Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/22125 Esas 2013/20536 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/22125
Karar No: 2013/20536

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/22125 Esas 2013/20536 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2013/22125 E.  ,  2013/20536 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, davalı bankadan konut kresi kullandığını, faizlerin düşmesi nedeniyle kredinin yeniden yapılandırıldığını, davalı bankanın masraf, komisyon ve yapılandırma masrafları adı altında kendisinden kesintiler yaptığını, bu kesintilerin iadesi için başlattığı icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ilereri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile davalının vaki itirazının iptaline ve takibin devamına, asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş;hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bent dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir
    2013/22125-20536
    yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurların bilinmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunmaması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü mümkün değildir. Öyle olunca boçlu davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
    Ne var ki yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7.maddesi gereğince mahkeme kararının aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının hüküm bölümünün 1 nolu fıkrasının ikinci bendinde geçen “Asıl alacak miktarının % 20 miktarı üzerinden inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıyı verilmesine" söz ve rakamlarının hükümden çıkartılarak yerine "Alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine " söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 24.30 TL harcın istek halinde iadesine, 2.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.