659 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2011/16118 E. , 2012/659 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.09.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde muhdesatın aidiyetinin tapu kaydına şerh düşülmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.06.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 183 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bir kısım yapıların kendisine ait olduğunu taşınmazın tapusunun iptaliyle adına tesciline, olmazsa yapıların değerinin arzın değerinden fazla olması nedeniyle taşınmazın adına tescilini, bu da olmazsa yapıların davacıya ait olduğunun tapu siciline şerh düşülmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 183 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan kargir iki katlı bina ve ahırın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline; dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan kargir iki katlı bina ve ahırın davacıya ait olduğuna dair taşınmazın tapu kaydındaki beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir. 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda "muhdesat" kavramından bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya yalnızca bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlaşılmalıdır. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise TMK"nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır. Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; "Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir." Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğurucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve sadece muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur. Ne var ki, Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında, üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır. Anılan yasanın 33. maddesinde Kadastro Kanununun bazı hükümlerinin kadastro çalışma bölgeleri dışındaki genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanacağı kabul edilmiş ise de, uygulanacak hükümler yasanın 14, 15, 17, 18, 20 ve 21. maddeleriyle sınırlıdır. Değişik bir anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalarda, Kadastro Kanununun 19/2 maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi istenemez. Böyle olunca, muhdesat tespiti ve belirtmesinin tapu siciline yansıtılması istemiyle genel mahkemede açılan eldeki davanın reddi gerekirken, istemin hüküm altına alınması doğru değildir. Karar, açıklanan nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 23.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.