Esas No: 2019/8546
Karar No: 2021/1475
Karar Tarihi: 30.03.2021
Danıştay 10. Daire 2019/8546 Esas 2021/1475 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/8546
Karar No : 2021/1475
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN DAVALI YANINDA
(MÜDAHİL) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMLERİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Hurdacılık işiyle iştigal eden olay anında 32 yaşında olan davacı tarafından; 10/05/2007 tarihinde çatıdan düşmesi sonucu, sol kolu bileğinden kırıldığı, kaldırıldığı Alanya Devlet Hastanesinde uygulanan tedavilerdeki hata ve ihmaller neticesinde kolunun dirsekten yukarıda ampute edilmesine idarenin hizmet kusurunun sebebiyet verdiği, neredeyse hiç çalışma şansı kalmadığı, kendisi ve ailesinin manevi çöküntü yaşadığından bahisle 120.000,00 TL maddi (miktar artırım ile 489.900,97 TL) ve 30.000,00 TL (miktar artırım ile 300.000,00TL) manevi tazminatın olay tarihi olan 17/05/2007 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin davanın reddi yolundaki kararının Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesi'nin 29/05/2017 tarih ve E:2013/6535,K:2017/3097 sayılı kararı ile manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının bozulması, maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanmasına karar verildiği, karar düzeltme aşamasında ise karar düzeltme istemi kısmen kabul edilerek maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısım açısından da bozma kararı verilmesi üzerine bozma kararına uyularak verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; tıbbi müdahaleyi yapan hekim hakkında açılan adli yargıdaki davada alınan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi'nin ... tarih ve ... sayılı raporu ve Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi'nin ... tarih ve ... sayılı ek raporunda, ''kontamine açık kırıklar için kapalı sirküler alçının uygulanması gereken durumlarda sütürasyon yapılan cilde uyan bölgede baştan itibaren alçıya kapak açılması gerekeceği, bununla birlikte söz konusu kontaminasyondan dolayı kısa intervallerde pansuman işleminin yapılması gerekeceği, buna karşın ortopedi uzmanı Dr. ...'nin yaklaşık 2 gün sonra yani hastada semptomlar geliştikten sonra kapak açtığı, bu süre zarfında enfeksiyonun zaten ilerlemiş olduğu, bunun sütürleri arasından çıkan gazlı püyden de anlaşıldığı, Dr. ...'nin enfeksiyon hastalıkları konsültasyonu istemediği ve hastayı evine gönderdiği, ancak bir gün sonra 15/05/2007 tarihinde tablo daha da ağırlaşmış neredeyse geri dönüşümsüz hale gelmiş tabloya hasta geldiğinde enfeksiyon hastalıkları konsültasyonu istediği, konsültasyondan sonra sevk işleminin gerçekleştirildiği, bununla birlikte Dr. ....'nin 12/05/2007 tarihinde morarmış ve ağrılı halde acil servise gelen hasta için telefonla talimat verdiği, oysa ki hastanın yarasının kontamine ve kirli yani riskli olduğunu kendisinin de bildiği, bu durumda bizzat hastayı muayene etmesinin daha bilimsel bir yaklaşım olacağı ancak hastayı görmeden telefonla talimat vermeyi tercih ettiği dolayısıyla Dr. ...'nin kusurlu bulunduğu" belirtildiğinden, özen eksikliği nedeniyle davacının uğramış bulunduğu maddi ve manevi zararların idare tarafından karşılanması gerektiği, bu kapsamda yaptırılan hesap bilirkişi incelemesi akabinde davacının (ıslah edilen) 489.900,97 TL maddi zarara uğradığı, maddi tazminat olarak 489,900,97 TL'nin 120.000,00 TL'sine dava tarihinden, 369.900,97 TL'sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, manevi tazminat olarak zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağı davacının çektiği acı ve üzüntünün karşılığı olarak ıslah ettiği toplam 270.000,00 TL manevi tazminat talebinin 100.000,00 TL'lik kısmının kabulüne karar verilmesi gerektiği, manevi tazminatın kabul edilen 100.000,00 TL'nin 30.000,00 TL'sine dava tarihinden, 70.000,00 TL'sine ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, hekime karşı açılan ceza davasında alınan raporlarda Dr. ...'nin kusurlu bulunduğunun belirtildiği, bu raporlar ile tıbbi eksiklikler olduğunun ortaya konulduğu, Mahkemece bu doğrultuda işgücü kaybının ve sürekli iş görmezlik kaybının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Antalya Adli Tıp Şube Müdürlüğü’ne gönderildiği, Şube Müdürlüğü'nce maluliyet oranının az hesaplandığı Adli Tıp İhtisas Kurulundan maluliyetin tespitinin istenmesi gerektiği, sürekli iş görmezlik kaybı oranının %71'den daha fazla olduğu, hurdacılık işleriyle uğraşmakta olduğu, asgari ücretten daha yüksek gelir elde edildiğinden asgari ücretin baz alınamayacağı, manevi tazminatın olayın ağırlığını koymaktan uzak olarak takdir edildiği, davanın 2009 yılından beri sürmesi nedeni ile makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği, ıslah edilen maddi ve manevi tazminata olay ya da dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı tarafından, harçtan muaf olunduğundan kararda aleyhlerine nisbi karar harcı hükmedilemeyeceği, usul yönünden davanın süresinde olmadığı, davanın süreden reddi gerektiği, esas yönünden ise raporlar arası çelişki olduğundan yeni bir rapor alınması gerektiği, müdahil tarafından, gazlı gangren nedenlerinin açık yaradan giren mikropların sayıca çokluğu, yaradan vücuda giren mikropların virülansı (hastalık oluşturma gücü), hastanın vücut direnci (immün sistem) yetersizliği, bu yetersizliğin sebebi de hastanın beslenme ve hijyen yetersizliği, ani bir şok ile karşılaşan bünyede vücut direncinin düşmesi gibi sebepler olabileceği, reçete edilen antibiotikleri davacının almamasının da bu duruma yol açmış olabileceği, Mahkemenin davayı redderken aldığı Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi'nin 04/04/2012 tarihli raporunda her şey yapılmasına rağmen anaerob enfeksiyon gelişeceğinin belirtildiği, anaerob enfeksiyonunun açık yaraların bir komplikasyonu olduğu, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi'nin 11/07/2014 tarihli ve 16/12/2016 tarihli raporlarının bilimsel gerçeklere aykırı olduğu, gerek 2012 tarihli raporda, gerekse 2014 tarihli raporda ortopedi uzmanı Prof. Dr. ...y’ın, enfeksiyon hastalıkları uzmanı olarak ise Prof. Dr. ...’ün imzası bulunduğu, aynı şahısların iki sene ara ile birbirine zıt yönde iki rapor vermesi bu raporların güvenilirliğini tartışılır hale getirdiği, akıntılı ve kanamalı yaralarda baştan itibaren alçıya kapak açılacağı, olayda hastanın yarası kuru olduğundan eksik bir işlem yapılmadığı, perşembe tedavi ettiği hastanın pazartesi kontrole çağrıldığı ve yaranın açıldığı, hastanın 11/05/2007 Cuma hariç her gün kontrole geldiği gerekli tedavi hizmetini aldığı, kapak açma işleminin alçı kuruduktan sonra yapıldığı, ne kadar özen gösterilirse gösterilsin bir kere gazli gangren olustuğu zaman (ilk günden itibaren enfeksiyon yapacak dozda vücuda açık yaradan mikrop yani clostridium perfiringes girdiği) bir daha önlenemeyeceği, açık kırıklar ve selülit (yumuşak doku enfeksiyonu) ilk aşamada intaniye vakası olmadığı ortopedi vakası olduğundan, 4. gün enfeksiyon uzmanını çağırma gereği duyduğu, diğer hekime talimat verildiği, hastanın görülmediği iddiasının yerinde olmadığı, iş gücü kaybının fazla hesaplandığı, ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davacı tarafından, davalı ve müdahilin temyiz istemlerinin reddi, kararın aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği, müdahil tarafından Adli Tıp Kurulu'ndan alınan 2012 tarihli rapor uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır. Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosyanın tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.