10. Hukuk Dairesi 2015/8656 E. , 2015/13274 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
05.07.2004 tarihinde darpedilen sigortalı için yapılan tedavi giderinin tahsili istemine ilişkin davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 63. maddesidir. Anılan madde uyarınca, davacı Kurumun rücu hakkı, kanundan doğan kendine özgü ve bağımsız rücu hakkı niteliğindedir. Bu madde kapsamında rücu edilecek kişilerin sorumlulukları, üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile kanunda belirtilen sosyal sigorta yardımlarının yapılmasını gerektiren bir halin doğması ile sigortalı veya hak sahiplerine bu yardımların yapılması koşuluna bağlanmıştır.
Dava konusu somut olayda; .... Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11.02.2007 tarih ve 2007/258 esas ve 769 karar sayılı kararı ile sigortalıyı ağır tahrik altında kasten yaralamak suçundan, sanık ...’in adli para cezasına mahkumiyetine ilişkin kararın temyizsiz 29.06.2005 tarihinde kesinleştiği, diğer sanık ... hakkında ise, kavgada el uzatmak suçundan şikayetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verildiği, bu sanık hakkında verilen kararın ise temyizsiz 18.12.2007 tarihinde anlaşılmış olup, Mahkemece, davalıların kurum zararının tümünden teselsülen sorumlu olduğu kabul edilmişse de, ... hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmaması nedeniyle, ceza davasında toplanan deliller de gözetilerek, sigortalının yaralanmasında iştiraki bulunup bulunmadığı, kavgada el uzatıp uzatmadığı araştırılarak sonucuna göre rücu alacağından sorumluluğuna karar verilmesi gerekmektedir.
Davalı ... yönündense; ceza mahkemesi tarafından ağır tahrik hükümleri uygulandığı halde, hükmolunan tazminatta indirim yapılmamış olması isabetsizdir.
./..
Tazminat hukukunun genel ilkesi, sorumluluk koşulları gerçekleştiğinde, zarar verenin, zarar görenin mal varlığında oluşan eksilmeyi gidermesi yükümlülüğünü öngörmekteyse de; zararın tümüyle giderilmesini amaçlayan “tam tazmin” ilkesinin katı bir şekilde uygulanmasının, adil olmayan sonuçlar doğurabileceğini gözeten yasa koyucu, olay tarihinde yürülükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 43 ve 44. maddelerinde, hakkaniyet gereğince tazminat tutarından indirim yapılması olanağını öngörmüş bulunmaktadır. Anılan Yasanın “Tazminat miktarının tayini” başlıklı 43. maddesinde; hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiştir.
Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı yönündeki genel hukuk ilkesinin yansıması olarak kaleme alınan ve tazminat miktarından indirim sebepleri olarak, daha çok, zarar gören ile ilgili olanlara yer veren, anılan Yasanın “Tazminatın Tenkisi” başlıklı 44. maddesinde de; zarar gören taraf zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi, zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmış; eğer zarar, kasten veya ağır bir ihmal ya da tedbirsizlikle yapılmamış ve tazmini de borçluyu müzayakaya maruz bırakacak ise hakimin, zarar ve ziyan miktarını hakkaniyete uygun olarak indirebileceği belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve sigortalının olaya haksız davranışı ile sebep olduğu hususunun Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca hukuk hâkimini de bağlar nitelikte kesinleşmiş maddi olgu halini aldığı gözetilerek, ....nun 51. maddesine dayalı olarak cezadan yapılan indirime uygun olarak, Borçlar Kanununun 43 ve 44.maddesi hükümlerine göre takdir edilecek oranda hakkaniyet indirimi uygulanmak suretiyle, davalının tazmin yükümlülüğü belirlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hakkaniyet indirimi yapılmaksızın Kurum zararının tamamından davalının sorumlu tutulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekili ve davalı ...’in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 30.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.