3. Hukuk Dairesi 2019/4129 E. , 2020/464 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 666 sayılı KHK"nin 2.maddesi ile 375 sayılı KHK"ya eklenen geçiçi 12. maddesi uyarınca 1,4,5,6,7 dereceki memurların 15.01.2012 tarihinden önceki mevzuata göre; 2. ve 3. derecedekilerin ise 15.01.2012 tarihinden sonra geçerli olan mevzuata göre maaş alacaklarını, davalının Ocak 2012 tarihi itibariyle 3.derece 1 kademedeki memur olduğunu ve maaş ödemesinin 375 sayılı KHK ek 10.maddeye göre yapılması gerekirken hatalı mevzuata göre ödeme yapıldığını, ayrıca 375 ek 10.maddeye göre maaş alanlara fazla mesai çalışma ücreti ödenmeyeceğinin belirtildiğini, davalıya haksız surette ödenen 2.871,66 TL maaş, 4.965,39 TL fazla mesai ücreti olmak üzere toplam 7.837,05 TL"nin ödendiğini belirterek ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, birinci dereceli başmüfettişliğe atanmak için gerekli koşulların 27.12.2011 tarihinde yerine getirildiğini, fazla mesai ücretinin fiili çalışma karşılığında yapıldığını, hangi maaş sistemine tabi olunacağının belirlenmesinde çalışan personelin bir hak kaybına uğramamasının esas olduğunu, eski sisteme tabi tutulmamasının eşitlik ilkesine aykırı olacağını, Sayıştay 4. Dairesinin ilamında da fazla mesai ve maaş farkı iadesinin hukuksuz olduğunun kabul edildiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne 7.837,05 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine dair verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 01.11.2017 tarihli, 2016/4771 Esas ve 2017/15106 Karar sayılı ilamında özetle "Bilirkişi raporunda, hesaplamaya ilişkin ayrıntılara yer verilmeden, hesaplama aşamaları gösterilmeden, yersiz ödemeye dayanak gösterilen 666
sayılı KHK"nın 2.maddesi ile 375 sayılı KHK"ya eklenen geçici 12.maddesi gerekçesi ile 666 sayılı KHK"nın genel gerekçesi de gözetilmeden davalıya fazla ödeme yapıldığının belirtildiği ancak raporun anlaşılır ve Yargıtay denetimine elverişli olmadığı, bu nedenlerle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, somut verilere dayalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması gerektiği.." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra, alınan kök ve ek raporlar esas alınarak davalının 375 sayılı KHK"nın ek 10. madde kapsamında maaş alması gerektiği halde, eski sisteme göre hesaplama yapılıp davalıya fazla maaş ödemesi yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 7.837,05 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, davalıya hangi maaş sistemi esas alınarak ödeme yapılacağının tespiti ile davalıya fazla ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkindir.
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorunludur. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır.
Somut olaya bakıldığında, bozma ilamımızda 666 sayılı KHK"nın 2.maddesi ile 375 sayılı KHK"ya eklenen geçici 12. maddesinin gerekçesi ile 666 sayılı KHK"nın genel gerekçesinin gözetilerek konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozmadan sonra bilirkişi kurulundan alınan raporda, bozma ilamımızda işaret edilen kanun gerekçeleri irdelenmeksizin, 375 sayılı KHK"nın Ek 10.madde kapsamında maaş alan davalının 1.dereceye atanması nedeni ile 15.01.2012 tarihinden önce geçerli olan mevzuat hükümlerine göre davalıya maaş ödenemeyeceği ve yine fazla mesai ücreti verilemeyeceği belirtilmiştir. Bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılmayan raporun hükme esas alınamayacağı açıktır.
Öte yandan KHK hükümlerinde eski ve yeni maaş kıyaslamasına engel olan bir hükme açıkça yer verilmediği tespit edilmiştir. Bu nedenlerle davalıya hangi maaş sistemine göre ödeme yapılacağı hususundaki uyuşmazlığın kanunun amacı ve gerekçesi dikkate alınarak çözümlenmesi gerekmektedir. 666 sayılı KHK"nın genel gerekçesinde "Yapılan düzenlemeler ile kamu görevlilerinin mali hakları açısından mevcut adaletsizliklerin giderilmesi amaçlanmakta, mevcut çalışanların mali haklarında herhangi bir azalma ve
mevcut statülerinde herhangi bir değişiklik öngörülmemektedir." denildiği; yine 375 sayılı KHK"nın geçici 12. maddesinin gerekçesinde " 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenmesi öngörülen ek 10. madde kapsamına girenlerin mevcut mali hakları korunmaktadır." şeklinde düzenlendiği görülmüştür. Bahsedilen kanun gerekçeleri dikkate alındığında davalıya mali hakları bakımından daha lehine olan 15.01.2012 tarihinden önce geçerli olan maaş sisteminden ödeme yapılması uygundur.
O halde mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken bozma ilamına uygun olmayan bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, karar bu nedenlerle bozulmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK" un 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.