Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/8764
Karar No: 2013/10433

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/8764 Esas 2013/10433 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı Hazine, bir taşınmazın kayıt altında olmadığını öne sürerek, taşınmazın Hazine adına tescil edilmesi için dava açmıştır. Yargılama sonucunda, taşınmazın bir kısmının orman sınırı içinde olduğu tespit edildiği için, davaya halı arazi niteliğinde tescil istemi ile açıldığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Ancak, mahkemenin yeterli ve elverişli bir inceleme yapmadığına ve bilirkişi raporlarının da yetersiz kaldığına karar verilmiştir. Bu nedenle, mahkemece yeniden bir inceleme yapılması ve çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanarak taşınmazın önceki belgelerdeki niteliğinin belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Medeni Kanunun 713. Maddesi
- 6831 Sayılı Orman Kanunu
- 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Kanunlar
- 3402 Sayılı Kadastro Kanunu, 45. Maddesi
- 5304 Sayılı Orman Kanunu, 14. Maddesi
- Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988, 14.03.1989 ve 13.06.1989 tarihli kararları.
20. Hukuk Dairesi         2013/8764 E.  ,  2013/10433 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı Hazine, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, Gölgeli tarafında açılan tescil davasının Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/626 Esas sayılı dava dosyasında görülerek, bu kişinin davadan vazgeçmesi nedeniyle reddedildiğini, dosya arasında bulunan Orman İşletme Müdürlüğü yazısına göre taşınmazın bir bölümünün orman sayılan yerlerden, bir bölümünün ise orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirtildiğini ileri sürerek, orman olan kısım dışında kalan 13500 m2"lik yerin hali arazi niteliğinde Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava konusu taşınmazın bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen bölümünün kesinleşmiş orman sınırı içerisinde bulunduğu, (A) harfi ile gösterilen bölümünün de eski tarihli belgelere göre orman sayılan yerlerden olduğu, ancak, davanın halî arazi niteliğinde tescil istemi ile açıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
    Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1966 yılında yapılmış ve 04/12/1967 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
    Yine bu yerde 30/05/2005 tarihinde 60 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosuna başlanmış, sonuçları 10/08/2006 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.
    Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; mahkemece davaya konu (A) harfli taşınmaz bölümünün eski tarihli belgelere göre orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesine dayanıldığı ve uzman orman bilirkişi tarafından da bu yerin orman sayılan yerlerden olduğu belirtildiği halde, Orman Yönetimi davada yer almamaktadır. Mahkemece, Orman Yönetimi davaya dahil edilip, savunması sorulup delillerinin toplanması gereklidir. Kaldı ki, bilirkişi raporları da yeterli değildir. Mahkeme hükmüne esas alınan raporda (A) harfli yerin 1956 ve 1988 tarihli memleket haritaları ile 1948 tarihli hava fotoğrafında kısmen ibreli ağaç rumuzlu yeşil alanda, kısmen açık alanda kaldığı açıklanmıştır. Tarım bilirkişisi ise bu bölümün 30 - 35 yılı aşkın süredir tarla olarak tarımda kullanılan yer olduğundan söz etmektedir. Tarım bilirkişisi ile orman bilirkişi raporları birbiri ile çelişkili olup, bu husus üzerinde durulmamıştır.
    Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli, keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, yapılacak uygulama sonucunda açık alanda kaldığı belirlenecek bölüm yönünden Hazinenin davasının kabulüne karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 21/11/2014 günü oy birliği ile karar verildi.





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi